OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 22, 2003 00:00
Dipkarpaz kasabası Karpaz Yarımadası'ndaki en son yerleÅŸim alanı. Bu kasaba adada Rumlarla Türklerin iç içe yaÅŸadığı iki bölgeden biri. DiÄŸeri de Larnaka yakınlarındaki Pile köyü. Rumlar 1974 sonrasında bölgeden ayrılmamış. 1975'te Viyana'da yapılan nüfus mübadelesi sözleÅŸmesinde Karpaz'da kalmak isteyen Rumlar'a eÄŸitim hakkının tanınması ve her türlü desteÄŸin verilmesi karar altına alınmış. Burada yaÅŸayan Rumlar, Güney bölgesine rahatlıkla girip çıkıyor. Dipkarpaz'da 350 Rum, 1200 Türk yaşıyor. Daha önce buranın nüfusu 8 bin kiÅŸiyi buluyormuÅŸ. Rumların okulunda sadece 50 öğrenci eÄŸitim görüyor. Karpaz meydanında Türklerle Rumların kahveleri, tavernaları ve meyhaneleri karşı karşıya. Rumların kahvesinde 8-9 yaÅŸlı adam oturmuÅŸ sohbet ediyor. Aralarında Zeki AltıoÄŸlu (62) adında bir Türk var. Hepsi çocukluktan beri arkadaÅŸ. Zeki AltıoÄŸlu, tüm ömrünü bu insanlarla birlikte geçirdiÄŸini ve bugüne kadar hiçbir tatsızlık yaÅŸamadıklarını söylüyor: ‘‘Bir grup kışkırtıcı gelip hayatımızı alt üst etti. Oysa güzel güzel yaÅŸayıp gidiyorduk bu bereketli adada’’ diye hayıflanıyor. Andreas Karpu onu onaylıyor. Andreas'a göre iki toplumun birlikte yaÅŸaması pekala mümkün. Argasi Nigus itiraz ediyor: ‘‘Burada sorun yok ama iki tarafta da uçları savunan adamların sayısı hala çok fazla. Onlar bulunduÄŸu müddetçe iki toplumun birlikteliÄŸi hep dinamitlenecek. Birlikte yaÅŸayacak olgunluÄŸa henüz ulaÅŸmış sayılmayız.’’ DoÄŸma büyüme Kıbrıslı olan Zeki Bey bir baÅŸka noktaya parmak basıyor: ‘‘Biz kendi aramızda yaÅŸayıp gidiyoruz. Ama Türkiye'den gelenler Rumlara bizden daha fazla karşı görünüyor. Onların da Rumları kabullenmeleri gerekiyor. Türkiyeli ailelerin çocukları bu konuda daha hoÅŸgörülü ama yaÅŸlılar böyle düşünmüyor.’’ Papaz Zahariya, bütün hayatını adada geçirmiÅŸ. Din adamlarının barışı ve kardeÅŸliÄŸi savunmaları gerektiÄŸine inanıyor. Ä°ki toplum arasındaki diyaloÄŸun arttırılmasının sorunları daha hızlı çözeceÄŸini belirtiyor.BU ÃœLKE BOÅžALIR42 yaşındaki Dipkarpaz Spor Kulübü BaÅŸkanı Osman Kaba Trabzon'da doÄŸmuÅŸ. Adaya 13 yaşındayken ailesiyle birlikte gelmiÅŸ. Ortaokulu Kıbrıs'ta okumuÅŸ. Hem balıkçı hem de turizm iÅŸiyle uÄŸraşıyor. Karpaz Belediyesi'nin giriÅŸimleri sonucu restore edilerek kurtarılan eski evlerden oluÅŸan Karpaz Arch Houses Oteli'nin müdürü. EÅŸi AyÅŸe Hanım Girneli bir ailenin kızı. OÄŸulları Ali 18, Hasan 10 yaşında. Sofi adlı köpekleri de bu ÅŸubatta sekizinci yaÅŸ gününü kutlamış.Osman Kaba, evlendikten sonra eÅŸiyle birlikte Ä°ngiltere'ye gitmiÅŸ ve ömrünün 10 yılını Londra'da geçirmiÅŸ. Kendisini Kıbrıslı hissediyor: ‘‘Bize gereken sadece iyi bir sistem. Yeni bir ÅŸey keÅŸfetmemize gerek yok. Bu sistem de Avrupa'da mevcut. Adam gibi bir çözümden yanayım. EÄŸer akılları baÅŸlarına gelmeyip çözüm bulamazlarsa bu ülke boÅŸalır. Her iki tarafın özellikle Rumlar'ın tarih kitaplarını deÄŸiÅŸtirmesi gerekiyor. Tarih kitapları düşmanca ibarelerle dolu. Ben adaya geldiÄŸimde Rumları öcü gibi görüyordum. Karpaz'da onlarla yaÅŸamaya baÅŸladığımda bizim gibi insanlar olduÄŸunu fark ettim.’’MANASTIRLAR RESTORE EDÄ°LÄ°YORApostolos Anreas Manastırı, Karpaz, Yarımadası'nın en uç noktasında 4. yüzyılda kurulmuÅŸ adanın en eski dini merkezi. Kıbrıslı ortodokslar için bir nevi hac mekanı. Paskalya, noel ve yortularda dolup taşıyor. Ama uzun yıllardır bakımsız. BM Kalkınma Programı Projeler Dairesi (UNDP) bugünlerde manastır için bir onarım projesini hayata geçiriyor. Rahip ve rahibeler için yeni yapılar inÅŸa edilmiÅŸ. Hristos ve Despina Toromonis kardeÅŸler (solda) bütün ömürlerini bu manastıra vakfetmiÅŸ. Yıllardır bu ibadethanenin bekçiliÄŸini yapıyorlar.Åžehit çocuÄŸu gaziyi niye kızdırdı?LefkoÅŸe'de bir mobilya maÄŸazasında Kıbrıslılar etrafımızı çeviriyor. Aralarında Türkiye'den göç etmiÅŸ olanlar var. Dükkan Sahibi Halil Depreli bir ÅŸehit çocuÄŸu. En çok Kıbrıs'ta yaÅŸayan gazilere kızgın: ‘‘Ben ÅŸehit çocuÄŸu olduÄŸum halde üniversiteyi çalışarak okudum. Burada yaÅŸayan gaziler oturdukları yerden maaÅŸ alıyorlar. Bu komÅŸudaki yangını söndürmeye gelen bir adamın yangını söndürdükten sonra eve sahip çıkmasına benziyor. Benim babam ÅŸehit olmuÅŸ diye ben ayrıcalık istiyor muyum?’’Halil Bey'in söylediklerine Ahmet Vural adındaki gazi hemen itiraz ediyor. 19 yaşında asker olarak Kıbrıs'a geldiÄŸini, savaÅŸta yaralandığını, sonra da bu toprakları çok sevip yerleÅŸtiÄŸini söylüyor. Vural'ın eÅŸi Kıbrıslı. Onun da Halil Bey gibi iki çocuÄŸu var. Halil Depreli, Ahmet Vural'ın tıpkı DenktaÅŸ gibi çözümden yana olmadığını öne sürüyor. ‘‘Bak’’ diyor, ‘‘Bir toprak neden vatandır? Dedelerimiz burada doÄŸmuÅŸtur, biz burada yetiÅŸmiÅŸizdir, siz de burayı benimsemiÅŸsinizdir. Ama benim çocuklarımdan birisi bile iÅŸ ve aÅŸ bulamadığı için bu ülkeyi terk edip giderse -ki gidenler dönmüyor- o toprak vatan olma özelliÄŸini kaybeder. Senin çocuklarını da benimkileri de bu kısır döngü içinde iÅŸte böyle bir gelecek bekliyor.’’Depreli, karşılıklı tavizler verilerek kalıcı bir barışa ulaşılabileceÄŸini, iki toplumun bir arada, iç içe yaÅŸayabileceÄŸine inanıyor. ‘‘Fransızlarla Almanlar iki dünya savaşında da karşı karşıya kaldı. Ama ÅŸimdi sınırları kaldırdılar, barış içinde bir arada yaÅŸayabiliyorlar. Neredeyse ortak ordu bile kuracaklar. Bunu biz niye yapamayalım?’’Türk ve Rum kahveleri aynı meydandaPile, BM gözlemcileri ve kültürlerarası iliÅŸkiler konusunda çalışan uzmanların sık sık ziyaret ettiÄŸi bir bölge. Çünkü burada Türklerle Rumlar 1571'den beri uyum içinde bir arada yaşıyor. Köyde 500 Türk 850 Rum ikamet ediyor. Ä°ngiliz hükümranlık alanı içinde ama BM gözetiminde. Ä°ngiliz ve Türk polisleri var ama kesinlikle üniforma giyip silah kuÅŸanamıyorlar. Sadece BM polisi silahlı dolaşıyor. Bu durum 1974'ten beri sürüyor. Bugüne kadar kayda deÄŸer hiçbir tatsızlık yaÅŸanmamış. Köyün bir Türk, bir de Rum muhtarı var. Taraflar yemekli toplantılarda sık sık bir araya gelip görüş alışveriÅŸinde bulunuyor.Magosa'nın bitiÅŸiÄŸindeki MaraÅŸ bölgesi 1974'ten önce Kıbrıs'ın en kalabalık ve müreffeh ÅŸehriydi. O dönemde 50 bin kiÅŸinin yaÅŸadığı ÅŸehirde, Türkiye'deki yatak kapasitesinin toplamından daha fazla kapasiteye sahip oteller bulunuyormuÅŸ. 1974'te savaşın ÅŸiddetinin arttığı bir gece bütün halk kenti terketmiÅŸ. O geceden itibaren bütün hayat öylece donup, kalmış. Bölge yerleÅŸime kapatılmış. Nükleer savaÅŸ filmlerinin platosunu andırıyor ÅŸehir. Ä°nÅŸaatların üzerindeki vinçler rüzgarın önünde salınıyor, camları kırılan evlerin renkleri solmuÅŸ perdeleri uçuÅŸuyor. Çocuk parklarındaki salıncaklar rüzgarın plajdan sürüklediÄŸi kumlara gömülü. BM PROJESÄ° 300 EVÄ° YENÄ°LEYECEKLefkoÅŸe'nin Rum tarafıyla Türk tarafı birbirinden çok farklı. Cenevizliler, Venedikliler ve Osmanlıların yerleÅŸtiÄŸi, birçok uygarlığın iz bıraktığı bölge kuzeyde yani Türk tarafında. Güneyde yüksek modern binalar, finans ve ticaret alanları var. BM Kalkınma Programı, LefkoÅŸe'nin Türk bölgesinde büyük bir restorasyon projesi yürütüyor. Kuzeydeki tarihi bölgede 300'ün üzerinde ev ve anıtsal yapı peyderpey onarılacak. Aynı anda yüzlerce mimar, mühendis ve işçinin 100 ayrı yapıda hummalı bir çalışma yürüttüklerini gördük. Kıbrıs’ta 28 Åžubat'a 5 gün kaldıKKTC'de aylardır meydanları dolduran kitleler, çözüm diye haykırıyor. Kıbrıs meydanları Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek kadar önemli kitle eylemine tanık oldu. Meydanları dolduran 60 bin KKTC vatandaşı, neredeyse ülke nüfusunun üçte biriydi. 40 yıldır Kıbrıs'ın başında bulunan Rauf DenktaÅŸ, ‘‘Bu memleket bizim. Umudumuz Çözüm’’ sloganıyla meydanları dolduranları ‘‘aldatılmışlar’’ olarak ilan edip ülkenin büyük çoÄŸunluÄŸunu düşmana hizmet etmekle suçladı. Eskiden olsa böyle bir suçlama karşısında bu küçük adanın Türkleri seslerini keser, siner otururlardı. Åžimdi artık herkes sesini yükseltiyor.Kıbrıs uzun zamandır dünyanın gündeminde. Tabii daha fazlasıyla Türkiye ve Yunanistan'ın. Bir aksilik olmazsa BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan bugün Ankara'da olacak, 24 Åžubat Pazartesi günü CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer ve BaÅŸbakan Abdullah Gül ile bir araya gelecek. Sonra da DışiÅŸleri Bakanı YaÅŸar Yakış'la heyetler arası görüşmelere baÅŸkanlık edecek. BM Genel Sekreteri aynı düzeydeki görüşmelerin bir benzerini de Yunanistan'la yapacak. Çünkü 28 Åžubat'a beÅŸ gün kaldı. 28 Åžubat 2003 her iki tarafın halkı için bir kader günü. EÄŸer üçüncü ve Yeni Annan Planı olarak söz edilen BM metni üzerinde anlaÅŸma saÄŸlanırsa adada yeni bir dönem baÅŸlamış olacak. EÄŸer anlaÅŸma saÄŸlanmazsa da Kıbrıs'ın kaderi yeni bir seyre girecek.Bu kader gününe bir hafta kala Kıbrıs'taydık. Yetkililerle görüşmedik. Politikacıların görüşlerine baÅŸvurmadık. Kıbrıs Türk kesimini karış karış gezdik. Herkesle konuÅŸtuk. Kıbrıs'ın sivil halkı bir an önce çözüm istiyor. Yeni Annan planına umutla bakılıyor. Onlar için önemli olan refah ve barış içinde bir gelecek. LefkoÅŸe Rum kesiminde, Pile'de, Karpaz'da konuÅŸtuÄŸumuz Rumlar da kararların bir an önce çıkmasını, barış içinde yaÅŸamayı diliyor.Gazilerle, ÅŸehit çocuklarıyla, papazlarla, iÅŸadamlarıyla, çiftçilerle, aydınlarla, gençlerle yaptığımız konuÅŸmalar gerçeklerle baÅŸlayıp, hayaller, umutlarla noktalandı.Ä°ÅŸte size rakamların, silahların, tel örgülerin, sınırların, metrekare hesaplarının, siyasetin, diplomasinin gölgesinde yaÅŸayan insanlar ve onların hikayeleri.YARIN HÃœRRÄ°YETTEHer sabah, gün aÄŸarmadan Rum tarafına çalışmaya giden Türkler'in görülmemiÅŸ fotoÄŸrafları. Bellapais köyündeki dertli turizmci. Rum tarafında billboard'larda hálá kayıp arayanlar...Â
button