Güncelleme Tarihi:
YOUTUBE, MySpace, Facebook, Twitter, bloglar, amatör pornolar, MOBESE kameraları. Kanadalı romancı ve araştırmacı Hal Niedzviecki, bütün bunları sebep ve sonuçları ile birlikte ‘dikizleme kültürü’nün araçları olarak adlandırmıştı (Dikizleme Günlüğü, Çev. Gökçe Gündüç, Ayrıntı Yayınları). Niedzviecki, kitabında, herkesin özel hayatının üzerine bu kadar titizlendiği bir çağda, özel hayatını herkese açmak için gösterdiği şaşırtıcı çabanın altını çiziyor ve mahremiyet kavramını sorguluyordu.
TEDİRGİNLİK ARTIYOR
İşte Pazartesi günü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde başlayacak olan ilk uluslararası mahremiyet konferansında bütün bu konular tartışılacak. Resmi ismi ‘Mahremiyet: Başlangıç mı yoksa son mu’ olan konferansla ilgili bilgi veren Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Yücel Saygın, “Özellikle sosyal paylaşım ağları ve hayatımızın her alanına giren akıllı telefonlar vasıtasıyla toplanan veriler mahremiyet konusunun önemini arttırıyor” diyor ve şöyle devam ediyor: “Nitekim bazı kişiler, ‘Mahremiyetin sonu mu geliyor’ diye düşünmeye başladı. Örneğin eskiden bir eğlence yerinde çekilen fotoğrafları dikkate almayan insanlar şimdi tedirgin olabiliyor. Çünku bu fotoğraflar sosyal ağlarda paylaşılıp etiketleniyor ve çok geniş bir kitlenin bunları görebilmesi mümkün oluyor.”
FARKLILAŞAN MAHREMİYET
Avrupa Birliği tarafından desteklenen MODAP (Mobility, Data Mining, and Privacy) projesi kapsamında düzenlenen konferansta ‘temel bir insan hakkı olan mahremiyet’ kavramının bütün boyutlarıyla tartışılacağını vurgulayan Saygın, “Mahremiyet temel bir insan hakkı ve bunu göz önünde bulundurarak tartışmaya başlamak gerekiyor. Kişisel veriler işin içine girince işler daha da karışıyor, örneğin toplanan verilerin kime ait olduğu bile ayrı bir tartışma konusu. Bence kendileri ile ilgili neyin açıklanıp neyin açıklanmaması konusunda kontrolü insanlara vermek gerekiyor. Tabii her zaman olduğu gibi ‘eğitim şart,’ yani şu an gençler sosyal ağlarda kendileri ile ilgili birçok şeyi paylaşmaktan çekinmiyor olabilir ama iş dünyasına atıldıklarında aynı düşüncede olmayabilirler. Mahremiyet algısı, yaşa, ve sosyal statüye göre değişebilir” diyerek bir başka önemli noktaya çekiyor dikkatleri.
Hem teşhİr hem mahremİyet
Hal Niedzviecki, ‘Dikizleme Günlüğü’nün sonlarında bir yerde, insanların ‘teşhir’ merakının gerisinde yatanları analiz etmeye çalışıyor, bunun ‘mahremiyet’le olan bağlantısını çözmeye gayret ediyordu. Bakalım konferansa katılan uzmanlar bu tür tedirgin edici sorulara doyurucu bir yanıt verebilecek mi?
Konferansta Interpol temsilcisi de var
“Bilgisayarların günlük hayatımıza girip bizimle ilgili daha çok veri toplamaya başlamasıyla mahremiyet konusunda hassasiyet arttı. Zaten bu nedenle konferansa Interpol de bir temsilci ile katılıyor. Artık telefonlar nerede olduğumuzu biliyor ve ona göre servis alabiliyor, bazen de reklama maruz kalabiliyoruz. Bu da sürekli takip ediliyoruz hissini beraberinde getiriyor. Bunun için teknolojiyi geliştiren araştırmacıların mahremiyet konusunu da göz önüne alması gerekiyor. Nitekim, biz araştırma projelerimizde bunu amaçlıyoruz. Mahremiyet ile ilgili problemleri hem teknik anlamda hem de toplumsal anlamda tartışıp çözmek gerekiyor. Çözebilir miyiz, çözemez miyiz zaman gösterecek. O yüzden konferansımızın teması ‘Başlangıç mı yoksa son mu?’ İşin başındayız, ama acaba mahremiyetin sonu mu geliyor, hep birlikte göreceğiz.”
NOT: Konferans isteyen herkese açık.