Dış politikada 'değerli yalnızlık' dönemi

Güncelleme Tarihi:

Dış politikada değerli yalnızlık dönemi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2013 01:10

Türkiye’nin mevcut dış politikasının tarifi konusunda yeni bir konsept ortaya çıktı: “Değerli yalnızlık…” Konsepti ortaya atan, Türk dış politikasının oluşumundaki en önemli isimlerden biri: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın.

Haberin Devamı

Dış politikada değerli yalnızlık dönemi

Kalın, bu yeni konsepti iki gün önce attığı bir tweet ile ortaya koydu:

“‘Türkiye Ortadoğu'da yalnız kaldı’ iddiası doğru değil ama eğer bu bir eleştiri ise o zaman söylemek gerekir. Bu, değerli bir yalnızlıktır.”

Mevcut Türkiye dış politikanın adlandırılması için kullanılan bu konsept uluslararası ilişkiler jargonunda bir ilk.

Buna en çok benzeyen adlandırma, İngiltere'nin 19’uncu yüzyılda izlediği dış politikayı tanımlamak için kullanılmıştı. O dönemdeki İngiliz dış politikası da 'splendid isolation' yani 'muhteşem yalnızlık' olarak adlandırılmıştı.

MISIR’DAN SONRA ORTAYA ÇIKTI
İbrahim Kalın’ın dış politikanın mevcut durumuna yeni bir adlandırma yapması, Mısır’da yaşananlardan sonra Türkiye’nin Ortadoğu’da son 10 yılda yakınlaştığı ülkelerle anlaşmazlığa düşmesinin ardından gerçekleşti.

Haberin Devamı

Mısır'da ise ordunun darbe yapıp, Cumhurbaşkanı Mursi'yi görevden almasına Ankara'nın sert tepkisi, Mursi döneminde “ortak kabine toplantılarına” kadar varan Türkiye-Mısır iyi ilişkilerinin gerilmesine neden oldu.

Ancak sadece Mısır’la ilişkiler gerilmedi; Mısır’daki darbe yönetimine Türkiye kadar sert tepki göstermeyen, hatta destek veren ülkeler de ilişkilerde soğukluk belirdi.

İbrahim Kalın’ın tarif ettiği “değerli yalnızlık”, diğer komşular konusunda da ortaya çıkmıştı:

AK Parti iktidarının ilk yıllarında PKK'dan, sınır anlaşmazlığına, su paylaşımına kadar pek çok konuda sorun yaşayan Ankara ve Şam arasındaki ilişkiler kısa süre içinde 'ortak kabine toplantısı' yapacak kadar yakınlaşmış, iki ülke arasında karşılıklı olarak vizeler bile kaldırılmıştı. Ancak Suriye'de Beşar Esad yönetiminin kendi halkına tanklar ve uçaklarla müdahalesi sonrası Türkiye'nin ilk tepkisi Şam yönetimini bundan vazgeçmesi için iknaya çalışmak oldu. Bizzat Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Şam'a giderek Esad'la saatler süren bir görüşme yaptı. Ancak, bu görüşmenin ardından da Esad yönetiminin politikası değişmedi. Türkiye de, Suriye'de yaşananlara tepki olarak Şam Büyükelçisini geri çekti, Suriye'deki diplomatik temsilciliklerini kapattı.

Haberin Devamı

Irak’ta da ABD ve müttefiklerinin çekilmesinin ardından Suriye benzeri bir süreç yaşandı; Bu ülkeyle de 'ortak kabine toplantıları' gerçekleşti, onlarca işbirliği anlaşması imzalandı, karşılıklı vize rejimi yumuşatıldı, vatandaşların seyahatleri kolaylaştırıldı. Ancak Şii Başbakan Nuri El Maliki ve Başbakan Erdoğan arasında, Irak hükümetinin izlediği “mezhepsel politikalar” üzerinden başlayan karşılıklı sert açıklamalarla bozulan ilişkiler, Maliki'nin yolsuzluk ve hükümet aleyhtarı faaliyetlerle suçladığı Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi'ye sığınma izni vermesi ile iyice gerginleşti.

Yine bir bölge ülkesi olan İsrail’le ise son dönemde ilişkiler hep gergindi; Gazze'ye askeri müdahalelerde bulunan, ambargo uygulayan İsrail'le ilişkiler AK Parti hükümetleri döneminde hiç normalleşmedi. Aksine Mavi Marmara olayı nedeniyle iyice gerildi, Türkiye'nin bu ülkeden Büyükelçisini çekmesine ve ilişkileri 'ikinci kâtip düzeyine' indirmesine neden oldu.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN DANIŞMANI'NDAN YENİ KONSEPT: DEĞERLİ YALNIZLIK
İşte, Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın ortaya attığı “değerli yalnızlık” konsepti böyle bir ortamda geldi.

Türkiye’nin şu anda, İsrail, MISIR ve Suriye'de büyükelçisi yok. Ankara'nın Bağdat yönetimi ile hala tam diplomatik ilişkisi var ama hükümetler arasındaki gerginlik devam ediyor. Son dönemde iki Başkent arasında hiç üst düzey ziyaret gerçekleşmemesi bu gerginliğin en somut göstergesi.

İran'la ise başta Suriye'ye, genelde ise tüm Ortadoğu'ya bakış ve yaklaşımda zaman zaman gerginliğe varan farklılıklar var.

Batı'da ise, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere, hükümet üyeleri özellikle Gezi olaylarından sonra Avrupa ülke ve kurumlarını suçlayıcı açıklamalarda bulundular. AK parti kurmayları, örneğin Milletvekili Burhan Kuzu açıkça Almanya'yı suçlarken, Başbakan Erdoğan da Gezi'de polisi orantısız müdahale yapmakla eleştiren Avrupa Parlamentosu'nun kararlarını 'tanımadığını' açıklamıştı.

Haberin Devamı

Dış politikada son olarak, Mısır'da yaşananlara sessiz kaldığı gerekçesiyle, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın TC vatandaşı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu bizzat AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından açıkça eleştirildi. İhsanoğlu, Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı döneminde, AK Parti hükümetinin aday göstermesi ve uluslararası çabasıyla bu göreve seçilmişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!