Dijital kimlikli inekler

Güncelleme Tarihi:

Dijital kimlikli inekler
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2001 02:12

Erciyes Dağı eteklerindeki Saray Halı Fabrikası'nın bahçesinde, 2 bin hayvandan oluşan dev bir süt üretim tesisi var. Tesiste her şey otomatik.

Çiftlikteki ineklerin tüm bilgileri, boyunlarındaki manyetik tasmalarda ve kulaklarındaki manyetik kartlarda saklı. Ve bu bilgiler, ulusal değil, uluslararası nitelik taşıyor.

Birbirinden besili, birbirinden güzel görünen inekler... Gözümüzü alamıyoruz... Boyunlarındaki manyetik tasmalarla, kulaklarındaki etiketler dikkatimizi çekiyor. Öğreniyoruz ki bu sayede sıkı takipteler. Çalınırlarsa, alıp başlarına giderlerse kolayca bulunsunlar diye değil. ‘‘Responder’’ denilen bu tasmalarla kulaklardaki etiketler çok marifetli.

Bu modern kimliklendirme daha hayvan doğar doğmaz başlıyor. Bebek buzağılara birer numara veriliyor ve bu numaraların yazıldığı etiketler hemen kulaklarına takılıyor. Mesela Almanya'da doğan bir inekse 321 DE koduyla numaralandırılmış olarak geliyor. Türkiye doğumlu inekler ise 321 TR ile kodlanıyorlar. Ve numaralandırılıp kayıt altına alınıyorlar. Hayvanın soyağacına ait bütün bilgiler bu yolla işleniyor: Doğduğu yer, anası, babası vb. Tıpkı soylu atlarda, cins köpek ve kedilerde olduğu gibi birer kimlik cüzdanı bu kayıtlar. Bu kimlik numaraları öldükten ancak 15 yıl sonra başka bir ineğe, o da yıldızlanarak ‘‘daha önce kullanılmıştır’’ ibaresi konularak verilebiliyor.

Buzağılar büyüyüp sağım dönemine gelince etiketlere o marifetli tasmalar ekleniyor. Hastalık takibi ve tedavileri, et, süt verimi, günlük hareketleri, davranışları, stres halleri, vücut ısısı, ne zaman doğurabileceği bu tasmalar sayesinde kayıtlara geçiyor. Kulaklarındaki numaralı etiketler ve boyunlarındaki tasmalar aracılığıyla tek tek tüm inekler hakkında bilgisayar ortamında bütün bilgiler toplanmış oluyor. Yeni bilgiler sürekli işleniyor. Tasmalı her ineğin tüm verileri, uluslararası nitelik taşıyor. Tasmalar sayesinde sağım esnasında her hayvanın ortalama süt verimi, ne kadar süredir sağıldığı, olası hastalıkların başlangıcı ya da tespiti yapılabiliyor. Tasma sayesinde firmayı ilgilendiren bütün hareketler izlenebiliyor.

DEVELİ'DE BİR ÇİFTLİK

Bütün bunlar Kayseri'de oluyor.

Bir zamanlar Saray Halı Fabrikası'nın arazisindeki küçük hayvan çiftliği nasıl olmuş da bu dev süt üretim tesisine dönüşmüş.

İşte bu sorunun cevabını bulmak için, Kayseri'ye 40 km. uzaklıkta, Erciyes Dağı'nın eteklerindeki Develi kazasındayız. Mazbut bir kasaba görüntüsündeki bu ilçede yaşayanların neredeyse yarısı Saray Halı Fabrikası'nda çalışıyor.

Yaklaşık 25 yıl önce kurulan Saray Halı'nın sahibi Necati Kurmel çiftçiliğe olan aşkı nedeniyle, fabrika arazisi içinde küçük bir de büyükbaş hayvan çiftliği kurmuş. Biraz peynir, yoğurt ve benzeri süt ürünleri imal etmek için.

Fabrika mutfağının hemen yanındaki mandırada başlayan üretim, zamanla kendi sınırlarını aşarak 1998 yılına kadar ciddi bir büyüme yaşamış. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Kurmel ile bugün tesislerin yönetim kurulu üyesi olan Ahmet Menevşe, günde 15 ton süt elde ettiklerini, hayvan başına ortalama 30 litre süt aldıklarını söylüyorlar.

TEMİZ HAVA SOLUYORLAR

Yem yetiştirilen tarlaların gübre ihtiyacı da tesisten sağlanıyor. Fabrika kurulmadan önce beş kilometre uzaklıktaki tarlalara götürülen boru hattı sayesinde, arazide kaynak suyuyla harmanlanan sıvı gübre sulaması yapılıyor. Sekiz bin metreküplük sıvı gübre rezervi olan tesiste tüm üretim, doğal yollarla gerçekleştiriliyor. Yaz kış kesinlikle kapalı alanda tutulmayan, aksine çok soğuklarda bile yarı açık ahırlarda barındırılan hayvanların daha sağlıklı olduğunu belirten Menevşe, ‘‘Köylülerimiz yıllarca dört tarafı kapalı ahırlarda barındırdı hayvanlarını. Karbondioksit ve amonyak gazı yüzünden, o pis havayı solumak zorunda kalıyordu hayvanlar. Bu da orada yaşayan sığırları hasta yaparak verimini düşürüyordu. Ama kendi tesislerimizde, hayvanlarımız sürekli temiz havayla temas halindeler’’ diyor.

TEKNOLOJİNİN YARARLARI

Sığırların sağıldıkları yere giriyoruz. Burada sürekli veteriner hekimlerin kontrolü altında bir çalışma sürdürülüyor. Sağılacak inekler, elektronik sağma makinelerine bağlanmış, boyunlarındaki manyetik kimlik tasmaları sayesinde sıkı bir takip altındalar.

Teknolojinin tüm imkanlarından yararlanılarak üretilen bu sütler, el değmeden özel tanklarda toplanıyor. Dört derece ısıya düşürüldükten sonra, satılıyor. Ahmet Meneşve'den genellikle Pınar'a satıldığını öğreniyoruz. Meneşve, Türkiye'de süt tüketiminin çok az olduğunu hatırlatarak yeni girişimlerini anlatıyor: ‘‘Süt üretim alanında ülkemizin açığını kapatabilecek boyutta tesis yok. Yakın tarihte inşaatı sürmekte olan ve üretilen sütü işleyecek günlük 200 ton kapasiteli tesisimizi de devreye sokacağız. Amacımız, yöre halkını teşvik ederek tükenmek üzere olan tarım ve hayvancılığa manevi ve maddi destekler vermek’’

BORULARLA GÜBRE NAKLİ

Çiftliğe yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki 7 bin dekar araziye homojen gübre nakli. Çiftlikte beslenen ve sağılan hayvanların gübreleri özel ızgaralar ve sistemler aracılığı ile toplanıyor. Sürekli homojen olarak korunan bu gübreler, daha sonra boru hattıyla tarlalara pompalanıyor. Buradaki küçük havuzda kaynak su ile karıştırılıp arazi sulamasında doğal gübre kullanılıyor (üstte). Saray Tarım İşletmeleri Çiftliği'nde yönetim kadrosu, hekim, tarım mühendisi ve diğer çalışanlarla birlikte yaklaşık 90 kişi görev alıyor (solda).

ONLARIN elektronik nüfus cüzdanları var

İlk doğduğunda kulağına takılan etikette 5 rakamlı bir numara yazılıyor. Bu numara yurt dışında Holstein damızlık sığır yetiştiricileri birliği tarafından, Türkiye'de ise yine Holstein damızlık süt sığırı yetiştiricileri birliği tarafından veriliyor. Ve bu numara sayesinde, sağım yaşına geldiğinde hayvanın tüm soy ağacı bilgileriyle birlikte doğum numarası da manyetik tasmasına kaydediliyor. Mesela 321 DE kodu Almanya doğumlu olduğunu, 321 TR kodu Türkiye doğumlu olduğunu gösteriyor. Bilgisayar ortamında kayıt altına alınan bilgiler içerisinde cinsi, doğduğu yer, anne-babası, kilosu, hastalıkları varsa hastalık bilgileri ve tedavisi, süt verimi, et verimi, günlük hareketleri ve stresli halleri, hatta doğum yapabileceği dönemin tüm detayları bulunuyor. Hayvan öldüğünde ise, nüfus cüzdanı niteliği taşıyan numarası 15 yıl boyunca kayıtlarda saklanıyor. Ancak 15 yıl sonra bir başka hayvana veriliyor ve tasmasında bu yıldızlanarak belirtiliyor.

EL DEĞMEDEN SAĞIM

Laktasyon bölümünde aynı anda 48 hayvan sağılabiliyor. 15-20 dakikalık periodlarla, günde 1000 hayvanın sağılabileceği kapasitedeki bu bölümde, herşey bilgisayar teknolojisi ve el değmeden çalışıyor. Hayvanlar sağım alanına girdikleri anda, manyetik tasmaları aracılığı ile o günkü süt verimliliği, önceki ürünleriyle karşılaştırılıyor. Veteriner hekim Mete Darıcı'nın sürekli takip ettiği veriler, daha sonra ana bilgisayara kaydedilerek istatistiki bilgiler oluşturuluyor. Günde yaklaşık 15 ton süt sağılan çiftlikte, herşey batı standartında el değmeden hazırlanıyor. Sağılan sütler, Laktasyon bölümündeki özel tanklarda toplanıyor ve burada ısısı 4 dereceye indiriliyor. Zaman yitirmeden Pınar Süt'ün tankerlerine pompalanıp, günlük işleme gönderiliyor.

İTHAL SPERMLE DOĞURUYORLAR

Bu çiftlikte hayvanları çiftleştirmiyorlar. Hayvan gebe kalacak yaşa gelince (15-18 aylık) yurtdışından gelen spermlerle tohumluyorlar. Doğar doğmaz ‘‘İlk ağız sütü’’nü emen buzağılar, ahır yanındaki kulübelerde barınmaya başlıyorlar. Sütten kesilme dönemlerine kadar burada büyütülen buzağılar, her gün annelerinden sağılan sütün bir kısmını içiyorlar. Anne sütü dönemi bitince çiftliğin tepesindeki ahırlara alınıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!