Doğalgazda başka kazık

Güncelleme Tarihi:

Doğalgazda başka kazık
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2002 00:00

Basınç düşüklüğünden dolayı büyük enerji kaybına uğruyoruzENERJİ ölçüm sayaçları üretimi yapan CASE Elektronik Sanayi Ticaret Ltd. Şti'nin sahibi, elektronik mühendisi Mehmet Can'ın bir iddiası var;Doğalgazda basın düşüklüğünden dolayı tüketici ayrıca kazık yiyor.İGDAŞ'ın bazen düşük basınçlı enerjisi daha düşük gaz vermesinden dolayı ilgili teknik adamlarla tartıştığını, bu nedenle kafasına bazı sorular yerettiğini söylüyor.Mehmet Can, doğalgazı verimliliği açısından konuyu case.com.tr sitesinde tartışmaya açmış; şunları yazıyor:‘‘Öncelikle kendi kullandığım bina girişinde ölçüm yaptırdım. 21 mbar olması gereken doğalgaz basıncının, 16-17 mbar olduğunu gördüm. İGDAŞ'ın bize 21 mbar'dan satmayı taahhüt ettiği doğalgazın ise 16-17 mbar olduğunu belirtmek isterim.Bu basınç düşüklüğünü şöyle açıklayabiliriz: Bilindiği üzere bir birim hacimdeki gaz yoğunluğu düştükçe o birim hacimden geçen yoğun gaz miktarı da dolayısıyla azalacaktır. Bu düşük yoğunluktaki gaz bizim sayaçlardan aynı volümde geçecektir. Yani dolayısıyla ister düşük, ister yüksek yoğunlukta olsun aynı bedeli ödüyoruz. Bu aynı zamanda ister düşük yoğunlukta enerji çekelim, ister yüksek yoğunlukta olsun hep aynı bedeli ödüyoruz.GAZA HAVA KATMAK GİBİ..Bu konu biraz da şuna benzer; benzin ya da süte su katılması gibi... Burada tabiki su katılmıyor ama hava katılıyor sanırım.Yani kısaca bu olayı şöyle de açıklayabiliriz; 1 m3 büyüklüğünde bir depo alalım; içerisine 17 gr sıvı gaz koyalım. Bu gaz aynı hacim içerisini kaplayacak ve de yüzeye 17 mbar basınç oluşturacağını varsayımı ile belli bir yoğunluk oluşturacaktır. Şimdi aynı hacim içerisine 21 gr sıvı gaz koyalım; o da aynı hacmi kaplayacak ve de 21 mbar basınç oluşturacaktır. Biz bu iki aynı hacime aynı bedeli ödemekle aynı enerji yoğunluğunu alamamakta olduğumuzu düşünüyorum.Bana göre çok önemli bir konu... Zira doğalgazı düşük basınç ve yoğunlukta satın aldığımız, ancak kullanmadığımız gazın bedelini ödediğimiz ortaya çıkıyor. Bu düşük basınçlı yerlerde yaklaşık %20-25 yüksek bir bedel artışına yolaçabilir.’’AÇIKLAMA YETERSİZCan, konuyu İGDAŞ yetkilileriyle yüz yüze tartışmış, evinin olduğu bina girişine ölçüm yapılmış, ‘‘Ancak teknik olarak yeterli bir açıklama getiremediler. Sanıyorum işlerine de gelmiyor’’ dedi. Ancak kendisine söylenen şuymuş:‘‘Şu anda bu bölgede fazla yükleme (tüketim) var. Bu yüzden basınç biraz düşmüş olabilir. Fakat bizim saatten geçen bu düşük yoğunluktaki gaz aynı bedeli yazdığı halde bir şey yapamayacaklarını söylediler.’’Yoksa aşırı fiyatla birlikte bir de bundan mı kazık yiyoruz.Litre hesabıyla elma mı alıyoruz?Bu konuya bilim adamları ve ilgili kurum ve kuruluşlar açıklama yaparak tüketicilere doğruyu söylemelidirler.AKTAŞ niye 'akıllı sayaç' takmazAKTAŞ, Anadolu Yakası'nda 10 yıllık süresi dolan sayaçları değiştiriyor. Ancak 'akıllı sayaç' takmak istemiyor.Kadıköy'den Murat Karalar binasının 15 yıllık olduğunu, Ölçü ve Ayarlar Kanunu'na göre değiştirmenin doğru olduğunu ancak müşterilerine haber vermeden, ücretsiz Makine Kimya'nın 1981 model sayaç takmasına bir anlam veremediğini söylüyor.‘‘Halbuki akıllı sayaç, geçen aralık ayından itibaren zorunlu hale getirildi. Ancak AKTAŞ yine bildiğini okuyor. Hiç olmazsa ister misiniz diye sorabilirdi. Ben isterdim çünkü elektrikte 05.00 ile 17.00 arasında indirim yapılıyor. Akşam 22.00'ye kadar ise %50 zamlı alınıyor. 22.00'den 05.00'e kadar da %50 indirim var. - AKTAŞ'ın yeni sayaç takması ne anlama geliyor?- Bir bedel almıyor ama muhtemelen bir yerlere fatura edilecektir.- Peki akıllı sayaç istenirse ne ödeniyor?- Zamana göre kilovatı hesaplayan bu sayaçlar piyasalarda 128 milyon liraya satılıyor. AKTAŞ bu değiştirmeyi yaparken, enerji tasarrufu yapılması için biraz da tüketiciyi düşünüp 'akıllı sayaç' ister misiniz diye sorması gerekiyor. Yeni binalarda mecburiyet getirilmişse onların da biraz tüketicinin tasarruf yapmasını da düşünmelidir.Pasaport hırsızlığıHIRSIZLIK çok canlar yanıyor. Kıymetli eşyanız, altınınız, paranız, elektronik eşyanız çalınır. Peki pasaportunuz da çalınır mı? Çalınıyor. Çünkü, insan kaçakçılığında kullanılan en sağlam belge. İlgili şebekelere göre, bir pasaportun değeri 5 bin dolar ediyormuş. Pasaportunuzu dikkatle koruyun. Sizin pasaportunuz da Yunanistan veya İtalya'ya gidebilir! H. TURGUT-BEYOĞLUHalamın kızını böyle kaybettikDört çocuk öksüz kaldıLÜTFEN bizim gibi hiçbir gücü olmayanların bu uzun mektubunu yayınlayın. Adana'da ne Vali, ne de Belediye Başkanı bizleri insan yerine koymaz; sorunlarımızı anlatmak için kendileriyle görüşmek mümkün değildir.Yaşadıklarımızı okuyanlar belki bundan sonra fakir insanlara bu kadar zulmetmezler. Olayı dilimin döndüğü kadar yazayım:Yenice'de oturan halamın kızı Şemsi Ateş (57), 3.1.2002, saat 22.00'de baş ağrısı ve kusmadan ötürü Tarsus SSK'ya kaldırıldı. Beyin kanaması teşhisi kondu. Tedavisi mümkün olmadığından Çukurova Hastanesi Balcalı Hastanesi'ne gitmesi gerekti. Havale yaptırmak için hastayı 4.1.2002'de Adana SSK Hastanesi'ne götürdük. Saat 10.30'dan 12.00'ye kadar Acil'de sevk için soğukta yağmurda bekledik. Hemşirelere ilgilenin diye yalvardık, bu yüzden görevlilerden azar işittik... Bu sırada görevli bir doktora (adı bizde saklı) ‘‘Hastamızı gelin görün, ne para isterseniz verelim’’ diyerek yalvardık. Nihayet sigortanın havalesi ile saat 12.30'da hastamızı Acil'den alarak Özel Ortadoğu Hastanesi'ne beyin tomografisi çektirmek üzere götürdük. Hastalığın öneminden dolayı özen göstermek gerekiyor ama hizmetli nerede? Kilolu bir hastayı indirip bindirmenin ne demek olduğunu düşünün.‘BEN TEDAVİ EDERİM’Hastayı yeniden SSK'ya getirdik, ilk müdahale ancak 14.00'te 'o doktor' tarafından yapıldı. Filme şöyle bir baktı, ‘‘Ben tedavi ederim, üniversite hastanesine gerek yok’’ dedi. Hemşireye serum takması için talimat verdi; heyet toplantısına gideceğini söyleyerek ayrıldı. Burada yoğun bakım ünitesi yok ancak 4 hastanın yattığı küçük odaya alındı hastamız. Serumu yalvar yakar taktırdık. Yaklaşık 60 hastaya bir hemşireden başka bakan hiç kimse yok. Sabah, eniştemiz 'o doktor'un Çarşı'daki muayenehanesine giderek 60 milyon ödedi. Sonra 'o doktor' 13.30'da hastaneye gelerek şöyle bir baktı; refakatçimize ‘‘Niye sonda takmadınız, yastığını yüksek koymadınız, yan yatırmadınız? Bakın dili boğazına kaymış...’’ diyerek bizi bir güzel fırçaladı. ‘‘Hastayı gözlem odası olan Balcalı'ya isterseniz götürün, ben muameleyi hazırladım’’ diyerek çekti gitti. Bir şey sorarsanız ‘‘çok bilmiş’’ olarak azarlanıyorsunuz.ALLAH'IN KULU YOKNeyse, ambulans ayarladık, bizle ilgilenen hiçbir Allah'ın kulu yok. Ağır beyin rahatsızlığı geçiren hastamızı ambulansa kadar götürebilmek için sedye verilmiyor. Nihayet kavga-dövüş yükledik. Bu arada ‘‘Durun, sizin gibi 'o doktor'un bir hastası daha var o da Balcalı'ya gidecek’’ dediler. Sanki yük taşıyoruz; refakatte ne doktor, ne hemşire var. Bizimle gelen hasta da, 'o doktor'a 60 milyon verenlerden... Saat 16.00 idi; orada nöbetçi doktor bakarak ‘‘Çok geç kalmış’’ dedi. Hasta 19.30'da vefat etti. Bizimle gelen öbür hastanın da öldüğünü öğrendik.Hastamız Tarsus'tan geldiğinde sevk alsaydı şimdi bir koca eşsiz, 4 çocuğu öksüz kalmazdı. Çünkü baştan bilinci yerindeydi.Peki bu doktordan kim hesap soracak? Eğer Hipokrat böyle doktorları görseydi kahrından ölürdü.Şimdi medyada görüyoruz; SSK hastaneleri İSO 9000 belgesi almış diye. Sayın Bakan Yaşar Okuyan, Adana SSK'ya gelsin bakalım 11.00-15.00 dışında çalışan doktor bulabilir mi? Bulursa İSO'ya yıldızı ben takayım.Geçmişte bir bakanın bir sözü vardı:‘‘Güldürmeyin beni...’’Bu yazıyı yayınlarsanız hiç olmazsa hırsımızı alır, yüreğimize biraz su serpilir; SSK hastanelerindeki başı bozukluktan Bakan Bey'in haberi olur.Koray KURT-Çukobirlik emeklisi-ADANAKimdir bu taşeronTELEKOM'a... İzmir, Karşıyaka'daki evime 2001 Mayısı'nda kablolu TV bağlatmak üzere başvurdum. (Abone 104-925771) Ne yazık ki Telekom'la ihtilafa giren taşeron firma yükümlülüğünü yerine getirmemiş; eve girilmediğinden bağlantısı yapılmamış. Ancak bu bağlantı yapılmamasına karşılık firmadan 48.6 milyonluk bir ödeme emri çıkartılmıştır. Gereksiz faturanın iptali istenmişse de, ödeme yapılmadığı takdirde yeni kablo TV ve öteki haberleşme araçları talebimin karşılanmayacağı, adıma kayıtlı telefonların da konuşmaya kapalı tutulacağı vurgulanmıştır.Telekom'un neye dayanıp hangi nedenle vatandaş olarak benim haberleşme özgürlüğümü kısıtlamaya kalkmasını neye yoracağımı kestiremiyorum.Tarık Dursun K.-İSTANBULSolcu-demokrat‘‘Sayın Ecevit, 40 yıldır hem solcuyum, hem de demokratım diye kendisini bize yutturdu. Pişkinsüt hadisesinde, grup seçimlerinde ve benim hadisemde de görüldü ki, Sayın Ecevit demokrat değil. Liderler içinde en tahammülsüz olan Ecevit'tir.’’(DSP'den ihraç edilen İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak)Sovyet Rusya’ya dönüyoruzECZANELERE borcunu ödemeyen, üyelerine hizmet veremeyen Bağ-Kur kendisine Balgat, Ziyabey Caddesi'nde trilyonluk hizmet binası yaptırıyor. Halkımız arasında ‘‘Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek’’ diye bir söz vardır. Eski Sovyet Rusyası'na döneceğiz sanırım, yakında sadece devlete çalışacağız. Bizlere sadece bir ev ve iş verecekler, ölene kadar devlete çalışın diyecekler. Durum onu gösteriyor.Her geçen gün yeni vergiler katlanıyor ama çalışanlar % 100 kazanamıyor.Niye STÖ olarak bir araya gelemiyoruz buna bir anlam veremiyorum.Nefel IŞIKTAŞ-ANKARA‘Uhruç’ cezasıİSTANBUL'dan M.K.S soruyor: ‘‘SAYIN Bayer, Best FM'de İSFALT Genel Müdürü Hasan Arpacı ile söyleşirken aklıma bir şey geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin KİPTAŞ şirketi, Başak-Hilal Konutları'nı yaparken beton alıyordu. Soruyorum; R.T. Erdoğan'ın yakın çalışma arkadaşı olan eski RP Milletvekili Göksal Küçükali'nin ortağı olduğu beton santralı var mıdır? KİPTAŞ'a beton satmış mıdır? Süleymancılar'ın lideri, eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun (şimdi ANAP MKYK üyesi), eski yandaşlarından olan Küçükali'ye cemaatten uzaklaştırma anlamına gelen 'uhruç' cezası vermiş midir?’’MESAJ SEYHAN (Adana) yakında tiyatrosuz kalıyor. Belediye başkanı, yeni 'Belediye Sarayı'na tiyatro binası yaptırmayı nedense düşünmemiş. Belediye binaları sadece rutin belediye işlerinin yapıldığı alan olarak anılmasın, bir anlamda Kültür Sarayı olabilsin. Ama maalesef böyle olmadığını, yeni belediye binasına bir tiyatro salonu yapılmadığı gibi eskisinin de yıkılmak üzere olduğunu öğreniyoruz. Sahneler kapanmasın, hayat damarları tıkanmasın. (Dayanışma için: atd@kolaymail.com)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!