Diyanet İşleri Başkanı'ndan Bayram Hutbesi

Güncelleme Tarihi:

Diyanet İşleri Başkanından Bayram Hutbesi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2014 11:30

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yaşanan acılara rağmen, tüm Müslümanları bayramı bayram gibi kutlamaya çağırdı. Müslüman coğrafyalarındaki savaş ve çatışmalara, açlık ve doğal afetlere değinen Görmez, ancak tüm bunlara rağmen "Bayramı hakkıyla eda edin" mesajı verdi. "Bugün bize düşen, yangın yerine dönen yüreklerimizi bayram neşesiyle canlandırmak, viran olan hanelerimizi bayram sevinciyle mamur eylemektir. Bugün bize düşen, Ramazan’da iftar sofrasında katledilip bayramı göremeyen kardeşlerimiz adına da bayramı hakkıyla eda etmektir" diyen Görmez, "Unutmayalım ki, yalancı lobilerine yaslanan muktedirler, algı operasyonlarıyla masumları suçlu ilan eden insafsızlar, bir gün yenilmiş ekinler gibi savrulacak izzetleri ayaklar altında kalacaktır" dedi.

Haberin Devamı

Görmez, bayram hutbesinde şu mesajları verdi;

"BU BAYRAM, CANA KIYANLARIN DEĞİL, HAYAT VERENLERİN BAYRAMIDIR..."

Bu bayram, cana kıyanların, kan akıtanların ve korku salanların değil, hayat verenlerin ve huzur verenlerin bayramıdır. Bu bayram yoksula, yetime, kimsesize ve çaresize karşı sorumluluk hissetmenin, imkânımız yoksa bile tebessüm etmenin, sadakanın, zekâtın, fitrenin, infakın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın bayramıdır.Bu bayram, başkalarını aç bırakarak doyanlara, başkalarını yok sayarak var olanlara karşı hakka, hakikate, adalete, ahlaka ve fazilete çağıranların bayramıdır.

"SEVİNMEK, İBADETTİR..."

Bugün, sevinç günümüzdür. Sevinmek ibadettir. Bugün en büyük sadaka sevinç taşımaktır. Bugün evlerden evlere, ülkelerden ülkelere, kıtalardan kıtalara sevgi ve merhamet taşıyacağımız gündür bugün.

"BİLİYORUM KALBİNİZ MAHZUN AMA..."

Haberin Devamı

Biliyorum kalbiniz mahzun, Zira biz bayram yaparken, İslâm diyarlarında yerlerinden yurtlarından edilmiş, ölüm korkusuyla evlerini terk etmiş insanlar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, mülteciler ve kimsesizler var. Bayramlar sadece sevinçlerin paylaşıldığı günler değildir. Sevinçlerimizi paylaştığımız gibi hüzünlerimizi ve acılarımızı da paylaşacağız. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bu zor zamanlarda bayramları hakkıyla kutlayabilmek şüphesiz kolay değildir, çünkü yaralarımız bayramda da kanamaya devam etmektedir. Ancak bugün bize düşen, yangın yerine dönen yüreklerimizi bayram neşesiyle canlandırmak, viran olan hanelerimizi bayram sevinciyle mamur eylemektir. Bugün bize düşen, Ramazan’da iftar sofrasında katledilip bayramı göremeyen kardeşlerimiz adına da bayramı hakkıyla eda etmektir. Bugün bize düşen, huzurlu bir bayram sabahına gözlerini açamayan yavrular adına da bayramı sürur içerisinde geçirmektir.

"BAYRAMIN YÜZÜNÜ GÜLDÜREBİLİRSEK, BİZİM DE YÜZÜMÜZ GÜLER..."

Bugün İslam alemi olarak bize düşen, yüreklerimiz mahzun olsa da bayramımızın hakkını vermek ve onu mahzun göndermemektir. Zira İslam dünyası olarak yekvücut olup bayramların yüzünü güldürebilirsek ancak yüzümüz gülebilir. Hak ve hakikat adına, adalet ve vicdan adına matemi de sevinci de birlikte tadarsak ancak bayram sevinçlerimiz büyüyebilir. İşte o zaman Sultanahmet’teki bayram sabahı coşkusuna Gazze’deki, Telafer’deki, Kerkük’teki, Urumçi’deki kardeşlerimiz eşlik edebilir. İşte o zaman ümmetin çocukları en güzel giysileriyle, yüzlerindeki tebessümlerle bayramı hep birlikte karşılayabilir.

Haberin Devamı

"ZULMETMEYECEKSİN, ÖLDÜRMEYECEKSİN, FİTNE ÇIKARMAYACAKSIN..."

Tüm peygamberlerin ortak mesajı İslam’ın evrensel mesajıdır. Zulmetmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, yeryüzünde fitne ve fesad çıkarmayacaksın. Herkesin namusunu, canını, nesebini, iffetini, şerefini ve haysiyetini dokunulmaz sayacaksın.

"KİMSENİN BAŞKASI ÜZERİNDE İMTİYAZ HAKKI YOK..."

Hiç kimsenin başkası üzerinde imtiyaz hakkı olmadığı gibi, sadece güce, zorbalığa ve silaha dayalı bir otorite ile insanlar yönetilemez. Allah müstekbirlere karşı mustazafların sessizliğe boğulmasını değil, sabırla, metanetle ve itidalla direnmelerini ve peygamberi ahlakla mücadele etmelerini istemiştir.

Haberin Devamı

"FİRANVUNLAŞMIŞ RUHLARA KARŞI..."

Aslolan Firavunlaşmış ruhlara karşı daima Musa’nın (as) tarafında yer almaktır. İmanımızı elimizde ne kadar asa-yı Musa’ya dönüştürebilirsek Firavunların zulümleri o kadar tesir edemeyecektir insanlığa.

"GÜÇLERİNİ FİL EDİNENLER..."

Burda aslolan “fil ashabına karşı” daima Kâbetullah’ın yanında yer almaktır. Unutmayalım ki, güçlerini fil edinenler, silahlarını kalkan bilenler dualarımızla kanatlanan ebabil kuşlarınca perişan olacaklar, ayakları kendi tuzaklarına dolanacak, hiç ummadıkları yönden acı yenilgiler tadacaklardır.

"YALANCI LOBİLERİNE YASLANAN MUKTEDİRLER..."

Unutmayalım ki, yalancı lobilerine yaslanan muktedirler, algı operasyonlarıyla masumları suçlu ilan eden insafsızlar, bir gün yenilmiş ekinler gibi savrulacak izzetleri ayaklar altında kalacaktır.
Ne malları ne kazançları onlara fayda vermeyecek.Onların yaktığı ateşe odun taşıyan işbirlikçiler de kendi ateşlerinde boğulacaklardır.

"MEZHEPLER BEŞERİDİR. İSLAM'IN ÜZERİNDE GÖRÜLEMEZ..."

Haberin Devamı

Mezhepler İslam dininin anlaşılmasındaki farklı fikir ve kanaatleri temsil eden zamanla oluşmuş beşeri yapılardır. Mezhebi dinle aynileştirmek ya da mezhebi mensubiyetliği İslami aidiyetin üstünde görmek kabul edilemez. Mezhebi din gibi algılamak ve bunu topluma bir hakikat gibi dayatmak dinin özündeki kardeşliği yok eder. Bir mezhebin kendisini dinin yegane temsilcisi olarak görmesinin yol açacağı sonuç diğerlerini dinden dışlaması, onları dalaletle, sapkınlıkla hatta küfürle suçlaması anlamına gelir. Bu durumda ümmetin birlik ve beraberliği kaybolur. Toplumsal barış yok olur.

"MEZHEP ÇATIŞMASI, CİHAD DEĞİLDİR..."

Kimse bir başkasını İslam’ı kendisinin anladığı gibi algılayıp yaşamadığından ötürü tekfir edemez. Müslüman bir başka müslümanı müşrik görerek onunla savaş halinde olamaz. Böyle bir çatışma durumu İslam’ın en ulvi kavramlarından olan cihad ile beraber anılamaz. Mezhebine, fikrine, ve siyasi anlayışına uymayanı tekfir ederek onu öldürmeyi kimse cihad olarak tarif edemez. Toplumda kaos ve kargaşa var etme, insanları topluca öldürme, camileri bombalama, katliam yapmanın adı terördür, cihat olarak gösterilemez. Cihad terörün, vahşetin ve öldürmenin değil diriltici bir gayretin hayat veren bir mücadelenin adıdır.

"ALLAH-I EKBER, ÖLDÜRME SLOGANI DEĞİLDİR..."

Haberin Devamı

Müslümanlar nefretle işlenen cinayetlere, bağnazlıkla yürütülen düşmanlıklara taraf olamaz. Haşa Allah-u Ekber bir öldürme sloganı değil, bir ümit sesidir, bir hayat nefesidir ve bir işrak tekbiridir. Kelime-i Şahadet merhametsiz infazların adı değil, merhamet ve şefkatin kaynağıdır. İslam şiddetin değil, barışın adıdır ve huzurun teminatıdır.

"FARKLILIKLAR ÇEKİŞME NEDENİ OLAMAZ..."

Farklılıklarımızı bir çatışmanın ve çekişmenin nedeni olarak kabul edemeyiz. Hiç kimse kendi düşüncesini başkası üzerinde bir baskı aracı olarak göremez. Binyıldır yaşadığımız bu topraklarda herkes kendi inancı, düşüncesi ve anlayışıyla güven içerisinde yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkı kimse din adına, İslam adına ve siyaset adına ortadan kaldıramaz. Bizler bu topraklarda farklı din, dil, mezhep, meşrep ve düşüncelerle bugüne kadar geldik.

"İNSANLIĞIN EN UZUN ÖMÜRLÜ BARIŞ ADASI..."

İnsanlığın en uzun ömürlü barış adasını inşa etmiş ecdadın torunları olan kardeşlerim; Gelin bugün, misakimizi yeniden hatırlayalım. Yeryüzünde kimsenin burnu kanamasın diye çırpınalım. Başkalarının kurtuluşu için nefes tüketelim. Afganistan’daki, Pakistan’daki gözyaşlarını, Sudan’da hastalarını inleyişlerini, Suriye’deki ateşi, Mısır’daki acıyı, Bağdat’taki, Musul’daki, Kerkük’teki yangını, Gazze’de akan kanı ve daha nice dertleri dert edinelim.

"KADINLARIN EZİLMEDİĞİ, ÇOCUKLARIN HOR GÖRÜLMEDİĞİ BİR DÜNYA..."

Geliniz bugün, “tüm dünyaya insanların hor görülmediği, kadınların ezilmediği çocukların üzülmediği bir güzel medeniyet örneği sunalım. Hazreti Süleyman misali, “gücümüzü ve imkânımızı karıncayı bile incitmeyecek nezaketle kullanalım.

"BİRBİRİMİZE KOL KANAT GERELİM... "

Gelin, komşumuzu incitmeyelim. Birbirimize kol kanat gerelim. Şehirlerimizi kavganın değil, barışın, huzurun, kardeşliğin şehirleri yapalım. Farklılıklarımızı hoş görelim.Gelin, evlerin canlı bayramları olan çocuklarımızı bayramın coşkusuyla tanıştıralım. Yaralı gönülleri, bitap düşmüş yürekleri onaralım. Yetimlerin, gariplerin, kimsesizlerin tebessümü ile bayramlarımıza tat katalım. Bayram yapamayanlara bayram yaptıralım.Gelin, yüreklerin en ağır yükü olan küslüklere bugün son verelim. Başta Gazze’deki kardeşlerimiz olmak üzere, insanlık coğrafyasının cümle mazlumlarına ve mağdurlarına, darda ve zorda olan kardeşlerimize dua edelim.

SURİYELİ SIĞINMACI DEMEDİ AMA...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bayram hutbesinde, isim vermeden Suriye'deki çatışmadan kaçarak Türkiye'ye sığınan, sayıları bir milyona ulaşan Suriyeliler'e de değindi. Görmez, Türkiye'ye sığınmış kişilere "ensar ruhunu gösterme" çağırısında bulundu. Görmez şöyle dedi: "Topraklarımıza hicret etmiş kardeşlerimize, topraklarımızda çaresiz kalmış kardeşlerimize Ensar ruhunu gösterelim, onların yanlarında olalım, onların yanında olalım."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!