Güncelleme Tarihi:
KAPIKULUNA SAVCI DENMEZ
“Koro halinde yaylım ateşi başladı. Hem Cumhurbaşkanı hem AKP, bakanlardan gençlik kollarına, sosyal medyadan havuz medyasına bir saldırı başladı. Cumhuriyet savcılığı, soruşturma başlatmış. Önce o Cumhuriyet savcısına seslenmek isterim. Saray’ın kapıkulu olan adama Cumhuriyet savcısı denmez. Cumhurbaşkanı da olsa, Başbakan da olsa, Cumhuriyet savcısı da olsa Allah’tan başka kimseden korkmam.
Aslında ‘diktatör’ dediğim için değil, ‘diktatör bozuntusu’ dediğim için bozuldu. İlk Aydın mitinginde ‘diktatör’ dedim tık yok. Ne zaman ki ‘Sen diktatör bozuntususun’, ‘Sen diktatör bile olamazsın’ dedim, o zaman bozuluyor, mahkemeye veriyor. Mahkemeye sadece TBMM’de yaptığı yeminin kasetini göndereceğim. Namus ve şerefi üzerine yemin etti, ben de hatırlatıyordum. Ölümüne arkasında durduğumuz iki kavram varsa namus ve şereftir.
EVREN’İN ARKASINDA % 92 VARDI
Hemen Bremen Mızıkacıları gibi saldırıya geçiyorlar. Önce havuz medyası, talimat vermişler. Bekir Bozdağ, ‘Eleştiri değil, edepsizlik, ahlaksızlık, onun arkasında yüzde 52 oy var, millete hakaret edildi’ diyor. Kenan Evren’in arkasında yüzde 92 vardı. Ona diktatör demiyor muydun? Millet yüzde 52 oyu tarafsızlığını korusun diye verdi. Cumhurbaşkanlığı makamı, ‘Delidir ne yapsa yeridir’ makamı değildir.
DİKTATÖRLERİN ÖZELLİĞİ
Diktatörlerin birinci özelliği; dünyanın her tarafında hırsız olmalarıdır. İkinci özellikleri, kamu kaynaklarını kendi cüzdanı gibi görürler. Hitler, Mussolini hep aynısını yapmıştır. Bizim ülkemize bakalım. Örtülü ödenekten örnek vereyim; ilk 11 ayda 1 milyar 616 milyon örtülü ödenek kullanmış. Nereye kullandığını kimse bilmiyor. Ahmet Necdet Sezer’in, 7 yılda harcadığı para 167.4 milyon lira. Abdullah Gül, 722 milyon lira harcadı. Erdoğan’a geliyorum, 1.5 yıl oldu daha. Harcadığı para 2 milyar 800 milyon lira.
Diktatörlerin üçüncü özellikleri, babalarının çiftliği gibi ülkeyi yönetmek isterler. Onun için kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmaz. Ne demişti 18 Aralık 2012’de; ‘Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır’ demişti. Dördüncü özellik, dikta yönetimlerinde düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü yoktur. Beşinci özelliği, kendilerine diktatör denilmesini istemezler. Altıncı özellik, bunların yönetiminde istikrar, barış, özgürlük, aş, iş olmaz. Yedinci özellikleri, diktatörler yalan söyler. Sekizinci özellik, diktatörlerin çevresi ona tanrısal bir güç vermeye çaba harcar. Dokuzuncu özellik, sorumsuzca harcama olur.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “diktatör bozuntusu” sözleriyle başlayan tartışma TBMM Genel Kurulu’na da yansıdı. AK Partili ve CHP’li milletvekilleri sık sık birbirlerine sataşmalarda bulundu.
TBMM Genel Kurulu’nda “diktatör bozuntusu” sözleri üzerine yaşanan ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan’ın oturuma ara vermek zorunda kaldığı atışmalar Meclis tutanaklarına özetle şöyle yansıdı:
TEK PARTİ DİKTATÖRLÜĞÜ
Ahmet Gündoğdu (AK Parti Ankara Milletvekili): CHP’nin geçmişine baktığımızda İnönü’nün, zamanında hem cumhurbaşkanı hem değişmez genel başkan hem millî şef olduğunu ve bir dönemin tek parti diktatörlüğü olarak tarihe geçtiğini biliyoruz. Bu partinin bugün yeni liderinin girdiği her seçimi kaybetmesine rağmen girdiği her seçimi kazanan...
Musa Çam (CHP İzmir Milletvekili): Ne biçim konuşuyorsun, ne biçim! Ne biçim konuşuyorsun!
Tülay Kaynarca (AK Parti İstanbul Milletvekili): Sayın Başkan, CHP Genel Başkanının, partisinin kurultayında Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik...
Ahmet Gündoğdu (AK Parti Ankara Milletvekili): Aynaya bakın, tarihinize bakın, geçmişinize bakın, yüzde 52 oy almış bir Cumhurbaşkanına hakaret etmeyin.
Tülay Kaynarca (AK Parti İstanbul Milletvekili): CHP Genel Başkanının, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik utanç verici ifadeleri esefle kınıyorum.
Barış Yarkadaş (CHP İstanbul): 30 gazeteci tecrit koşullarında yaşamaktadır. Acaba gazetecilere uygulanan bu tecrit diktatör bozuntusunun talimatıyla mı yapılmaktadır?
DİKTATÖRE DİKTATÖR DENİR
Mehmet Tüm (CHP Balıkesir): Dünyanın her yerinde diktatöre diktatör denilir, eğer bunu istemiyorsa bir an önce 78 milyonu kucaklasın diyoruz.
Musa Çam (CHP İzmir Milletvekili):Onu Anayasa’ya bağlı bir Cumhurbaşkanı olmaya davet ediyoruz.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (CHP Bursa): Yani Kenan Evren’e ‘faşist’ demek yüzde 92’ye ‘faşist’ demekse, Hitler Almanyası’na özenen birine ‘diktatör bozuntusu’ demek de sizin anlayışınızda böyledir.
Halis Dalkılıç (AK Parti İstanbul): Diktatör bozuntusu sensin.
Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili): Ben, şu kürsüden ‘Recep Tayyip Erdoğan diktatör’ dedim, gıkınız çıkmadı. Şimdi, size ne oldu, ben anlamıyorum. Başınıza taş mı düştü? ‘Bozuntu’nun Türkçe karşılığına bile bakmamışsınız.
Barış Yarkadaş (CHP İstanbul): Gazetecilere tecrit diktatör bozuntusunun emriyle mi yapılıyor?
MİLLETVEKİLİ BOZUNTUSU
Hasan Sert (AK Parti İstanbul): Sensin diktatör bozuntusu!
Barış Yarkadaş (CHP İstanbul): Bir isim verdim mi ben, niye üstünüze alınıyorsunuz? “Diktatör bozuntusu” deyince aklınıza neden Tayyip Erdoğan geliyor?
Ahmet Gündoğdu (AK Parti Ankara Milletvekili):Sayın Yarkadaş, biz size “ahlaksız bozuntusu” dersek doğru olur mu? Küfür ile siyaseti karıştırmayın.
Barış Yarkadaş (CHP İstanbul): Tayyip Erdoğan’ın ismini veren oldu mu? Tayyip Erdoğan’ın hangi koşullarda cezaevinde yattığını göreceksiniz…
Nureddin Nebati (AK Parti İstanbul): Cumhurbaşkanına laf söylemekten vazgeç kardeş, yeter ama ya!
Halis Dalkılıç (AK Parti İstanbul): Milletvekili bozuntusu, hatip bozuntusu!
Barış Yarkadaş (CHP İstanbul): Cumhurbaşkanını eleştiriyorum diye gereken yapılacakmış, ne yapacaksınız? Talimatla beni, Burhan Kuzu’nun dediği gibi, bir gece apar topar gözaltına mı aldırtacaksınız?”