Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, AB Dışişleri Bakanlarının Hırvatistan'ın ev sahipliğinde Suriye'deki son gelişmeler, Türkiye-Yunanistan sınırındaki sığınmacı hareketliliği ve AB'nin Türkiye ve Rusya ilişkilerini ele aldığı dünkü olağanüstü toplantısında kabul edilen bildireye ilişkin, "Avrupa Birliği’nin göç ve güvenlik konularında ülkemizin karşı karşıya olduğu olağanüstü yükü ve harcadığı çabaları hala kavrayamadığını açıkça ortaya koymaktadır." ifadesi kullanıldı.
Türkiye'nin, dünyada en fazla sayıda mülteciye en iyi şekilde ev sahipliği yaptığı vurgulanan açıklamada, "Bir ülkeyi göç konusunu siyasi bir amaçla kullanmakla itham etmek, yıllardır maruz kaldığımız ikiyüzlü yaklaşımın yeni bir göstergesidir. AB esasen bu bildiri ile kendisi bu konuyu siyasi bir malzeme haline getirmektedir." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"AB’nin, uluslararası hukuk ve insan haklarını ihlal eden ve sınırına gelen masum insanlara her türlü eziyeti reva gören Yunanistan’a arka çıkarak kendi ilke ve değerleriyle çelişmesi ise ayrıca ibret vericidir. AB Dış İlişkiler Konseyi, kendi özgür iradeleriyle diğer güvenli ülkeler olan AB ülkelerinin sınırlarına gelen ve uluslararası koruma talep eden kişilere 'sığınmacı' dahi demekten imtina etmekte, bu şahıslar için ısrarla “göçmen” ifadesini kullanmaktadır. Kelime oyunlarıyla 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin ve AB mevzuatının gözardı edilmesi mümkün değildir.
Yunanistan dahil, AB ülkeleri, uluslararası yükümlülüklerine riayet ederek sığınmacıların başvurularını almak zorundadır. Hal böyleyken Yunanistan, AB’nin de desteğini arkasına alıp, uluslararası hukuku ve AB hukukunu hiçe sayarak, sığınma başvurularını askıya aldığını açıklamıştır. AB, son açıklamasıyla, AB değerlerini bir kenara koyarak uluslararası hukukun ve AB hukukunun çiğnenmesine de göz yummaktadır.
Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik hukuk tanımaz muameleleri BM ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dahil, çok sayıda uluslararası kuruluş ve sivil toplum kuruluşu tarafından da duyurulmuştur. AB’yi ve AB Kurumlarını, Avrupa ortak değerlerine saygı gösterilerek AB Kuruluş Anlaşması’na ve AB hukukuna uymaya çağırırız.
AB, Türkiye’ye çağrı yapmak yerine önce verdiği sözleri tutmalı, 18 Mart Mutabakatı’nı bir bütün olarak kendisi uygulamalıdır."