Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, MGK için hazırladığı raporda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevini yerine getiremediği görüşünü savundu. Prof. Beyaz, ‘‘Diyanet İşleri Başkanlığı meşru yoldan çıktı. Rejime karşı cihat ilan ettiler. Laik müftü ve imamlar sindirildi’’ dedi.
DİYANET İşleri Başkanlığı (DİB) ile ilgili geçtiğimiz aylarda Milli Güvenlik Kurulu'na (MGK) bir rapor hazırlayan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz raporun başlangıcında, ‘DİB görevini yerine getirmediği için din ile ilgili büyük olumsuzluklar ve tehlikeler, hatta terör olayları meydana gelmiştir’ yorumunu yaptı. Prof.Dr. Beyaz, ‘‘Diyanet İşleri Başkanlığı meşru yoldan çıktı. Rejime karşı cihat ilan ettiler, laik olan müftü ve imamlar sindirildi’’ dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 1974'ten sonra, Milli Selamet Partisi iktidar ortağıyken, ‘meşru yoldan çıktığını’ iddia eden Prof. Dr. Beyaz,‘‘Şu anda DİB teşkilatında devletten ve rejimden yana olan din görevlileri çoğunlukta olmalarına rağmen bunlar sindirilmiş ve etkisiz hale getirilmişlerdir. Buna karşılık zararlı unsurlar sürekli itibarlı ve koruma altına alınarak faaliyetlerini icra etmektedirler’’ suçlamasında bulundu.
Prof. Dr. Beyaz, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeniden düzenlenerek, ‘‘Türkiye Diyanet İşleri Genel Kurulu' adıyla YÖK örneğinde olduğu gibi 25 kişiden oluşan bir kurul haline getirilmesi ve bu kurulun da TBMM tarafından seçilmesi gerektiğini söyledi. Prof.Dr. Beyaz, ‘‘Bu kurul, Diyanet İşleri Başkanı olabilecek üç aday belirler ve diğer birimlerin kurullarını seçer, şartlar oluştuğu zaman da Diyanet İşleri Başkanı'nın ve diğer birim kurullarını görevden alır’’ dedi. Prof. Dr. Beyaz'ın, raporunda yer verdiği görüşler şöyle:
1974'TEN BERİ MEŞRU YOLDAN ÇIKMIŞTIR
DİB, 1974 yılında rejim düşmanlarının etkisi ve hatta işgali altına girmiş, o nedenle o tarihten itibaren giderek yoldan çıkmış, devlete karşı takiyye içine girmiş, yasak savma gibisinden devletten ve rejimden yana gözükmüş ama gerçekte laik demokratik Cumhuriyet rejiminin karşısında yer almış, için için rejimle mücadeleye girmiş, rejim ve milli birlik düşmanlarının bölücü faaliyetleri karşısında sessiz ve duyarsız kalmıştır. Bu zararlı süreç halen devam etmektedir.
KENDİ BÜNYESİNDE ZARARLI UNSURLARI HİMAYE ETMEKTEDİR
Din kisvesine bürünen sapık cereyanlar, saf vatandaşlarımızı iğfal ederken, DİB kendisinden beklenen aydınlatma ve uyarma görevinin onda birini bile yerine getirmemektedir. DİB kendi bünyesindeki zararlı unsurları bile etkisiz hale getirmemekte, aksine onları himaye etmektedir.
BÜTÇESİ 10 BAKANLIĞIN BÜTÇESİNDEN DAHA FAZLA
3 Mart 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Ancak geçen süre içinde DİB bütün çabalarına rağmen gelişen dünya ve Türkiye şartlarına göre yetersiz ve etkisiz hale gelmiştir. Bu yetersizlik ve etkisizlik, DİB hukuki statüsünden ve ona bağlı olarak oluşturulan teşkilat yapısından kaynaklanmaktadır. Personel kadrosu ve bütçesi açısından fevkalade bir gelişme göstermiş bulunmaktadır. Nitekim DİB'nin güçlü kadrosu, ordu ve Milli Eğitim'den sonra devlet teşkilatı içinde üçüncü sıraya yükselmiş, bütçesi ise 10 bakanlığın bütçesinden daha fazla bir rakama ulaşmış bulunmaktadır. Dolayısıyla DİB'nin başarısızlığı personel eksikliğinden veya bütçe azlığından kaynaklanmamaktadır.
Laikliğe bağlı müftü ve imamları sindirdiler
1974'te iktidara gelen Milli Selamet Partisi, DİB'in bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı'nı bilinçli olarak ele geçirdi. Ve kısa süre sonra DİB'e S.A adındaki bir kişiyi getirdiler. S.A, DİB Başkanı olarak arkasına MSP'nin siyasi desteğini alarak, DİB'in geleneksel yapısını tahrip etti. Devletten ve rejimden yana olan merkez teşkilat yetkililerini sürdü, görevden aldı, onların yerine kendilerine yandaş olan veya boyun eğen kimseleri önemli kilit görevlere getirdi. Bundan sonra laik demokratik cumhuriyete bağlı müftüleri, vaizleri ve imamları, sürgünlere, soruşturmalarla, cezalarla ve emekliye sevk etmek suretiyle etkisiz hale getirip, sindirdiler. Buna karşılık, rejime ve milli birliğimize karşı olan unsurları önemli görevlere getirerek himaye ettiler. Yükselttiler ve böylece duruma hakim hale geldiler.
REJİME KARŞI CİHAT İLAN ETTİLER
1974’ten itibaren DİB tahrip edilmiş oldu, bırakınız devlete ve rejime destek vermeyi, aksine rejime karşı mücadele açtılar, cihat ilan ettiler. O dönemden sonra Diyanet sadece zahiri kurtarıcı takiyye beyanatları ile devleti uyutma görevi yapmışlardır.
MÜFTÜLERİN BEYNİ YIKANIYOR
DİB'in İstanbul Haseki ve Konya'da açtığı hizmet içi eğitim merkezinde yapmış olduğu eğitim, sözkonusu olumsuz ve yanlış anlayışın en açık belgeleridir. Bu, merkezlerde günümüzün ihtiyaçlarından uzak, günü geçmiş fıkıh kitaplarını okutmaktan ve Arapça öğretmekten ibarettir. İlahiyat Fakültesi mezununu gençler alınıp, bu eğitim merkezlerinde 26 ay süreyle böylesine bir çeşit 'beyin yıkama ameliyesine' tabi tutulmaktadır. DİB Eğitim Merkezi ders programı içinde, devletle, milletle, sosyal hayatla, bilimsel gelişmelerle ilgili hiçbirşey mevcut değildir.
DİB'İN GÖREVLERİ
22.6.1965 tarih ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun 1'nci maddesinde görevleri şöyle belirlenmiştir.
‘‘İslám dininin inançları, ibadet ve ahlák esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere, Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur
Görevleri:
İslám’ın inançları, ibadetleri ve ahlák esasları ile ilgili işleri yürütmek, toplumu din konusunda aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmek.
YENİDEN DÜZENLENMELİ
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın içinde bulunduğu hukuki statüsü, teşkilat yapısının yetersizliği, dolayısıyla icraatlarının yetersizliği ve etkisizliği, onun yeniden yapılandırılmasını, güçlendirmesinin ve günün ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde geliştirilmesinin kesin sebep ve gerekçesini oluşturmaktadır.
MEDRESE EĞİTİMİ YAPILIYOR
DİB'in İstanbul ve Konya'daki 26 ay süreli eğitim merkezleri, tam anlamı ile bir medrese programı ve anlayışı ile faaliyet göstermektedir. Asıl önemlisi İl ve İlçe müftüsü olabilmek için sözkonusu medreseden mezun olma şartının getirilmesidir.
DİNCİ TERÖR DİP YÜZÜNDEN
DİB görevini yerine getirmediği için din ile ilgili olarak büyük olumsuzluklar ve tehlikeler, hatta terör olayları meydana gelmiştir.
PERSONEL ŞİŞKİN
DİB hukuki statüsünün ve teşkilat yapısının yetersizliği yanında bütçe ve personel rakamlarının şişkinliği aksine olumsuz gelişmelere yol açmaktadır. Böylece DİB görev alanı, görev çeşidi ve kalitesi geliştirilmeli, siyasetin dışında milli birlik ve bütünlüğümüzün pekişmesine, halkımızın doğru ve aydın din anlayışı ile aydınlanmasına, böylece din kisvesine bürünen zararlı akımlara karşı sürekli uyanık tutulmasına imkán sağlanmalıdır.
Diyanet Vakfı sakat
TDV'nin mevcut yönetimi her yönüyle sakattır. Türkiye'nin son yıllarda karşılaşmış olduğu din kisvesine bürünmüş irtica ve bölücülük tehdit ve tehlikeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve çalışmalarını gündeme getirmiş ve sözkonusu tehdit ve tehlikelerin önlenmesi açısından, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hukuki yapısında köklü biçimde yeniden yapılandırma zarureti ortaya çıkmış bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın yeniden yapılandırılması zorunludur.