Güncelleme Tarihi:
Dikili ilçesine Geri Kabul Merkezi yapılacağı iddialarına Dikili’den de tepki geldi. Dikili Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Tosun bugün yaptığı açıklamada bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.
İzmir Valisi Mustafa Toprak ise Dikili’ye böyle bir merkezin yapılmayacağını, belirterek, " Dikili ilçemizde yaptığımız inceleme sırasında, oradaki yöneticilerimiz, bazı günlerde bin 500 civarında mülteci yakaladıklarını aktardı. Nihayetinde, denizden kurtarılan bu kişiler, işlemler içini üç saat beş saat bekletiliyor. Bunun için spor salonu tahsis edilmiş. O da sıkıntı yaratıyor. Gençler, kulüpler spor yapamıyor. Bu mültecilerin birkaç saatliğine tutulabilecekleri bir yer olabilir türünde fikir jimnastiği yaptık. Onun da gerçekleşme durumu şu aşamada yok. Söylentinin buradan çıktığına inanıyorum. Ama bir kamp söz konusu değil" dedi.
Vali Toprak’ın bu açıklaması üzerine Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun sert bir açıklama yaptı. “Mülteci sorununa ilişkin vicdani duygularımızı, hassasiyetimizi ve duruşumuzu kimse sorgulayamaz” diye belirten Tosun’un açıklaması şöyle:
“İlçemizde mülteci geri kabul merkezi yapılacağı iddialarına ilişkinhaberler sonrasında İzmir Valimiz Sayın Mustafa Toprak'ın kendine ait sosyal paylaşım sitesinden yapmış olduğu açıklama siyaset yapma özentisinin, kişi ve kurumları hedef göstermenin üzücü bir örneğidir. Göreve başladığımız ilk günden itibaren her adımını Dikili'nin geleceği için atan ve her yatırımını Dikili ilçesinin marka bir kent olması için planlayan vatan sevdası, cumhuriyet sevdası ve insan sevdası ile yüreği çarpan bir belediye başkanıyım.
Mülteci sorununun ilk başladığı günden itibaren ülkemiz, kentimiz ve kentlimiz için duyarlılığımı en üst seviye de tutarak bu konuya destek veren biri olarak, Sayın Valimiz tarafından şahsıma aleni ve haksızca bir bakış açısında bulunulmuştur. Cevap olarak belirtmek isterim ki, göreve geldiğim ilk günden itibaren Suriye ve Mülteci Sorunuyla ilgili her sözüme barışa olan inancımla başlayan biri olarak, sayın Valimize bazı konularda hatırlatmalarda bulunmanın faydalı olacağı düşüncesindeyim. Öyle ki yapacağım hatırlatmalar da ilk olarak mülteci sorununun yaşandığı ilk günden itibaren karda, kışta, soğukta, yağmurda ve gece gündüz bölgemizde yakalan 20 bini aşkın mülteciyi Dikili Belediyesi araçlarıyla İzmir'de bulunan Göç İdaresi Merkezi'ne taşıdığımızı ifade etmek isterim.
Bunun yanında kışın, soğukta ayazda denizden çıkan, sırılsıklam olmuş binlerce mülteciye, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden kapımızı sonuna kadar açtığımızı, onlara Dikili Belediyesi Sosyal Marketi aracılığıyla giyecek, erzak ve insani yaşam malzemeleri dağıttığımızı da hatırlatmak isterim.
Yine bu mülteci kardeşlerimizin ısınmasını sağladığımızı da hatırlatmak isterim. Bölgemizde meydana gelen üzücü olaylarda mültecilerin Dikili'den Midilli Adasına yasadışı geçişi esnasında yaşanan boğulma-alabolara olaylarında) tüm müdürlüklerimizi seferber edip olayın vahametinin kısa zamanda kontrol altına alınmasına destek olduğumuzu hatırlatmak isterim.
Temizlik İşleri Müdürlüğümüze bağlı ekiplerimizin kilometrelerce uzunluktaki sahil şeridimizde gece gündüz demeden kontroller yaparak çalılar arasına gizlenmiş, bot, can yeleği gibi yasadışı kaçışa olanak sağlayan araç ve gereçleri toplayıp teslim ve imha işlemlerini gerçekleştirdiğimizi de hatırlatmak isterim. Yakalanan mülteci kardeşlerimizin alı konulduğu spor salonlarının temizlik ve dezenfeksiyonun Dikili Belediyesi'nce yapıldığını hatırlatmak isterim.
Yani hep vicdani, insani duygularımızı en üst seviye de tutup çalıştık. Ayrıca İzmir Valimiz Sayın Mustafa Toprak'ın Dikili ilçesinde gerçekleştirildiği mülteci sorununa ilişkin toplantıya davet edilmediğimi de hatırlatıp, bu konu da Sayın Valimizden Dikili’nin seçilmiş belediye başkanını da bu toplantıya davet etmesini beklediğimizi de hatırlatmak isterim. Sonuç olarak; Kentini ve kentlisini, bölge esnafını, çocuklarımızın geleceğini düşünen, bir belediye başkanı, ayrıca Cumhuriyete, barışa, kardeşliğe gönülden inanan sevginin kenti Dikili'nin bir evladı olarak elbet teki ilçem aleyhinde olabilecek her türlü olumsuzluğu sorgularım, sorgulamak da hakkımdır. Sayın Valimiz de iyi bilir ki, AKP iktidarında döneminde olmayacak denilen birçok şey olmuştur.
Sayın Valimizin ve Saygıdeğer Kamuoyunun yeniden okuması için yaptığım ilk açıklamayı tekrar aşağıda ifade ediyorum:
‘Son iki yılın verilerini incelediğimizde kentimiz güneşiyle, deniziyle ve kumsallarıyla olduğu kadar doğasıyla, tarihiyle, kültürel yapısıyla yılın her ayında turizm potansiyeli yüksek bir kenttir. Maalesef son dönemde Midilli Adası’na yasa dışı geçişlerde yaşanan mülteci ölümlerinden dolayı ilçemiz çok zor süreçler yaşanmıştı. Şimdi de böyle kampın yapılma fikri bile ilçemiz için büyük bir kaosa meydan verecektir. Eğer iddialar doğru ise bu kampın Dikili’ye yapılması plansızlıktır.
Geleceği görmemezliktir, kentimize, bölgemize ve bizlerin emeklerine ihanettir. Çünkü bugüne kadar ülkemizde kamp yapılan bölgelerdeki güvenlikle ilgili sorunlar, salgın hastalıklar ve denetimsizlikler ortadayken ayrıca mültecilerle ilgili yapılan her projenin sonunda acıların yaşanmışken, adı sevgiyle özdeşleşen ve huzurun kenti olan Dikili’de böyle bir kampın yapılması akla, fikre ve insanlığa aykırıdır. Bunun adı düpedüz Dikili’ye ihanettir, Dikili’yi en az 30 yıl geriye götürmektedir.
Bir yandan Çandarlı’ya Avrupa’nın sayılı limanını yapıyorum diyeceksin, bir yandan burada ilçenin huzur ve sükûnunu bozacak çağ dışı bir icraata yelken açacaksın. Olmaz, olamaz, bu maceradan en kısa zamanda geri dönülmeli. Dikili halkı asla böyle bir olumsuzluğu, kötülüğü, ihaneti hak etmiyor’
Yukarı da belirttiğim gibi Belediye Başkanı olduğum ve çocuklarımın doğup büyüdüğü ilçemle ilgili olan hem de en üst seviye de mühimlik içeren ve neredeyse kentimizin tamamının konuştuğu bir iddiaya ilişkin açıklama yapmam ve tepki göstermem gayet doğaldır.
Ayrıca Sayın Valimizin daha önce basına yaptığı açıklamalarda Dikili ilçesinde mültecilere ilişkin bir çalışmanın yapılmasını konuştuklarını dile getirdiğini de hatırlatmak isterim. Bir kere daha barışa olan inancımızı dile getiriyor, dili, dini ve ırkı ne olursa olsun herkesin kendi vatanında esenlik ve huzur içinde yaşamasını diliyorum…”