Güncelleme Tarihi:
Louis Farrakhan, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Müslümanların Lideri. Ben ve arkadaşlarım onun lüks evine girerken, evin kutsallığı yüzünden ayakkabılarımızı çıkardık. Burası aslında bir evden çok, üzeri Arapça bir yazıyla kaplı cam çatısı olan bir tapınak. Ortasındaki bahçe insanı şaşırtıyor. ‘‘Bu karımın eseri’’ diyor Farrakhan. Mavi-bej renklerin hakim olduğu bekleme salonundan, kocaman kristal avizeleri olan, kırmızı ve beyaz renklerdeki yemek odasına geçiliyor. Bana ikram edilen su bile mükemmel incelikte bir kristal bardakta getirildi...
Farrakhan'la ilk kez ‘Bir Milyon Erkek’ yürüyüşünün akşamında buluşmuştuk. Bir milyon insan Washington'da yürümüştü (gerçek rakamının 400 bin olduğu söyleniyor). Bu yılın 16 Ekim'inde bu yürüyüşün ikinci yılı kutlandı. Bu kez Farrakhan, müridlerinden evlerinde oturmalarını istedi. 16 Ekim öncesinde sadece sıvı gıdalar alarak beslendiler ve son gün oruç tuttular. Farrakhan, hiç şüphe yok ki, benim ilgilendiğim konulardan çok bu konuları konuşmayı tercih ediyor. Ama işbirliği yapıyor, hal ve hareketleri oldukça kibar, ses tonu yumuşak ve yaşına göre oldukça iyi görünüyor.
Anlaşılan hareketin başlangıcındaki saldırgan imajını yumuşatmaya ve böylece merkezdeki gruplar tarafından kabul görmeye çalışıyor. Aynı imaj onu manşetlere taşıyor.
Farrakhan sorularımızı şöyle cevapladı:
Siyahların LouisX'i
‘İSLAM Ulusu’ adlı siyahi müslümanların kurduğu örgütün başkanı olan Louis Farrakhan, 1933 yılında New York'ta Karayip kökenli yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Beş yaşından itibaren keman çalmaya başlayan Farrakhan, müzik konusunda kabiliyetli olmasına rağmen okullarda yaşanan siyah-beyaz ayrımı yüzünden hayal ettiği eğitimi göremedi. 22 yaşında ‘LouisX’ adıyla örgüte katılan Farrakhan, 1960'larda İslam Ulusu'nun New York camisinin başına getirildi. Farrakhan'ın adı daha osnra örgütün beyni ve lideri Elijah Muhammed'in ideolojilerinden uzaklaştığı için öldürülen siyahi lider MalcolmX'in suikastine karıştı. Bu suçlamaları reddeden Farrakhan, 1990'larda örgütün başına getirildi. 1995'te Washington'da siyahların katıldığı ‘Bir Milyon Adam’ yürüyüşünü organize etti. 1996 yılının Şubat ayında Türkiye'yi ziyaret eden Louis Farrakhan, Refah Partili yetkililer de görüşmüş ve Ramazan ayının son iftarını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan ile yapmıştı. 52 ülkeyi kapsayan bir tura çıkan Farrakhan, geçtiğimiz günlerde Mısır, Irak, Ürdün, Filistin gibi ülkelerde temaslarda bulundu. Farrakhan'ın amacı ABD'de, Cumhuriyetçi ve Demokratların yanı sıra üçüncü bir güç oluşturmak.
Neden bu kadar ünlüsünüz? Neden siz?
- Amerika gördüğü ilgiyle dünyanın merkezi konumunda. Bu yüzden dışarıda etkili olan her ses soru işaretleri doğuruyor.
Bir müzisyen olarak başladınız, hâlâ çalıyor musunuz?
- Evet viyolin çalıyorum. Her sabah üç ile altı arasında arasında pratik yapmaya çalışıyorum. Şu anda Beethoven'in Viyolin Konçertosu üzerinde çalışıyorum. Önümüzdeki yıl çalmayı planlıyorum.'
Müzikten İslam Ulusu Lideri'ne dönüşmek alışılagelmiş bir şey değil?
- Benim bütün dünyam müzik üzerine kuruluydu ama her zaman Amerika'daki zencilerin durumuyla derinden ilgileniyordum. Olan bitenin daima farkındaydım. Neden, diye sordum. Allah İsrail'in çocuklarını özgür kılmak için bir peygamber gönderdi. Ya siyah çocuklar? Okula gittiğimde, Elisah Mohammed ‘Amaç’ uğruna müziği bırakıp bırakamayacağımı sordu, ancak ben müziğe olan aşkımı hiçbir zaman bırakmadım, sadece müzik hayatındaki eğlenceyi, sosyal hayatı bıraktım.
Kaddafi ile mükemmel bir ilişkim var
Şu andaki durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?
- Muhammed'in izinde ilerliyorum ve Kuran'ın mesajını yayıyorum. Allah ile bütünleşmek için vaaz veriyorum.
Şimdi de Farrakhan'ı üzen noktalara gelelim. Museviler sizinle konuşmayı neden reddediyor?
- Museviler Holocaust ve antisemitizmi yaşadılar, bu yüzden, onları eleştirmeye çalışan herkese derhal reaksiyon gösteriyorlar. İşte bu da bir antisemitizm. Ben gerçek ve makul bir diyalog istiyorum. Zenci Hitler olarak tanımlandığım zaman gerçekten çok kırıldım, ben bir antisemit değilim.
Antisemit kimdir?
- Bu Musevi liderlere sorulmaya değer bir soru. Ben zencileri eleştirirsem anti-siyah mı oluyorum? Bu aptalca. Başına anti koymak niye? Antisemit bir kişinin kalbi ve ruhu Allah'ın insanlara bahşettiği bütün değerlere karşıdır'
Sizin başınızı ağrıtan başka bir konu da Muammer Kaddafi?
- Kaddafi ile mükemmel bir ilişkim var.
Dünyada terör yanlısı olarak tanınıyor.
- Herşeye rağmen Libyalı bakanların Lockerbie olayından sorumlu oldukları hiçbir zaman kanıtlanamadı. Başta Suriye, İran'dan suçlu olarak bahsettiler. Libya'nın adı ne zaman olaya karıştı?'
Ne zaman?
- Ronald Reagan başa geçtiğinde ve Kaddafi'ye zarar vermek istediğinde, aniden Libya suçlu oldu. Amerika kimin terörist olduğuna karar veremiyor. Ben propagandaya göre değil, gerçeğe göre karar veririm. Terörizmden nefret ediyorum. Nefret duygusundan ve insanların öldürülmesinden hoşlanmıyorum.'
Kaddafi ile nasıl bir dostluğunuz var?
- Sık sık telefonda konuşuyoruz. 70'lerin başında Kaddafi bize hareketimizin zeminini oluşturacak caminin inşasına fırsat tanıdı. Bize beş milyon dolar daha verdi.
Bankadan borç aldığımda bunu faizle geri ödemem gerekiyor.
- Doğru. Sanırım ben de ödeyeceğim. 1985'te Ronald Reagan, Libya'ya yaptırım uygulamaya başladı ve bu her iki yılda bir yenileniyor. Bu nedenle geri ödemeyi yapamıyorum. Herhalde Libyalılar da borcumuzu unuttular.
Milyonlarca üyemiz var
70'ler de aldığınız borcu da mı unuttular?
- Borcun büyük bir kısmını ödedik.
Nasıl ödediniz? Siz ticari bir kuruluş musunuz?
- Müslüman hayır kurumları yardımcı oldu.
İslam Ulusu Hareketi'nin ne kadar üyesi var?
- Gerçekten ne kadar olduğunu söyleyemem. Ancak bu hareketi başlattığımdan beri, tahmin ediyorum milyonlarca oldu...
Sahi mi?
- Dini vecibeleri yerine getirmiyor, ancak Arapça isimler kullanıyorlar. Bakın bu bir süreçtir. Önümüzdeki asırda milyonlarca insanın katılacağını umuyorum.
İnsanlar niye sizi takip ediyor? Onlara ne vaat ediyorsunuz?
- Bence insan doğası gereği güven peşinde. Büyüklük göstermek. Eğer insanlara onlardan daha fazla güçlü olduğunuzu gösterirseniz onlar büyülenmiş gibi sizi takip eder. Eğer kuvvete boyun eğmezseniz, ‘ne karizmatik adam’ diyeceklerdir. Hepimiz yaşıyor ve ölüyoruz. Gerçek sonsuza kadar yaşayacaktır. İnsanlara Clinton, Arafat, Farrakhan gibi isimlerin yerine prensiplerin cazip gelmesini umuyorum.
Hazır isimlerden konuşmuşken, Nelson Mandela ile röportaj yaptığımda sizinle görüştüğünü söylemişti.
- Mandela, Afrika'yı değiştirdi. Geçmişte siyahi kitlelerin temsil ediyordu şimdi Devlet Başkanı ve güç sembolü. Hoşgörünün yaratıldığı an sembol, hakikate dönüşür.
Evim görkemli ama...
Ama Mandela bana tam olarak sizin görüşlerinize katılmadığını söyledi.
- 45 dakika süren bir görüşme yaptık. Anlaşmadığımız hiçbir konuya girmedik. Mandela eğitimli bir insandır ve ‘Medyanın yarattığı Louis Farrakhan imajından’ etkilenmiştir. Bağnazlık, antisemitizm veya kadın hakları hakkında konuşmadık, benim fikirlerimin basında yansıtıldığından farklı olduğunu anlamıştır. Ama bu konuya bile girmedik. Bu bizim ilk buluşmamızdı, daha sonra tüm bu meselelere gireceğimizi umuyorum.
Tartışmalı bir kimliğiniz var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
- Tartışmalara yol açan ben değilim, Hayır! Herhangi birisi farklı konuştuğunda, o kişiyi yok mu edeceksiniz. Zavallı Christopher Columbus, binbir zorlukla İspanya kral ve kraliçesini dünyanın düz olmadığına inandırmıştı. Geçenlerde Amerika'da Columbus Günü'nü kutladık.
Evet ama kendi yolunuzda dikkat çekmek ve manşete çıkmak için tartışmalar yaratmak belki parlak bir başlangıç sayılabilir!
- Hayır, hayır! Dikkat çekmek için tüm bunları yapanlar parlak bir başlangıcı hak etmezler. Gerçekten kendisini adamıyorsa, ilgilenmiyorsa...
Dinleyin, evinizden, bu görkemden, bahçenizden, bu parıltıdan etkilendim!
- (Sıkılarak) İyi. Aslında benim zevkim değil. Elisah Muhammed evi inşa etti ve halkımızı cezbetmesine önem verdi. Mutluyum çünkü evi satın alabildik. Liderliği bıraktıktan sonra bu malikaneden de ayrılacağım. ABD Başkanı'nın Beyaz Saray'dan ya da Vali'nin resmi ikametgahından ayrılması gibi.
Bütün bunlarla anladığım kadarıyla eve bir hayli yatırım yapmışsınız.
- Satın aldığımızda yemin ederim ki korkunç bir durumdaydı. Kızım iç dekoratör oldu ve bugünkü durumuna getirdi. Şimdi yeniden elden geçirmemiz gerekli. Her zaman yarını düşünüyoruz.
Farrahan'ın hayatında bir gün nasıl geçer?
- Sabah 03:00'de kalkarım ve müzik yeteneğimi geliştiririm. 05:00'de dua ederim. Her günkü beş duamdan birini okurum. 06:00'da kondisyon hocam gelir ve 1.5-2 saatlik günlük egzersizlerimi yaparım. Sabah 09:00'da sekreterlerim gelir ve toplantılarım başlar. Gazetelere göz atar, radyoyu dinleriz. 17:30'da bu masanın etrafında toplanır ve misafirlerimizi ağırlarız. İslam, politika, insan ilişkileri hakkında konuşuruz ve daha sonra televizyon izleriz, favori bir programım yok. Çoğunlukla haberleri, CNN'i, PBS'i izlerim. Genç violinistlerin konserlerini zevkle dinlerim. Çok ender bir sinemaya ya da bir lokantaya giderim.
Küçüklüğünüzde ne olmak isterdiniz?
- Doktor. Bir kadın vardı ve annem kadar yakındı. Hastalandı ve O'nu tedavi etmek istedim.
O.J.Simpson iki hafta önce görüştüğünüzü söyledi. Simpson'ın davasının Amerika'daki siyah ve beyazların ilişkisini nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
- Mevcut durumu vurguladı ve yangını körükledi. O.J.Simpson ile hiçbir zaman konuşma şansımız olmadı. Katil olduğunu kanıtlamak amacıyla bir tertip düzenlenmiş gibi görünüyor. Öyle bir aktarıldı ki sanki siyahlar bir masanın etrafında toplanıp, ‘‘aman, iyi, iki beyazı öldürdü’’ dedi. Siyahlar mutluydular çünkü O.J. aleyhindeki suçlamalar çok ciddiydi ve herhangi bir suça karışamayacağı inancındaydılar. Bak, kadınlar, kadınlara vuran erkeklere dayanamaz, beyaz kadına vuran siyah erkeğe asla! Hükümet O.J.Simpson'ın suçlu olduğunu kanıtlayamıyorsa Sivil Mahkeme'ye milyonlarca dolar ödemek zorunda değil, bu devletin sorunu. Adam masum, ama sorumlu da ne demek? İkinci dava siyah halka, ‘‘Tamam, evini, otomobilini, annesinin piyanosunu alacağız. İntikamımızı alacağız’’ mesajı verdi.
Ailemin kahramanı karımdır
Bana aile içinde nasıl birisi olduğunuzu söyler misiniz?
- 30 torunu olan bir büyükbabayım. Torunumun torunu 7 aylık. İnsan dede olduğu zaman önündeki yılların, geride bıraktığı kadar çok olmayacağını anlıyor. Bu yüzden torunlarınıza ne bırakacağınız önemli bir sorun oluyor. Bakın, Araplara karşı savaşan eski İsrail Başbakanı Yitzak Rabin ömrünün sonuna doğru epeyi değişti. Barış için, torunları için, savaşmaya başladı. Camide ibadet eden Arapları katleden Baruch Goldstein gibi aşırılar Arapları intihar saldırılarına kışkırtıyorlar. Doğru, yaşlanıyorum. Fakat geçen yıllarla birlikte insan daha pragmatist oluyor. Geçen yılki bir Time'da beni Amerikalar'ı en çok etkileyen 25 liderden biri olarak gösteriyorlardı. 260 milyon Amerikalı var. Düşünün bir, beni anti-semitik, kadın hakları karşıtı, homoseksüelleri sevmeyen -ki bu fena bir şey değil-olarak lanse ediyorlar. Peki benim bulunduğum cemaatte niçin Yahudiler veya homoseksüellere karşı herhangi bir şiddet eylemi olmuyor?
Tamam, siz büyük bir lidersiniz. Peki ama aile reisi olarak nasıl birisiniz, yani çok hoş bir baba veya dede misiniz?
- Aman Tanrım. Yani istediğim gibi bir aile reisi olduğumu söyleyemem. Ne istediğim gibi bir baba, ne de büyükbaba olabildim. Ailemin gerçek kahramanı karımdır. O'nun sevecenliği sayesinde yokluğumda beni çok özleyen çocuklarım bana karşı hayranlık beslediler. Onlarla çoğu Amerikalı büyükbabanın yaptığı gibi futbol oynamasam da yine karımın sayesinde torunlarım beni çok seviyor.
İstediğiniz gibi bir baba olamadığınız için pişman mısınız?
- Evet, evet ama bakın oğlumun evi yandı. Bu yüzden o ve beş torunum benimle yaşıyor. Onlarla oynuyorum, onlara keman çalıyorum, konuşuyorum. Her zaman bir baba ve dede olarak onların gelişimine yardımcı olmaya çalışıyorum.