"Medya sektörü istila altında" diyen Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, "Devlete borçlarını ödesinler, mesleği yeniden yıkayalım" çağrısında bulundu.Son zamanlarda kendisine yönelik yayınlar üzerine Doğan Holding'de kendisine yöneltilen bütün soruları tek tek yanıtladı.Aydın Doğan, kameraların önüne çıkmak istemeyen diğer medya patronlarıyla da istedikleri zaman Gazeteciler Cemiyeti'nde biraraya gelip medya sektöründe yaşananları tartışmaya hazır olduğunu söyledi. "Çamura batmış bu insanların sıçrattığı pislikler benim de üstümü başımı kirletmeye beni de rahatsız etmeye başladı'' diyen Aydın Doğan, ''Bizim sektörümüz Haliç'in eski haline dönmüşse, ben de oradaki büyük balıksam orada kendimi korumaya çalışıyorum'' dedi. Sıçratmalardan yara aldığını söyleyen Aydın Doğan, şöyle konuştu: ''Türk medyası o kadar kötü bir bataklığın, o kadar kötü bir pisliğin içine girdi ki, marka vermek istemiyorum, ama hepsi ellerindeki yayın kuruluşlarını birer taarruz aracı olarak kullanmaya başladılar. Şu anda Türkiye'de yapılan bu. Bizi sana benzetemiyoruz Aydın Doğan, seni çekerek bize benzeteceğiz' diyorlar. Çamura batmış bu insanların sıçrattığı pislikler benim de üstümü başımı kirletmeye beni de rahatsız etmeye başladı. Okumuyorum, bakmıyorum.''"MEDYA BİRİNCİ İŞİMİZ"Medyadan para kazanan biri olarak bu yaşananlara çok üzüldüğünü belirten Aydın Doğan, ''Ben medyadan para kazanıyorum. Bütün ailem ve çocuklarım medyada çalışıyor. Medyayı birinci işimiz görüyoruz, bunun geleceğine kendimizi adadık'' dedi.Doğan, şöyle devam etti: ''Medyada elimde bulunsun yarın lazım olur, yarın benim üzerime gelirlerse onlara şantaj yaparım. Birkaç gazeteciyi de kiralarım, ondan sonra Aydın Doğan mı
haber yapıyor, ben de ona yazarım. Mesleğimiz kirlendi. Hepimizin paçalarından tuttular pisliğin içine çekmeye çalışıyorlar. Ben o pisliğin içine girmemek için gayret sarfediyorum. Ama o sıçratmalardan ben de maalesef yara alıyorum. Ama ben başımı yastığa koyunca rahat uyuyorum. Alnımdan kara sinek geçmedi.''"YOLSUZLUKLA SAVAŞTIĞIMIZ İÇİN SUÇLAMA MEKANİZMASI İÇİNDE BULUNUYORUM"Aydın Doğan, dün basın mensuplarının sorularını yanıtlamaya başlamadan önce yaptığı konuşmada, 2001 yılında yaşanan krizin Türk halkını tepeden tırnağa olumsuz etkilediğini, krizin ana nedeninin bankacılık sektörünün olduğunu hatırlattı. ''Kriz basın sektörünü de olumsuz etkiledi. Maalesef batan bankaların yarısına yakının elinde medya vardı'' diyen Aydın Doğan, şunları söyledi: ''Medya kuruluşlarının bankalarından usulsüz olarak kullandıkları paraları ve yolsuzlukları haber yaptığımızda, olaya bir medya savaşı görünümü vermeye girdiler. Devletten mal kaçırmalar, bir gecede ismi değiştirilen şirketler, kurumlara değil şirketlere sağlanan ayrıcalıklar ve bunların yarattığı zararlar. İşte ben bu haksızlıklara ve yolsuzluklara karşı çıktığım için kendimi garip bir suçlama mekanizması içerisinde buluyorum. Haksızlıklarla ve yolsuzluklarla mücadele etmeye kararlı olduğum için bazı çevrelerin sürekli olarak karalamalarına muhatap oluyorum. Elinde medya gücü olmayan kişilerin yaptığı yolsuzluklara karşı çıktığımız zaman alkışlanıyoruz. Ama elinde medya gücü olan ve yolsuzluk yapan kişilerle mücadele ettiğimiz zaman da buna 'Medya Savaşı' deniyor.''Aydın Doğan, ''medya sektörü, maalesef gazete ve televizyonlarını ellerindeki öteki işlerin taarruz birliği ve savunma kalkanı olarak kullanan bir işadamı türünün istilası altında. Bu olayın içine girdiğinizde karşımıza cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve usulsüzlükleri çıkıyor'' dedi. Doğan, devleti hortumlayanlarla, devleti bir kazanç kapısı olarak görenlerle, medyayı halk adına kullanma çabası içinde olanlar, birbirinden ayrılması gerektiğine dikkat çekti. Doğan, ''Namuslu ile namussuz , iyi ile kötü arasındaki fark, ancak mesleğini korkusuz, tarafsız, dürüst ve araştırmacı olarak yapan siz değerli arkadaşlarım tarafından halka gösterilebilir'' dedi.ALTIN HİSSENİN GEREĞİ ORTADAN KALKMIŞTIRAydın Doğan, Petrol Ofisiïnde ''altın hisse''nin neden kalktığına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı: "Petrol Ofisi özelleştirme şartnamesinde açıkça diyor ki, PO stratejik bir kuruluş, Ordu'ya mal temin eden kuruluşlardan biri. Stratejik görüldüğü için 5 yıl süreyle burada altın hisse tutulacaktı. Ancak Ordu da 5 yıl içinde PO'dan ayrılabilecekti. Ordunun ihtiyacını karşılayan Ant adlı kuruluş vardı. Ordu 5 yıl içinde ayrılacağı için o süre içinde altın hisseyi elinde tutmak istiyordu.Ancak biz aldıktan 6 ay sonra ordu PO'dan ayrıldı. Ordu PO'dan ayrılınca altın hissenin var olma nedeni ortadan kalktı. PO'nun yüzde 95ïi İş Bankası - Doğan Holding'in. Devlet niye PO'da hangi mantıkla altın hisse tutsun.''Altın hisse konusunda Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İmre Barmanbek de şunları söyledi: ''Altın hissenin kaldırılması sadece PO'ya özel sir uygulama değil. Daha önce Deniz Nakliyat'ın özelleştirilmesinde de aynı gerekçeyle altın hisse vardı. Çünkü Milli Savunma Bakanlığı'nın taşımalarını Deniz Nakliyat yapıyordu. Milli Savunmaïnın taşıma işleri Deniz Nakliyatïın bünyesinden çıkınca altın hisse de ortadan kalktı. Çünkü gereği ortadan kalkmıştı.''TEMİNATLARIMIZ YETERLİAydın Doğan, PO'nun alımında teminat gösterilen hisselerin değerinin yeterli olmadığına ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı: ''PO'nun yüzde 25.8'ini 387 trilyona aldık. 116 trilyon lirasını peşin ödedik. Devlet beni mi kandırdı? Neden bu usulsüz olarak adlandırılıyor.''İmre Barmanbek de, ''Özelleştirme İdaresiïne bu hisselerin değerinin borcu karşılamaması halinde isteyebilecekleri her türlü teminatın verilmesi konusunda İş Bankası ve Doğan Holding'in almış olduğu kararlar Özelleştirme İdarese'ne de iletildi. Özelleştirme İdaresi bu hisselerin değerinin yeterli olmadığı iddiasında bulundu. Biz de yeterli olduğu iddia ettik. ğer yetersizse verdiğimiz tahahhütler çerçevesinde bu açığı kapatmaya hazırız'' dedi. PO, BİRLEŞMEDEN ZARAR ETMEDİAydın Doğan, Özelleştirilmeden önce karlı ve vergisini veren PO'nun özelleştirme sonrasında birleştirme nedeniyle zarar ettiğine ilişkin bir soruyu da şu sözlerle yanıtladı:''PO, ortaklarına 1 milyar 700 milyon dolara mal oldu. Amortisman indirimine rağmen 6 aylık faaliyet karı 129 trilyon lira. PO birleşmeden dolayı zarar etmedi. Geçmiş borçlarını mahsup edene kadar vergi ödemeyeceğiz. PO 3-4 yıl vergi ödemeyecek ama sonra daha çok vergi verecek. Birleşmeyi devlet teşvik etmiş, ben uydurmadım. İki şirket var, İş Doğan otogaz işi yapıyor, petrol ithal ediyor, petrol sevkiyatı yapıyor. 100 kişi çalışıyor. PO, petrol dağıtımı yapıyor. Biz bunların hepsini birleştirdik. PO'ya bir ciro da taşıdık, büyüttük. Yasadan da yararlandık. 1.7 milyar dolara aldığımız şirketi batıracak mıyız? Vergi muafiyetinden yararlanma, yasaların getirdiği hiçbir şeyden istifade etme,bankalardan kredi de kullanma, ne yapayım? PO sayesinde devletin kasasına nakit 1.260 milyon dolar girdi. Tek kalemde bugüne kadar gerçekleşen en temiz, en büyük, en şeffaf özelleştirme. Birleşen diğer şirketleri niye görmüyorsunuz. Bu bizim için özel bir uygulama değil. Başkaları birleşti kimseden ses çıkmadı. Garanti Bankası, Osmanlı Bankası, Körfezbank birleşti,
Koç Yatırım - Koç Holding birleÅŸti, Maret-Sek-Tat birleÅŸti kimse birÅŸey demedi. Devlet birleÅŸmeyle büyüyün, ben sizi teÅŸvik ederim, zararlarınızı mahsup ederim diyorsa ben niye bundan yararlanmayayım?''PO'YA 500 MÄ°LYON DOLAR ÖZKAYNAK KOYDUKAydın DoÄŸan, PO'nun alımında ne kadar kredi kullanıldığına ve borcun neden ötelendiÄŸine iliÅŸkin bir soruya da ÅŸu yanıtı verdi: ''250 milyon dolar Ä°ÅŸ Bankası, 250 milyon dolar DoÄŸan Holding, 500 milyon dolar özkaynak koyduk. Yüzde 40'ı peÅŸin, üç yıl vadeli, 7 büyük, 11 küçük bankadan 760 milyon dolar kredi kullandık. Bunun da 60 milyon doları Vakıfbank'tandı. Bu 79 trilyonluk borcun 50 trilyonunu ödedik, 19 trilyon lirasını Kasım'da ödüyoruz. Faizlerini arkaya attık. Bu borç anlaÅŸmamıza göre 2005'te bitiyordu zaten. Sanki bugün bitecek 270 trilyonu 2007'ye erteledik gibi yansıdı. Bu kadar büyük bir ciro yapan bir ÅŸirketin borçlarını ötelemesi çok doÄŸal.''ÖTELENEN BORÇ AKTÄ°FÄ°MÄ°Z YÃœZDE 10'U GEÇMÄ°YORAydın DoÄŸan, borç ötelemesinin neden kamuoyuna açıklanmadığına yönelik soru üzerine de, ÅŸunları söyledi: ''Bu konu gazetelerde çıkınca ben de Yönetim Kurulu BaÅŸkanı olarak bunu sordum. Neden gizlediniz diye sordum? Hayır gizlemedik denildi. Kamuyu bilgilendirme tebliÄŸinde bir hüküm var, aktifinizin yüzde 10'unu geçiyorsa kamuya açıklamak zorundasınız. Yani ötelenen borç miktarı, aktiflerinizin yüzde 10'unu geçiyorsa açıklama gereÄŸi doÄŸuyor. Biz yasayı çiÄŸnemedik. Ötelenen borcumuz yüzde 10'un çok altında olduÄŸu için Yönetim açıklama gereÄŸi duymamış. Özellikle gizlenmiÅŸ deÄŸil. Ben de samimiyetle onu sonradan öğrendim. Devlet bankalarından kredi aldı, cebinden bir kuruÅŸ özkaynak koymadı deniyor. Hayır kardeÅŸim, 500 milyon dolar özkaynak koyduk. 1 milyar 260 milyon doları ödedik. Åžu ana kadar devlete bizden daha yüksek para ödeyen olmadı tek kalemde. Zaten iÅŸletmeleri yüzde 100 özkaynakla alan var mı? Biz devlete tek kalemde 1 milyarn 260 milyon dolar ödedik. Devlet bizim 60 milyon dolar tartışılan rakam, iki yıl ertelemiÅŸ. Bununla bizim usulsüzlük yaptığımız etik davranmdığmız söyleniyor. Biz usülsüzlük yapmadık, çünkü açıklama mecburiyetimiz yoktu. Etik de davrandık. Gizleme demek suç olan ve yasal olmayan bir ÅŸeyi gizlemektir. Bu öteleme DoÄŸan Grubu'nun deÄŸil de baÅŸka bir grubun ötelemesi olsaydı haber bile olmazdı. MesleÄŸimizin yüzkarası bir olay var. PO'nun borç ertelemesinin haberini Aydın DOÄŸan'ın resmini koyarak yapıyorlar. POAÅž'ın yüzde 50'si Ä°ÅŸ Bankası'nın, yüzde 50'si DoÄŸan Holding'in, DoÄŸan Holding'in de yüzde 34'ü halka açık. Ä°ÅŸ Bankası'nın onbinlerce ortağı var, önemli bir kısmı halka açık. Bu olay Aydın DoÄŸan'ın ÅŸahsiyla ilgili deÄŸil. Neden ötelediÄŸimizi yazmadığımız soruluyor, diyorum ki yazmak için bir neden yoktu. Dün akÅŸam ne yediÄŸimi de yazacak mıyım.?''Ötelemenin gerekçesine iliÅŸkin bir baÅŸka soruyu da, ''5 milyar dolar ciro yapan bir grup 60 milyon dolarlık borcu ötelemiÅŸ, akıllıca da bir iÅŸ yapmış bence. Bununla grubun zor durumda olması diye bir baÄŸlantı olabilir mi? Grubun kasasında 100 milyon dolar olduÄŸunu CEO'muz Tufan Darbaz açıkladı'' diye yanıtladı.Ä°STEYEN VARSA DEMÄ°R HALK'I ALDIÄžIM FÄ°YATA SATARIMDemir Halk Bank'ın BDDK'dan ucuza alındığı yolundaki iddiaları da yanıtlayan Aydın DoÄŸan, ÅŸunları söyledi: "HSBC, Demirbank'ı alırken Demir Halk'ı pahalı bulup bıraktı. BDDK bunu ayırıyor, 5-6 ay satışta kalıyor kimes almıyor. Demir Halk Bank'ı biz ucuza almadık. Demir Halk, BDDK'nın elinde 5-6 ay askıda kaldı, kimse almadı. Biz alınca kıymete bindi. Kör öldü badem gözlü oldu. Burada biz kar edip, kamu zarar ettiyse, ben aldığım fiyata vermeye razıyım. Bu sözümü taahhüt olarak kabul edin. Tabii üç yıllık banka faizlerini katarak, isteyen varsa, Demir Halkïı aldığım fiyattan satmayı, kim talipse vermeyi taahhüt ediyorum.''DÄ°ÄžER GAZETELERE DESTEĞİMÄ°Z TÄ°CARÄ°Ilıcaklar'ın Tercümanı, Vatan ve Yarın gazetesini ÅŸahsi hesabından mı ÅŸirket hesabından mı desteklediÄŸine iliÅŸkin bir soru üzerine de, ''Åžahsi hesabımdan deÄŸil. VerdiÄŸimiz destek ticari bir destek. Dağıtımını bizim grup yaptığı için bayilerimiz bu dağıtımdan daha çok menfaat salıyor. Baskısını yaparak boÅŸ kapasitemi kullanıyorum. Ticari bir anlaÅŸmadır, baskı yapıyoruz, dağıtıyoruz, belli oranda kredi yapıyoruz, yaÅŸamları için destekliyoruz. Kimseyi sübvanse etmiyoruz. Biz devlet deÄŸiliz. Yeni makinalar getiriyoruz, kapasitemiz boÅŸ olursa baÅŸka gelenleri de basarız'' diye konuÅŸtu. SÄ°YASETÇİ DEĞİL GAZETE SAHÄ°BÄ°YÄ°MAydın DoÄŸan, siyasi konularda kendisine yöneltilen sorular üzerine de, ''Ben siyasetçi deÄŸilim, ben gazete sahibiyim. Biz yayıncılık yapıyoruz. Siyaseti yönlendirmiyoruz. Siyaseti ÅŸuraya buraya götürme misyonumuz yok'' dedi. DoÄŸan, AKP ile iliÅŸkilere yönelik sorular üzerine de, ''Ne AKP'nin politikalarına belirlemeye soyunduk, ne de bütün faaliyetlerini onaylıyoruz. Özgür basın yoksa demokrasi olmaz. Ãœlkeyi iyi yönetenlerin, halkın yanında. Kötü yönetenlerin her zaman karşısındayız'' diye konuÅŸtu. TEKEL DEĞİL, EN ÇOK SATAN GRUBUZAydın DoÄŸan, CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer'in medyada tekelleÅŸmeye iliÅŸkin görüşlerinin anımsatılması üzerine, Türkiye'de medya tekeli bulunmadığını savunarak, ''Sayın CumhurbaÅŸkanı medyada tekelleÅŸme konusunda maalesef peÅŸin hükümlü. Türkiye'de medya tekeli varsa o da Çukurova Grubu'dur'' dedi. Aydın DoÄŸan, medyada tekelleÅŸme olduÄŸu yolundaki iddialara iliÅŸkin soruları da ÅŸu sözlerle yanıtladı: ''Tekel deyince sadece yazılı basın kastediliyor. Türkiye'de 4 milyon 350 bin gazete satılıyor, bunun 1 milyan 750 bini benim grubumdaki gazetelerden oluÅŸuyor. Tekel var diye peÅŸin hükümle olmamak gerek. Benim gazetelerim çok satıyor.''BUGÃœNKÃœ AKLIM OLSAYDI BANKACILIÄžA GÄ°RMEZDÄ°M''Bugünkü aklım olsaydı bankacılığa girmezdim'' diyen Aydın DoÄŸan, bankacılığa iliÅŸkin sorular üzerine de ÅŸunları söyledi: ''Bankam Türkiyeïde ratingi en yüksek üç bankadan birisi. Ama benim çocuklarım bankacılık yapmak istemiyor. Ben de yılda bir yemeÄŸe gidiyorum. Niye aldınız derseniz, artık dünyada medya kuruluÅŸları büyük sanayi kuruluÅŸları haline geldi. Ama bugünkü aklım olsaydı bankacılığa girmezdim. UZANLA Ä°KÄ° SAAT GÖRÜŞTÃœKAydın DoÄŸan, Cem Uzan ile ilgili bir soru üzerine de ÅŸunları söyledi:''Cem Uzan iki yıl evvel Bodrum'daki evime geldi 2 saate konuÅŸtuk. CEm Uzan'ın asıl istediÄŸi Motorola ile ilgili haberleri yapmamızı istedi. Biz de bu haberleri dünya basını yapıyor, görevimizi yapmayız dedik. Yalan, çarpıtıcı, kasdi bir haber olmayacağı garantisini verdik. Sonra daÄŸtım ÅŸirketimizin bir kısmını satmamızı istedi, satabiliriz dedik. Ama ikisini karıştırmamasını söyledik. O da bunları cebindeki teybe kaydetmiÅŸ. Motorola haberlerini yapma, 50 milyon dolar vereyim demek ama adamlar herseyi bitirmiÅŸ artık. Gangester.''BÄ°LGÄ°N BORCUNU ÖDEMEDÄ°Aydın DoÄŸan, Sabah grubundan alacağına iliÅŸkin olarak yöneltilen bir soru üzerine de ''Dinç Bilgin hapisteyken, 36 milyon dolara yakın finanse ettim Sabah'ı. Satıştan alıyordum, bizden ayrıldıkları dönemde 6-7 milyon dolar borçları kalmıştı. Onu taksite baÄŸlamıstık, sonra ödeyeceÄŸiz dediler. Ödemediler, mahkeme hala devam ediyor'' yanıtını verdi.Â
button