Güncelleme Tarihi:
Gastronomi dünyasının Nobel'i sayılan Basque Culinary World Prize'da 2 yıl üst üste dünyanın en iyi 10 şefi arasına giren ilk ve tek Türk şef olan sosyal girişimci Ebru Baybara Demir, geçen yıl 21 Nisan’da Diyarbakır’ın Kayapınar ilçe belediyesi ile 'Topraktan Toprağa Biyobozunur Atık Yönetimi' projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında gönüllü kadınların da katılımıyla özellikle pazar yerlerindeki sebze meyve atıkları her gün düzenli olarak toplanıp, arazide ayrıştırılarak bir dizi işlemden geçirildikten sonra, konusunda uzman ekipler tarafından komposta dönüştürülüyor. Projede ayrıca, pazar esnafıyla anlaşılıp artan ve kullanılabilir durumda olan gıdalar da kasalarda toplanıp, belediyenin kurduğu aşevinde yemeğe dönüştürülüp ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Dikkat çeken proje, 1 yılda Türkiye’de 13 şehirde 52 belediye tarafından da hayata geçirildi.
'DÜNYAYA İLHAM OLACAK BİR PROJEYİ BAŞLATTIK'
Amerikan online içerik platformu HBO Max'ın Zero Waste Chef ‘Sıfır Atık Şefi’ belgeseli yapımcılarının dikkatini çeken proje için Ebru Baybara Demir ile iletişime geçen programın sunucusu, ekolojist ve bilim insanı Diego Garci Vega, ekibiyle beraber Türkiye'ye geldi. Diyarbakır ve Mardin'e geçen Vega ile ekibi, şef Ebru Baybara Demir ile projenin bütün aşamalarını çekerek belgesel haline getirdi.
Belgeselin ekim ayında yayınlanması beklenirken, Ebru Baybara Demir, Türkiye’ye değil dünyaya ilham olacak bir projeyi başlattıklarını belirterek, "Amacımız topraktan geleni toprağa göndermektir. Çünkü şu anki tarım maliyetleri çok yüksek. Gübrenin bulunmaması, gübrenin ham maddesi, doğal gaz ve enerjiye ulaşma noktasında tüm dünya sıkıntı yaşarken, gübreler bu kadar yükselmişken bizim geleneksel üretime dönmemiz gerektiğini düşündük. Amacımız topraktan geleni toprağa göndererek, toprağı kendisiyle iyileştirmektir. Biz Diyarbakır’da pazarlarda başladık bu işe, hatta bütün dünyada istatistiklere baktık. Kaliforniya ve Washington üniversitelerinde yapılan çalışmalara baktık. Fakat sayısal verilere hiçbir yerde ulaşamadık. Sonra ölçme değerlendirme sistemi kurduk. Bir istatistik sistemi kurduk Diyarbakır’da. Bu anlamda Diyarbakır bizim Türkiye’ye değil, dünyaya model olacak projeyi yarattı. Diyarbakır’a gelen hemen bütün meyveleri tartıyoruz. Sonra pazarlara giden sebze meyveleri tartıyoruz ve bu pazarlardan çıkan atıkları tartıyoruz. Böylece artık bir istatistik verebiliriz. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın paylaşmış olduğu istatistiklere göre bütün çöp ve atıklar içerisindeki biyobozunur dediğimiz sebze ve meyve oranı yüzde 55. Fakat bunun nereden geldiğini tespit etmek biraz zor. Tarladan hale mi, halden pazara mı, pazardan eve mi, bunu tartmak biraz zor. Biz şu anda diyebiliyoruz ki; bu yüzde 55 atığın yüzde 30’unu hal ve pazar arasında bulabiliyoruz. Şu anda 13 şehir buradan ilham alıyor. Farklı şehirlerden farklı belediyeler projeyi uygulamaya başladılar. TBBM içerisinde dilekçe komisyonu tarafından bir alt komisyon kurularak bu projenin Türkiye geneline yayılması için takip edilmeye başlandı. Şu anda 13 şehirde 52 belediye ve 3 bin 500’den fazla gönüllü ile birlikte her akşam pazarlarda bu atıkları ayrıştırıyoruz. Gübre olmaya gidecek olan iyi kullanılmayacak olanları gübreye yani komposta gönderiyoruz” dedi.
'GELMEYİ HEYECANLA BEKLEDİĞİMİZ BİR ÜLKEYDİ'
Program sunucusu, ekolojist ve bilim insanı Diego Garci Vega, Türkiye'nin uzun zamandır gelmeyi heyecanla bekledikleri bir ülke olduğunu ifade ederek, "Şu anda bulunduğumuz Diyarbakır ve özellikle Mezopotamya, tarımın başladığı yer. Dünya çapında yediğimiz yiyeceklerin birçoğu aslında buradan geliyor. Yani sembolik bir şekilde, Mezopotamya her şeyin doğduğu yer ve biz burada olmaktan dolayı çok heyecanlıyız. Genel olarak bence Türkiye’den çok fazla şey öğrenebiliriz. Çünkü neredeyse dünyanın yarısı Türkiye gibi kuraklığa karşı mücadele veriyor. Küresel ısınma Türkiye’yi çok hızlı bir şekilde dünyanın birçok yerinden daha fazla etkiliyor. Dünyanın birçok bölgesi Türkiye gibi gittikçe kuraklaşıyor. Örneğin, İspanya da gittikçe Türkiye’ye benzer hale geliyor. Yeni iklime uyum sağlarken gıdamızı üretme ve güvence altına alma konusunda Türkiye gibi binlerce yıllık deneyime sahip ülkelerden dersler çıkarmanın yakın geleceğimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Belgeselin ana konusu, gıdanın toplumu birçok yönden nasıl dönüştürebileceği. Çünkü gıda, doğa ve kültürümüze dair her şeyin merkezinde yer alıyor. Ebru Baybara Demir, gıdanın bir şeyleri kötü ya da iyi olarak değiştirmede nasıl bir araç olarak kullanılabileceğinin iyi bir örneği. Ebru, gıdayı iyi bir değişim için kullanıyor. Bu proje bu iyi değişimin temsilcisi çünkü yiyeceği nasıl dönüştürebileceğimize dair tüm boyutları içeriyor. Gıda israfını önlüyor ve insanların karnını doyuruyor. Gıdayı üretmek için harcanan kaynakları koruyor. Ekilebilir tarım arazilerini iyileştiriyor, çünkü kompostun tarım arazilerine olan organik katkısı tarım arazilerini kuraklıktan koruyor ve burada aş evinde dezavantajlı kadınlar projeye dahil ediliyor. Proje bu kadınlara da fırsat sunuyor. Proje, ekonomik, sosyal ve çevresel olarak sürdürülebilirliğin tüm boyutlarını içeriyor. Bu çok önemli ve çok etkili” diye konuştu.
‘DÜNYA KAMUOYUNA İYİ BİR MESAJ VERDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM’
Kayapınar Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Arif Karaman ise karınca kararınca bir model ile yola çıktıklarını söyledi. Karaman, şunları söyledi:
"Bu belgesel, hem projenin dünyaya tanınırlığını artıracak bir de bizim ilimizin, Kayapınar ilçesinin bilinirliğini artıracak. Bu anlamda çok memnunuz, tabii heyecanlıyız. Bunun arkasında büyük bir ekip, büyük bir takım var. Belediyedeki çalışma arkadaşlarım, Ebru Hanımın ekibi burada gördüğünüz mesai arkadaşlarımız özveriyle götürüyorlar bu işi. Dünya kamuoyuna buradan iyi bir mesaj verdiğimizi düşünüyorum. Hem ekolojik sisteme katkısı olacak hem de geri dönüşümü ve ülkemizde uygulanan sıfır atık programını bir parça daha tanıtmış olacağız. Güzide ilçemiz Kayapınar’da ilk adımı atılan bu proje daha sonra 13 il 52 tane belediye tarafından uygulanmaya konuldu. Bu da bizim için ayrı bir kıvanç meselesidir."