Diyanet TV protokol imza töreni

Güncelleme Tarihi:

Diyanet TV protokol imza töreni
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2012 17:30

Ramazan ayında yayına başlayacak “TRT Diyanet TV” için Diyanet İşleri Başkanlığı ile TRT Genel Müdürlüğü arasında protokol imzalandı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Din, hayatın bir gerçeğidir, geçmişte böyle kabul edilmiyordu. Laikliği tarif edenler dini, insanların vicdanlarına hapsediyorlardı” dedi.

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Arınç törende yaptığı konuşmada, “çok güzel işin başlangıcında” olduklarını ifade ederek, Ramazan ayından itibaren TRT Diyanet TV'nin yayın hayatına başlayacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çok önemli bir kurum olduğunu vurgulayan Arınç, “Bugünkü kabul edilmiş protokol içerisinde Sayın Başkanın yeri her ne kadar biraz arkalarda kalmış olsa bile bu eksiklik, kısa zamanda düzeltilecektir ve Diyanet İşleri Başkanımız, kurumun cumhuriyet dönemi içerisindeki gücü ve itibarı oranında protokolün en ön sıralarına gelecektir” dedi.

Konuşması alkışlarla kesilen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yani bu çok önemli değil diyebilirsiniz. Ama yıllarca böyle sabrettiğimizi de bilesiniz. Protokol sıralaması önemli bir şeyse bu kurumun da önemi mutlaka kendini belli etmelidir. Elbette biliyorum ki bugüne kadar gelen tüm Diyanet İşleri Başkanlarımız bunu sorun yapmamıştır belki, ama bir kurumun elbette onuru, haysiyeti, şerefi, itibarı devletin her kademesinde de aynı kabulü görmelidir.”

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın halkın dini bakımdan aydınlatılması için televizyon yoluyla hizmet etmeye çalışmasını “takdirle karşılamak” gerektiğini dile getiren Arınç, televizyonun gündelik hayatta kapladığı geniş alana dikkati çekti.

Kendisinin, ağabey olarak itibar ettiği bir kişinin “Televizyonlu odadan televizyonsuz odaya geçmek hicrettir”, dediğini kaydeden Arınç, aile yapısı araştırmasına göre toplumun yüzde 90'nından fazlasının uzun saatlerini televizyon karşısında geçirdiğini vurguladı.

“Toplumun büyük bir kısmının aile üzerinde hassasiyet gösterdiğine inanıyorum”

Aile yapısına büyük önem verdiklerini bildiren Başbakan Yardımcısı Arınç, bu aile yapısının korunması gerektiğini söyledi.

Arınç, “Türk halkı aile yapısına çok önem verir veya verirdi. Ben gene toplumun büyük bir kısmının aile üzerinde hassasiyet gösterdiğine inanıyorum. Bizi var eden güçlü ailedir. Ailenin temel payandalarıdır, sevgi, sadakat, bağlılık, inanç, ahlak, iyi evlat yetiştirmek, anne babaya saygı küçüklere sevgi. Ailede bunlar olursa ailede bereket oluyor, huzur oluyor, sevinç oluyor, birbirini sevmek oluyor” dedi.

Son yıllarda Avrupa, Amerika'daki örneklerin etkisiyle Türk aile yapısında bir zafiyetin, erozyonun başladığını ve giderek kötü örneklerin herkesi rahatsız ettiğini kaydeden Arınç, şöyle devam etti:

“Ben bir siyasetçi olarak bir tarafa, bir fert olarak da bir tarafa, aile yapısını dinamitlemeye çalışan ne olursa onun karşısındayım, elimdeki bütün imkanları da buna karşı olmak için kullanırım bu benim görevimdir.

Kim aile yapısının altına dinamit koyuyorsa, kim yedire yedire ama sonradan acısı çıkacak şekilde bir propaganda bombardımanına tabi tutuyorsa, lüks hayat özlemini azdırıyorsa, insanlara farklı dünyaları ideal olarak göstermeye kalkıyorsa ben bundan sıkıntı duyarım.

Evden kaçan kızların söylediklerini bir kenarda toplayın, bir başkasının sadece kendisinin örnek aldığı bir şahsiyet olarak hayatına ideal seçtiği insanların akıbetine uğrayan kızlarımızın söyledikleri bir kenara koyun, evlenmeyi külfet olarak görenlerin, nikahsız birlikteliği teşvik edenlerin söylediklerini bir kenara koyun, buna karşı olmak zorundayız. Nikah kadar önemli bir unsuru adeta baş belası gibi gösteren bir anlayışa bizim 'a ne kadar güzel' dememiz mümkün değil, kimse bizden bunu beklemesin.”

“Din hayatın bir gerçeğidir”

Yasanın, RTÜK'e yayın ilkelerini gözetme görevi verdiğini hatırlatan Arınç, “Bu yayın ilkelerinde ne varsa onu yerine getirmek benim vazifemdir. Kimse beni vazifemden alıkoymasın” diye konuştu.

TRT'nin de RTÜK denetimi altında olmasını istediklerini ve yasayı buna göre düzenlediklerini söyleyen Arınç, şöyle devam etti.

“Din hayatın bir gerçeğidir, geçmişte böyle kabul edilmiyordu. Laikliği tarif edenler, dini, insanların vicdanlarına hapsediyorlardı. Dünyada, dinin yeri yoktu, dini duyguların, anlayışların yeri yoktu.

Aleksander Soljenitsin'in Gulag Takım Adaları isimli kitabı var. Gulag Takım Adaları kitabında çok enteresan bir örnek veriyor eski Sovyetler'deki din anlayışını veya laiklik anlayışını göstermek üzere. Diyor ki; Tanya isimli bir şair vardı, çok küçük bir şiir yazdı, ama o şiirinden dolayı 10 sene Sibirya'da hapse mahkum edildi.

Şiir çok önemli, çok kısa; 'Dua etmekte hürsün fakat öyle dua et ki yalnız Allah işitsin' bitti mi? bitti. Hocam ne anladık bu işten. Dua etmekte hürsün fakat öyle dua et ki yalnız Allah işitsin, yani Sovyetler'deki eski din özgürlüğü dediğiniz zaman, Allah'ın işiteceği kadar dua edeceksin başkası işitirse bu din sayılmıyor.
Şöyle tabir edebilirsiniz; rüya görmekte serbestsiniz ama tabir etmeye kalkmayın. Böyle bir din anlayışının zaman zaman ülkemizde de bir kurum veya bir mefhum adına nasıl zedelendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. “

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!