Güncelleme Tarihi:
AVRUPA Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, dini temsilcileri Avrupa Konseyi’nde buluşturdu. Diyanet İşleri Başkanı Profesör Mehmet Görmez, Romanya Patriği Daniel, Vatikan’ın dinlerarası diyalog temsilcisi Kardinal Jean-Louis Tauran, Başhaham Berel Lazar, Almanya’nın Protestan Kilisesi Temsilcisi Bernhard Felmberg, AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun resmi davetlisi olarak Strasbourg’a geldi. Müslüman, Katolik, Ortodoks, Protestan ve Musevi temsilciler, AKPM Genel Kurulu’nda “dinlerin kültürlerarası ilişkilere katkıları” konulu raporu tartıştı.
Buluşmayla ilgili olarak bir açıklamada bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Bu raporun Avrupalı kimi politikacıların ve fikir önderlerinin, Avrupa’da çokkültürlülüğün başarısızlığa uğradığını açıklamakta birbirleriyle yarıştıkları bir süreçte kaleme alınmış olmasını da oldukça manidar buluyorum. Siyasetçiler, sorunları görmeye ve aşmaya hazır oldukları sürece, dinlerle ve sivil bilgi ve inisiyatife dayalı dini kurumlarla girecekleri diyalog hem kendilerine hem de toplumlara önemli katkılar sağlayacaktır. Bu anlamda dinlerde ve dini tecrübelerde var olan zengin tecrübe birikimi, siyaset kurumuna önemli bir bakış açısı getirecektir” diye konuştu.
Krizin temelinde manevi boşluk var
Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanlığın karşı karşıya bulunduğu kriz sadece siyasal, sadece ekonomik, sadece sosyal ve kültürel bir kriz değildir. Bu krizin temelinde kuşatıcı metafizik ve manevi bir boşluk da yatmaktadır.”
AB’ye: İslam’ın yerini teslim edin
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin, Avrupa’nın ortak kültürel mirasında İslam’ın yerini teslim etme konusunda “cimri ve çekingen” davranmaması gerektiğinin altını çizen Görmez, “Avrupa ilim ve medeniyet tarihinden söz ederken birçok asırlık bir boşluk bırakmak, antik Yunan’dan karanlık diye nitelenen Ortaçağ’ın sonuna ve oradan aydınlanmacı Yeni Çağ’a atlayıvermek ve böylece İslam’ın Avrupa tarihinde yok addetmek, izahı mümkün olmayan Avro-merkezci bir tarih ve dünya görüşüdür. Bu her şeyden önce İslamdan daha çok Avrupa’nın bizzat kendi tarihine karşı bir haksızlıktır” dedi.