Güncelleme Tarihi:
Büyük bir ekonomik boyut kazanan Diyanet Vakfı'nın kontrol altına alınması gerektiğini söyleyen Diyanet İşleri Başmüfettişi Abdülkadir Sezgin, ‘‘Vakıf, Diyanet'i de, devleti de yönetmek istiyor'' dedi. Sezgin, vakfın Diyanet tarafından kurulduğunu, ancak para ve yurtdışı teşkilantlanma konusunda iki kuruluş arasında sorunlar olduğuna dikkat çekti.
Diyanet İşleri Başmüfettişi Abdülkadir Sezgin, Diyanet'e bağlı bazı yan kuruluşların ulaştığı ekonomik boyuta dikkat çekerek, Diyanet Vakfı'nın devleti bile yönetmek istediği görüşünü öne sürdü.
Sezgin, Diyanet Vakfı'nın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kurulmuş olmasına karşın, son dönemde iki kuruluş arasında çok ciddi bir gerilim yaşandığına dikkat çekti. Diyanet Vakfı'nın çok ciddi bir ekonomik boyut kazandığını vurgulayan Sezgin, ‘‘Diyanet Vakfı, Diyanet'i de, devleti de yönetmek istiyor'' uyarısında bulundu.
Sezgin uyardı
Sezgin, Diyanet Başkanlığı'yla ilgili yeni düzenlemeler yapılırken bu konuya da özel önem verilmesi gerektiğini kaydetti. Sezgin, Diyanet'in yalnızca vakıf değil, çeşitli yan kuruluşlarının da çok ciddi ekonomik boyut kazandıklarını belirtti. Özellikle Diyanet'in yurtdışı teşkilatına dikkat çeken Sezgin, ‘‘Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı çeşitli yan kuruluşlar, dernekler, vakıflar kuruldu. Bunlar çok ciddi ekonomik boyut kazanmıştır. Bu ekonomi ve devlet ilişkisinin çözümlenmesi gereklidir. Yurtdışı teşkilatı çok ciddi boyutta incelenmesi ve tartışılması gereken bir konuma ulaşmıştır'' görüşünü dile getirdi.
Sezgin, her yıl büyük tartışmalara yol açan hac organizasyonu konusunda da yetkilileri uyardı. Bu organizasyonların son derece istismar edici birtakım boyutlara ulaştığını vurgulayan Sezgin şunları söyledi:
‘‘Hac çok ciddi gelir getiren maddi bir kazanç noktasına gelmiştir. Bu konuda Başbakanlığa bağlı Hac ve Umre İşleri Genel Müdürlüğü kurularak, bu tartışmadan Diyanet İşleri Başkanlığı da uzak tutulmalıdır. Hac, çeşitli vakıfların, derneklerin elinden alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlıkları ile ortak çalışma içerisinde Başbakanlığa bağlanacak bir organizasyon kurulmalıdır.''
TARİKATLAR SORUNU
Sezgin, neredeyse tüm dünyanın sorunu haline geldiğini belirttiği tarikatlardan devlet adamlarının da sıyrılamadığını belirtti. Tarikatların Türkiye'nin de en büyük sorunlarından biri olduğunu ifade eden Sezgin, bunların serbest bırakılarak devletin şemsiyesi altına alınabileceği görüşünü savundu. Tarikatların hiçbir zaman şimdiki kadar başıboş olmadığını vurgulayan Sezgin, ‘‘Kaynaklarını nereden buluyorlar, nereye aktarıyorlar, ne yapıyorlar, kimden aldıklarını kime veriyorlar? Bunların hiçbirisi bilinmiyor. Tarikatların dine uygun olup olmadıkları, kendi kurallarını bilip bilmedikleri bile ortaya çıkarılamıyor. Devlet tarikatlar konusunda bir karar vermelidir. Tarikatlar, geçmişte istihbarat hizmetleri de görmüşlerdir. Yine aynı konuma getirilebilirler'' dedi.
Sezgin, tarikatlara dış ülkelerden de sızmalar olduğunu, denetim altına alınmaları gerektiğini savunurken, ‘‘Ondan sonra isteyen ibadetini tefle, isteyen davulla yapsın, önemli olan tehlikenin boyutlarını azaltmaktır'' diye konuştu.