Diyanet’in endişesi Hizbullah melesi

Güncelleme Tarihi:

Diyanet’in endişesi Hizbullah melesi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2011 00:00

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın duyurduğu ‘mele’ projesi için bölgede etkin olan Nakşibendi, Kadiri ve Kürt kökenli Nurcu grupların dini liderleri arasındaki bazı isimlere öncelik verilecek. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaklaşık 2 bin camisinde kadrosu bulunmayan Diyanet, listeye Hizbullah’a yakın isimlerin sızmaması için önlem arıyor.

BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı Diyanet’te ‘mele’ dönemi projesinin detayları netleşmeye başladı. Diyanet, bölgede etkin olan Nakşibendi, Kadiri ve Kürt kökenli Nurcu grupların dini önderleri arasında yer alan bazı isimlere öncelikli olarak kadro verecek. Diyanet, Hizbullah’a yakın isimlerin ise sızma yapmaması için önlem arıyor. Diyanet’in bölgedeki yaklaşık 2 bin camisinde kadrosu bulunmuyor. Kadrosuz camilerin büyük çoğunluğunda din hizmetleri Hizbullah’a yakın din adamlarınca yürütülüyor. Hizbullah dışındaki cemaatlerin ise etkin oldukları kadrosuz cami sayısının 800 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Caferilerden şartlı destek

Türkiye Caferileri manevi lideri Selahattin Özgündüz’den de projeye “Asimilasyon kaygımız giderilmeli” şartı geldi. Özgündüz, “50-60 caferi imamının kadroya alınması kabul edilemez. ‘Ya hep ya hiç’ anlayışındayız. Iğdır ve Ardahan’dan daha fazla din adamımız İstanbul, Ege ve Ankara’da. 70 milyonluk Türkiye’de 100 bin kadrosu varsa Diyanet’in 3 milyonluk Caferilerin de 5 bin kadrosu olmalı” dedi. Özgündüz şunları söyledi:
“Genel bütçeden Diyanet’e para ayrılması, benim verdiğim verginin bir kısmıyla bir tarafın beslenmesi anlamına gelir. Yani vergim bana hizmet olarak değil inkâr olarak dönüyor. Bir de bunun üstüne beni emrine alıp asimile etmesi kabul edilemez. Ancak asimilasyon kaygımız giderilirse, Sayın Bozdağ’ın açıkladığı projeye destek veririz, devlet bizim kurum bizim.

Yasal güvence isteriz

Caferiler olarak Diyanet’le müzakere etmeyi ve asimilasyon olmayacağının yasal güvenceye bağlanmasını istiyoruz. Yoksa kadro tahsisinin bir lütuf gibi gösterilmesi şık olmaz. Sayın Bozdağ, ‘toplumda saygınlığı olan insanlar’ diyor. Saygınlığı olmayan cemaatimize din hizmeti veremez. Cemaat hemen terk eder onu. Dolayısıyla az sayıda kişiye kadro vermek de aramıza fitne sokmaktır. Öteden beri bizim şartlarımızdan biri Caferi Diyaneti’nin kurulmasıydı. Ancak kaygılarımızın giderilmesi halinde tek çatı altında da oluruz. Bu bağlamda sınav şartını da yadırgamıyoruz, ancak sınavın kriterlerini beraber belirlemeliyiz.”

Memur olmak istemiyoruz

Iğdır Ehlibeyt Mektebi Başkanı ve Hüseyin Camisi İmamı Hüseyin Yeşil: Biz Diyanet’in memuru, sözleşmeli, sözleşmesiz çalışanı olmak istemiyoruz. Şia (Caferi) din adamları bugüne kadar yıllardır böyle yaşamıştır. Çünkü memur olursa hocalık özelliğini kaybeder. Onun için bu konunun iyi düşünülmesi lazım. 1998 yılından bu yana sürekli karşımıza çıkıyor. Biz bunu bir psikolojik baskı olarak değerlendiriyoruz. Böyle bir talebimiz yok. Lütfen bizi rahat bıraksınlar.

Karşı değiliz ama özerk yapı şart

Mustazaf-Der Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz: Diyanet İşleri’nin ve imamların bağımsız olmasını istiyoruz. Özerk bir yapı olması lazım. Medrese çıkışlı melelerin ekonomik sıkıntıları var. Diyanet İşleri kadrosuna alınmasına olumlu bakıyoruz. Ancak, kendisine yakın gördükleri meleleri mi yoksa bağımsız olanlar mı alınacak? Gerçekten okumuş eğitim almış, birçok imam hatipliden daha İslami eğitimi olduğu gerekçesiyle değerlendirilmek amacıyla alınıyorsa destekleriz. Ancak, resmi ideolojiyi halka dayatmak amacıyla böyle bir proje varsa karşı çıkarız. Bu nedenle kuşkuyla yaklaşıyoruz. Bu hamur daha çok su çeker. Önümüzdeki günlerde belli olur.

İhtiyaç olan her bölgeye

BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, “Doğu ve güneydoğu illerinde saygınlığı olan, ‘Mele’ denilen kişiler Diyanet kadrosuna alınacak” sözlerine Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) yanıt geldi. Uygulamanın sadece Doğu veya Güneydoğu Anadolu bölgesine münhasır olmadığını kaydeden DİB, olayın “Mele alımı” olarak sunulmasını da doğru bulmadı. Diyanet’ten dün yapılan açıklamada şunlar vurgulandı: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 1960’lı yıllardan itibaren bu alanda kendini yetiştirmiş olanlar, belirlenen kriterler çerçevesinde yapılan sınavlar sonucunda istihdam edilegelmiştir. Bu uygulama, sadece Doğu veya Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne münhasır olmayıp, ihtiyaç duyulan tüm bölgelerde uygulanacaktır. Caferi vatandaşlarımızın cami hizmetlerini yürütmek üzere daha önce benzer bir düzenleme yapılmıştır. Bu uygulama müracaat edecek Caferi vatandaşlarımız için de geçerlidir. İstihdam edilecek personelde, Devlet Memurları Kanunu’nda memur olarak atanabilmek için gereken nitelikler aranacaktır.”

CHP: Çok büyük yanlış

ESKİ müftü ve CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, “mele” projesine tepki göstererek, “İslam tarihinin en büyük yanlışlarından biri olur. AKP, Allah’tan korksun. Dinin, diyanetin ve siyasetin genetiğiyle oynamaktır, atılmak istenen adım” dedi. Özkes, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Açıklanan 1000 kadro projesi, eğitimli İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi mezunlarının by-pass edilmesidir. AKP’nin bölgedeki oy stratejisinin bir taktiğidir. AKP iktidarı Diyanet’i açılımlar koordinatörü olarak görüyor” diye konuştu.

Bağımsız olmaya devam edeceğiz

Suat DENİZ-Dinçer AKTEMUR / DHA- Faruk BALIKÇI / DİYARBAKIR
Kars’taki Caferilerin dini lideri Seyit Ahmet Erdem: Diyanet diyor ki, ‘Seni ben kabul ettim ama bana benzeyeceksin.’ Bunun manası budur. Türkiye’de camilerimizi biz kendimiz yaptırmışız. Devletin hiçbir katkısı olmamıştır. Bizim camilerimiz bağımsızdır, bağımsız olmaya da devam edeceğiz. Böyle bir çerçevede biz böyle bir kadroya girmeyi kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Her şeyden önce bize Caferilik eğitiminin sunulması gerekiyor. Ondan sonra Caferi fakültelerinden mezun olduktan sonra yasalar düzenlenir. Ve orada Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Caferilik adı altında bir daire tahsis edilir. O açıdan onların altyapısı yapılmadan böyle bir kadroya karşıyız. Bazıları girebilir ama onlar da girdiği zaman bizden kopmuş olacaklar. Kardeşçe yaşamışız, kardeşçe yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bu önerinin bu dokuyu bozacağı yönünde şüphemiz vardır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!