Emel Armutçu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2002 09:48
İşsizlikten, pahalılıktan şikáyet eden, ‘dilimi konuşmak istiyorum, barış ve sükûnet istiyorum, Meclis’te temsil edilmek istiyorum' diyen her 10 kişiden 8'i oyunu HADEP'e verecek. Barajı aşsa da, aşmasa da...
Bir gazetecilik klasiğidir; bir kentin nabzını tutmaya daha havaalanında bindiğiniz taksinin şoföründen başlarsınız ve onun söylediklerinden edindiğiniz ilk izlenim sonunda en doğrusu çıkar ya... Diyarbakır'da da bu şaşmaz kural işliyor. Taksi şoförü, ‘‘Diyarbakır'da bir HADEP gerçeği var’’ diyor. ‘‘Ankara istediği kadar karışsın, Meclis'in dengeleri istediği kadar birbirinin içine girip çıksın, fark etmez. HADEP birinci partidir burada!’’ Kadınlar Pazarı'ndan Ulu Cami'nin önündeki kürsülere, Kazancılar Çarşısı'ndan sur diplerine her yerde, dönüp dolaşıp aynı cümleyi duyuyor insan: ‘‘Meclis'te biz niye temsil edilmiyoruz, niye yok sayılıyoruz, bizi niye kimse anlamıyor?’’
AKP: İKİNCİ BİZİZ
Yeni Türkiye Partisi'nin değil rüzgárı, küçücük bir esintisi bile ulaşmamış Diyarbakır'a. Orada erken
seçim, geçen genel seçimlerden farklı bir sonuç çıkaracak gibi görünmüyor. Başbakan Ecevit'in ‘‘HADEP'in barajı aşması rejim bunalımı yaratır’’ sözlerinin, HADEP'in oylarını daha da artıracağı tahmini hariç. Diyarbakır'daki bu gerçeği bilen diğer parti yöneticileri de ancak ikinciliğe oynayabileceklerini kabullenmiş. AKP Diyarbakır İl Başkanı Nezir Koçlardan, ‘‘Kasım 2002 AKP'nin zaferiyle sonuçlanacak’’ diyor ama ‘‘zafer’’den ikinci parti olmayı kastediyor. ‘‘HADEP'i sollayamayız tamam ama gece rüyalarına girdiğimizi söyleyebilirim. HADEP tabanından oy alacak tek partiyiz. Çünkü halk umutsuz, onların önünü açacak olan biziz.’’
ANAP: HADEP TARTIŞMASIZ
HADEP'le aralarının iyi olduğunu söylemeden edemeyen ANAP İl Başkanı Vahdettin Yeşil'in de ilk cümlesi ‘‘HADEP tartışılmaz’’ oluyor. ‘‘Genel Başkanımız AB ile ilgili yaklaşımlarıyla sempati topladı Diyarbakır'da ama bu sonucu değiştirmez. Her mahallede 180 oy atılır, bir sandıktan HADEP'e 150-160 çıkar, bize 5-6.’’ Diyarbakır'da 25 yıl boyunca bir il merkezi bile açamayan MHP'nin bir yıllık İl Başkanı Hidayet Altunakar, HADEP'in geçen yılki kadar oy alamayacağını düşünüyor.
Belediye hizmetleri genel olarak çok eleştirilse de halkın HADEP'te ısrar etmesini Şeyhmus Diken şöyle yorumluyor: ‘‘Parlamentoda temsil edilmeyen halk dışlandığını düşünüyor.’’ Diken, Diyarbakır Belediyesi'nin Başdanışmanı, Diyarbakır Edebiyat Sanatçıları Derneği'nin, Kültür Tanıtma Vakfı'nın yöneticisi.
MHP DE MARJİNALDİ...
‘‘Marjinal olduğuna inanılan partiler de sisteme entegre edilmeli. Daha ne kadar dışarıda tutacaksınız, o zaman nasıl barışçıl bir ortam yaratacaksınız. MHP de marjinal bir partiydi ama iktidar olabilecek kadar oy aldığı ve iktidar olabildiği görüldü’’ diyor. DEP eski milletvekili, avukat ve şimdilerde edebiyatçı Sedat Yurttaş'ın söyledikleri ise madalyonun öteki yüzü: ‘‘Kürtlerin parlamento deneyimleri oldu. Nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağı konusunda yol aldılar. Ama Ankara bundan haberli değil. Sanıyor ki seçilenler gelip bölünmeyi tartışacak.’’
Pazarcı kadın: ‘Kendimize’ oy vereceğizDiyarbakır'da son yıllarda iki kadın tipi ortaya çıkıyor: Geleneklerin kendine biçtiği role karşı çıkıp, kaderini ‘‘erkek siyaseti’’nden ayıran kadınlar ve ‘‘HADEP gerçeği’’nin peşinden yürüyen kadınlar. Birinci gruba girenler 1997'de kurulan Kadın Merkezi'nin (KAMER) desteğiyle ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. KAMER, şiddet gören kadınların sığınma taleplerini karşılıyor. Namus cinayetleri, berdel, başlık parası gibi sorunlara karşı grup çalışmaları yapıyor. En büyük projelerinden biri de kadınlara meslek edindirmek. Kadın Merkezi'nin kurucu üyesi Nebahat Akkoç, ‘‘Oyunu hálá kocasının isteğine göre atan ve bunun nedenini bile bilmeyen kadınlara kendi tercihlerini oluşturmalarını anlatıyoruz. Kime oy verdiklerini de sormuyoruz’’ diyor. Diyarbakır'ın varoşu Bağlar Semti'ndeki Kadınlar Pazarı'nda ise durum daha net. ‘‘Biz kendimize oy vereceğiz tabii, başka kime?’’ diyor pazarcı kadınlar. ‘‘Kendimiz’’ dedikleri HADEP. Onlar ikinci gruba giren kadınlar.
Kopenhag muhabbetiÖzellikle kırsal kesiminde feodal ilişkilerin, ‘‘Aşiretin tüm oyu X partisine’’ geleneğinin sürdüğü Diyarbakır'ın kent merkezinde bilinçli seçmen ya da tepki oyu gerçeği daha egemen. İşte Ulu Cami'nin önündeki açıkhava kahvesi... Emel Armutçu ile Diyarbakırlıların sohbetinde Kopenhag, küreselleşme, uyum yasası sözcükleri havada uçuşuyor...