Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2004 00:00
HER yıl yüzlerce insanın birbirini ezerek öldürmesi, bir hac klasiği haline geldi. Bu yıl da yine 300'e yakın hacı adayı, sırf bu sebepten hayatını kaybetti. Bu ve önceki olaylarda (kaza mı demem gerek, bilmiyorum?) vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim. Gazetelerden okuduğumuza, TV'lerden dinlediğimize göre Suudi Arabistan hükümeti, bir daha aynı üzücü olayların cereyan etmemesi için yeni ‘‘tedbir’’ler almaya karar vermiş. Acaba ne gibi tedbirler alacaklar diye düşündüm. Muhtemelen, yeni tek ve çok katlı yollar, tüneller,
trafik göbekleri, bariyerler, meydanlar, helikopter pistleri inşa etmek gibi ‘‘fiziki’’ yatırımlar yapılacaktır. Belki, bir miktar da insan trafiğini tanzim etmek üzere, yürüyüş, hareket ve duruş kuralları veya yasakları konacak ve bunları uygulamak üzere inzibati tedbirler alınacaktır. Şurası muhakkak ki, din felsefesi bakımından, hac farizasının gerçekte ne olduğu üzerinde hiç durulmayacaktır.* * *Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde, yönetim ve mühendislik ekonomisi öğretmenliği yaptığım devrede, üzerinde en çok durduğum konulardan biri ‘‘sorun çözme’’ yöntemleriydi. Sorun çözmenin ilk ve en önemli aşaması ‘‘sorunun tanımlanması’’dır. Sorunun ne olduğu tanımlanmadan tasarlanacak çözümler, sadece kaynak israfına sebebiyet vermekle kalmaz, çoğu kez sorunu da çözemez. Çünkü görünen sorun, sorunun kendisi değil, onun árázıdır (semptomu). Diğer bir değişle sorun, her zaman için bir ‘‘sonuç’’tur. Çözüm ise, sebebi bulup ortadan kaldırmaktır. Akılda tutulması gereken diğer önemli husus, sebep-sonuç ilişkisinin bir zincir olduğudur. Kökten çözüm için, analizlerin ‘‘kök’’ sebebi bulana kadar sürdürülmesi şarttır. Yoksa iş, yine yarım kalır.* * *İslam, bütün insanlığa tebliğ edilmek üzere indirilmiş bir kitaptan kaynaklanır. Yani hedef, dünyadaki 6 milyar insanın tümünün Müslüman olmasıdır. Her Müslüman'a hayatta bir kez hacca gitmek farz olduğuna göre, çocukluk ve yaşlılık devreleri hariç, insanın aktif ömrünü 40 yıl kabul edersek, imkán bulunursa her yıl 150 milyon kişinin hacca gitmesi gerekir. Dünya nüfusu arttıkça, hacı olmak isteyenlerin sayısı da artacaktır. Öyleyse, şeytan taşlama dahil, hacı adaylarının katılması gereken törenlerin yapılacağı alanların ve imkánların, hacca ayrılan sürede 150 milyon kişiye yetecek şekilde planlanması gerekir. Yılın geri kalan kısmında ise, yapılmış yatırımlar, çok düşük bir kapasitede kullanılacaktır. Yatırımların fizibilitesi açısından en kötü tasarım, maksimum yüke göre sistem kurup, bunu çok uzun süre atıl tutmaktır. Bugünkü tanımıyla hac, son derece gayri iktisadi bir operasyondur. Alınacak ilave yatırım tedbirleriyle, bu gayri iktisadilik daha da artacaktır. Dünyadaki kaynaklar kıt, ihtiyaçlar ise sonsuz olduğuna göre, halen yoksulluk içinde çırpınan insanlar için çok gerekli beslenme, barınma, sağlık, eğitim vs. yatırımlarından kesip, dinsel tören alanlarına bu kadar inşaat yapılması akli ve iktisadi değildir. İslam alimlerine yalvarıyorum. Lütfen bir daha durup düşünün. Allah, böylesi bir gayri iktisadiliği müminlere emretmiş olabilir mi? Yoksa bizler, onun emirlerini doğru anlamayarak şirke mi düşüyoruz?Son Söz: Tanrı, gayri iktisadi nizam kurmaz.
button