Güncelleme Tarihi:
DGM ve yargı çevrelerine göre, bu kez Swissotel baskını Terörle Mücadele Yasası'nın birinci maddesindeki ‘‘Terör’’ tanımına tıpatıp uyuyor. Bu nedenle baskına İstanbul DGM el koyarak soruşturma yürütmeli ve sanık Tokcan hakkında, ‘‘Çeçen terör örgütü’’ liderliğinden on yıla kadar, arkadaşlarına ise ‘‘Terör örgütü üyeliğinden’’ beş yıla kadar ağır hapisle, dava açılmalı. Adının açıklanmasını istemeyen bir yargı mensubu, Hürriyet'e, şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘Bu eylem basit bir otel işgali, hürriyeti tahdit suçu olarak değerlendirilemez. Belli bir iddeolojiye hizmet için yapılmıştır. Silah kullanılmış, tehdit ve baskı yöntemine başvurulmuştur. Terör suçunun tanımı da budur. Silahlı Çeçen propagandası yapılmaktadır. Bal gibi terör eylemidir. Terörle Mücadale Yasası'nın birinci maddesi, terör eyleminin tanımını yapıyor. Korku, panik yaratacak şekilde eylem yapılmıştır. Ortada bir örgüt vardır. Emir komuta zinciri içinde hareket edilmiştir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin son kararlarına göre pompalı tüfekler bile ruhsatlı olmalıdır. Ruhsat yoksa bu suç da ayrı bir suçtur. Terörle Mücadele Yasası'nın 7. maddesindeki ‘Terör örgütü' suçu kapsamında örgütü yöneten Tokcan beş yıldan on yıla, örgüt üyesi sanıklara da üç yıldan beş yıla kadar hapisle dava açılmalıdır’’
F TİPİNE GİDERLER
Bir DGM yetkilisi de olayın terör eylemi olarak değerlendirilmemesi halinde bile sanıkların TCK 313. maddesine göre, ‘‘Cürüm işlemek çete kurmak’’ suçundan en az 1-3 yılla yargılanmaları gerektiğini savundu. Ancak, olaya el koyan savcılık yetkilileri suçun niteliği ve hangi başsavcılığın yetkili olduğu konusunda son sözü söyleyecek. Suç terör, çete suçu olarak nitelendirilmeyip adli bir suç olarak değerlendirilirse, bu durumda olaya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı el koyacak. O zaman TCK’daki, ‘‘Hürriyeti tahdit’’ suçundan işlem yapabileceği belirtildi. Adalet Bakanlığı yetkilileri de Çeçenlerin terör suçundan mahkum olmaları halinde F tipi cezaevine gönderilebileceğini açıkladılar.