Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından hazırlanan darbe girişimine ilişkin iddianamede, örgütün ‘yargı yapılanmasına’ da yer verildi. Örgüt üyelerinin ‘paralel yapılanma’ için tehlikeli gördükleri kişileri etkisiz hale getirmek amacıyla baskı, tehdit, şantaj, gibi yöntemleri kullandığı anlatıldı.
FİŞLEME MERKEZİ GİBİ
İddianamede, Adalet Akademisi’nin hâkim - savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü, kendilerinden olmayanların mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı belirtildi. Hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyen hâkim adayı Didem Yaylalı’nın da Yarbay Ali Tatar gibi uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar ettiği belirtildi.
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2009’da mezun olan Didem Yaylalı, hâkimlik sınavını geçtikten sonra atanmasına bir hafta kala, ‘eksik imzalı belge sunduğu’, ‘idareye yalan beyanda bulunduğu’ iddiasıyla disiplin cezası aldı.
BABA: KIZIMI BİAT ETTİREMEDİLER
EMEKLİ Astsubay olan baba Yaşar Yaylalı, kızının ölümünden o dönem HSYK’da görev yapanları sorumlu tuttu. Baba Yaşar Yaylalı, kızının ölümüyle ilgili özetle şu açıklamaları yapmıştı:
“HSYK üyeleri bazı kişileri elemek için bu yollara başvuruyormuş. Yavrum, durumu çözmek için İbrahim Okur, Ahmet Hamsici ve Mustafa Arslan ile konuşuyor. Son olarak o dönemin HSYK imamı olarak tabir edilen Hüseyin Yıldırım kızımı odasına çağırarak, ‘Bize biat edeceksin’ diyor. Tabii ki kızım bunu kabul etmiyor. Onu bıktırıp, kendi isteğiyle ayrılması için çaycıların yanına gönderip küçük düşürüyorlardı.”