Güncelleme Tarihi:
Görmez, basın mensupları ile iftar yaptı. İslam coğrafyasında yaşanan savaşlar nedeniyle her Ramazana buruk girildiğini belirten Görmez şunları söyledi:
“Son 10 yılda Irak ve Suriye ile başlayan ve daha çok mezhep çatışmaları olarak görülen savaşlar Müslümanların parçalanmasına neden oluyor. Dış dünya bunu okumakta güçlük çekiyor. Bir Müslüman’ın tekbir getirerek öldürmesini yine bir diğer Müslümanın tekbir getirerek ölmesini anlamıyor. Bu hadisenin kökenlerini dinin kendisinde mezheplerde aramak yanlış olur. Bunlar daha çok yanlış din anlayışından kaynaklanıyor. Örneğin, Nijerya’da Boko Haram’dan, Irak’taki IŞİD’e kadar tüm bunların çıkısını ele aldığımızda toplumsal travmaların yaşandığı bölgelerde oluyor. Yaralı kimliklerin cehaletle nasıl buluştuğunu, nasıl bir dini akıma dönüştüğünü bugün mezhep tarihçileri bile tasvip etmekte güçlük çekiyorlar.
TÜRKİYE HAKEMLİĞİ BIRAKMAMALI
Türkiye çok önemli bir ülke asla hakem rolünü kaybetmemeli Türkiye Sünnicilik yaparak Sünni Şii ikileminde ihtilafın bir yanında olmamalı, hakem rolünün bırakmamalı. Türkiye dini eğitim sorununu çözebilmiş bir ülke. Kardeş İslam ülkelerde maalesef her camii bir gruba dönüşmüş durumda.
DİYANET BAĞIŞLARLA AYAKTA DURMALI
Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir kurum ve çok daha özerk bir kurum olmalı. Bütçesinin büyük bir kısmını vakıflardan ve hayır müesseselerinden elde eden bir kurum olarak yoluna devam etmeli. Bu pek çok tartışmayı da ortadan kaldırır.
ALEVİLİKTE TANIMLAYICI DEĞİL ANLAYICI OLMALIYIZ
Bugün Müslüman Müslümana farklı yorumdan özgürlük tanımıyor. Oysa aynı inancın farklı yorumları birlikte barış içinde yaşamalı. Dini azınlıkların eğitim sorunları var. Bir Süryani vatandaş çocuğunu din adamı olarak yetiştirmek için Şam’a göndermesi bizim için eksikliktir. Onlar da üniversitede bu imkanlara sahip olabilmeliler. Alevilik meselesinde de tanımlayıcı olmadan anlayıcı olarak kim kendisini nasıl tarif ediyor bakmadan herkesin o inancına uygun yaşamasına sağlamak önem arz ediyor. Bu konuda teolojik tartışmalara mahal verilmemeli.
SÜNNİ Şİİ DİN ADAMLARI BİRARAYA GELİYOR
Ayın 17’sinde Dolmabahçe’de 100’ü aşkın İslam alimini topluyoruz. (İran, Irak, Mısır, Suriye, Pakistan, Hindistan, Lübnan vs.) Yarısı Sünni yarısı Şii ve kendi toplumları içinde etkili isimler Bu kişilerden akiller grubu oluşturulacak. İhtilafların olduğu bölgelere ilmin, barışın sesini ulaştıracaklar.
MÜLTECİ ÇOCUKLAR EĞİTİYORUZ
Türkiye artık mülteciler ülkesi oldu. Bunların çocukları, gençleri ne tür sorunlar yaşayacaklar önemli bir konu. Çadırkentlerin dışında kalan çocukların eğitimi ile Diyanet olarak ilgileniyoruz.
KESİNLEŞTİ: TÜRKİYE’NİN YÜZDE 99.2’Sİ MÜSLÜMAN
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1 senedir üzerinde çalıştığı “Türkiye’de Dini Hayat” araştırması sona erdi. Tabi ki dindarlığın anketi olmaz. Fakat Amerikalılar bile Türkiye’deki dindarlığı araştırdı. Bu araştırmalar bile 2 bin kişiyi aşamadı. Yaptığımız anket 21 bin 632 kişiyi kapsıyor. En önemli sonucu şu ki hani hep söylenir ya ‘Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman’ diye, bu bilimsel bir sonuç Türkiye’nin yüzde 99.2’si Müslüman. Anket sonucuna göre yüzde 83 oruç tutuyor.”
Türkiye’de dini hayat anketinin sonuçları
-İslamı özgürce yaşamanın yolunun laiklikten geçtiğini düşünenlerin oranı yüzde 61.1
-Dışarı çıkarken başını örttüğünü söyleyenlerin oranı 71.6. 91.8’i başını geleneklerden göreneklerden örtüyor.
-Dini grup ve cemaatlerin yararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 50.5
-İçki içmek günahtır diyenlerin oranı yüzde 87.6
-Yalan söylemek günahtır diyenlerin oranı 78 .4
-İslamın evlilik öncesi iletişimin sınırları belirlediğini düşünenlerin oranı yüzde 68
-Trafik kurallarına uyulmadığında kul hakkına girildiğini düşünenlerin oranı 73.6
-Yüzde 74.4 ibadet yapmadığında huzursuz oluyor.
-Türbe ve yatırdan dilek dilemeyi doğru bulamayanların oranı yüzde 85.2
-Yüzde 93.4 dilek ağacına çaput bağlamanın etkili olmayacağını düşünüyor.
-Belirli bir sebep olmadan dua edenlerin oranı 92.5
AYASOFYA DİYANET ÇATISI ALTINDA OLMALI
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan görmez Ayasofya’ya ilişkin sorulan sorulara şu yanıtı verdi:
'Tarihten kalan ve cumhuriyete intikal eden din eğitimi amacıyla kurulmuş vakıflar diyanet çatısı altında toplanmalı. Buna Ayasofya’da dahildir. Bu vakıfların başka amaçla kullanılması doğru değil. Ayasofya 4-5 asır bir İslam mabedi olmuş. Aslında Müslüman bir ülke başka bir ülkeyi topraklarına kattığında mabetleri kendi mabedine dönüştürmesi lütuf olarak görülürdü. Çünkü ahıra dönüşen bile oluyordu. Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda vatandaşlardan büyük bir talep var. Yabana atılacak talep değil. Ama yeni haçlı kavgası çıkarmak da doğru değil”
ÂLÂ TARTIŞMASI
Bir gazetecinin isim vermeden İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın “Hz. Muhammed’in Mekke’nin fethi sırasında gurura kapıldı ve Allah tarafından uyarıldı” sözlerini sorması üzerine Görmez, “Bugüne kadar konuşmadım. Konuşmadığım için hakaret içerikli mailler bile aldım. Ama biliyorum ki bu kişi HZ. Peygamber’e saygılı bir insan. Konuşmama nedenim buydu. Peygamberle ilgili konular husumetlerin aracı olmaması gerekir” yanıtını verdi.