Güncelleme Tarihi:
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Diyanet" dergisinde inançta, sözde, evrakta, evlilikte, ve meslekte "Sahtecilik" konusunu işleyen makalelere yer verdi.
  Â
Resmi yazıda, diplomada, nüfus cüzdanında, pasaport, kimlik benzeri evrak ve belgelerin taklidini yapmanın sahtecilik olduğu belirtilen makalede, sahte para basmanın, korsan kitap, kaset, CD, VCD basıp satmanın, başkalarının kitap ve makalelerini referans vermeden kendisi üretmiş gibi yayınlamanın, başkalarının kredi kartının kopyasını yapıp kullanmanın ve marka taklit etmenin de sahteciliğe girdiğini belirtti.
EVLÄ°LÄ°KTE DE SAHTECÄ°LÄ°K OLUR
Â
Makalede, evli bir erkeğin kendisini bekar olarak tanıtıp bir kızı/kadını kandırmasının, eşlerin birbirlerini aldatmasının, birtakım çıkarlar için formalite evlilik yapılmasının, ölen babasının emekli maaşını alabilmek için mahkemede boşanıp resmi nikah yapmadan evlenmenin ve birlikte yaşamanın, bir kızı evlenme vaadiyle kandırıp yüz üstü bırakmanın evlilikle ilgili sahtekarlıklar arasında yer aldığına işaret edildi.
"KOPYACILIĞIN ASIL SORUMLUSU AÇGÖZLÜLÜĞÜN BAŞARISINI ÖVENLERDİR"
Â
"İnsanın değeri ve üstünlüğü güzel ahlak sahibi olmasıyla ortaya çıkar" denilen makalede, öğrencilerin kopya çekmemeleri gerektiğine de değinildi.
Makalede, kopyacılığın asıl sorumlusunun hak ettiği eğitimi alamayan öğrenciler değil, kopyacılık sahtekarlığını hoş gören ve hatta bazen bir açıkgözlülük başarısı olarak öven genel anlamda kültür olduğu kaydedildi.
Kopya alan kişi ile veren kişinin aynı derecede sorumlu olduğu ifade edilen makalede, en büyük sorumluluğun ise kopyacılığı izleme ve uygulama gayret ve cesaretini gösteremeyen eğitimci ile eğitimcileri uyarmayan üst yönetimler olduğuna dikkat çekildi.
ZEYTÄ°NÄ°N RENGÄ° NE KADAR DOÄžAL?
Â
Makalede, insanlara sunulan ürünlerin bazılarının da sahte olduğu bildirilirken, insanların artık "yediğim bal saf mı?", "zeytinin rengi ne kadar doğal?" gibi sorulara kafa yordukları kaydedildi. Bu tarz ürünlerin insanların sağlığını tehlikeye atarak kanserojen madde içerebildiğine değinilen makalede, Türkiye’de sahtecilik suçlarına ait istatistikler de yer aldı.
SAHTECÄ°LÄ°KTE REKOR 2002 YILININ
Â
İstatistiğe göre Türkiye’de sahtecilik nedeniyle açılan dava ve sanık sayıları şöyle:
  Â
"1998 yılında 20 bin 174 dava 33 bin 405 sanık, 1999’da 22 bin 7 dava 37 bin 664 sanık, 2000’de 25 bin 385 dava 40 bin 606 sanık, 2001’de 32 bin 12 dava 52 bin 913 sanık, 2002’de 34 bin 607 dava 52 bin 247 sanık ve 2003 yılında 42 bin 170 dava 14 bin 173 sanık."
  Â
Öte yandan sahtecilik nedeniyle verilen mahkumiyet kararları şöyle:
  Â
"1998 yılında, 6 bin 229, 1999’da 6 bin 934, 2000’de 8 bin 151, 2001’de 8 bin 38, 2002’de 15 bin 348 ve 2003 yılında 14 bin 774."
  Â
Böylece 1998 yılından 2003 yılının sonuna kadar Türkiye’de sahtecilikle ilgili açılan 178 bin 355 davada 59 bin 474 mahkumiyet kararı verilmiş oldu.
HUTBEDE DE SAHTECÄ°LÄ°ÄžE YER VERÄ°LDÄ°
Â
Diyanet önümüzdeki günlerde camilerden okutacağı hutbede, niyette ve düşüncede, özde ve sözde, işte ve davranışta dürüst olup, her türlü sahtekarlıktan sakınmanın, dinin ve dindar olmanın bir gereği olduğunu anlatacak.
  Â
"Unutulmamalıdır ki, işçi-işveren; amir-memur; hizmet alan-hizmet veren; müşteri-satıcı; eş, dost, arkadaş ve komşular birbirlerine güvenmezlerse, böyle bir toplumda huzur ve mutluluktan söz edilemez. Çünkü toplumsal hayatta huzur ve barış, iş hayatında verimlilik, insanların birbirlerine dürüst davranmalarına bağlıdır" denilen hutbede, eksik ölçüp eksik tartan, kalitesiz ve kusurlu bir malı kaliteli ve kusursuz gibi piyasaya süren ve yalan söyleyenlerin bu tür davranışlarını, İslam’ın vazgeçilmez değerlerinden biri olan dürüstlükle bağdaştırılamayacağına işaret edilecek.
  Â
Hutbe şöyle devam edecek:
  Â
"Üzülerek ifade edelim ki, dürüst ve güvenilir insanların sayısı azaldıkça; can, mal, namus ve nesil emniyeti tehlikeye girmekte, servetler yağmalanmakta, çek ve senetler karşılıksız çıkmakta, sahte ürünler piyasaları doldurmakta, bir çok alanda ahlaki çöküş ve çürümeler başgöstermektedir.
  Â
O halde geliniz, bu kötü gidişatı durdurmak ve dürüstlüğü davranışlarımıza yansıtabilmek için, toplum olarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirelim. Olduğumuz gibi görünüp, göründüğümüz gibi olalım. Doğruluktan asla ayrılmayalım."