Ayşegül AKYARLI GÜVEN - Kasım CİNDEMİR/WASHINGTON
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2008 00:00
Efsane lider Fidel Castro, devlet başkanlığı görevine veda ederken arkasında 51 milyar dolarlık milli gelire sahip bir Küba bıraktı.
Ekonominin yüzde 78’inin devlet elinde bulunduğu ve Raul Castro ile yola devam edecek Marksist komünist Küba’nın şimdi devlet kontrolünde kapitalizme geçmesi bekleniyor.
KÜBA’nın efsanevi lideri Fidel Castro, önceki gün 49 yıldır sürdürdüğü devlet başkanlığı görevine bir daha dönmeyeceğini açıklarken arkasında 51 milyar dolarlık milli gelire sahip bir ülke bıraktı. Önce Amerikan ambargosu ardından da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla altüst olan Küba’da ekonominin yüzde 78’i hálá devletin elinde bulunuyor. Fidel Castro’nun kardeşi Raul Castro ile yola devam edecek olan Marksist komünist Küba’nın şimdi Çin örneğini temel alıp devlet kontrolünde kapitalizme geçmesi bekleniyor. Turizm, sağlık ve tütün (puro) ülkenin geleceği için en önemli sektörler olarak öne çıkıyor.
FÜZE KRİZİYLE BAŞLADI: Sosyalist ilkelere dayanan devlet kontrollü bir ekonomi olan Küba’da felaket çanları ilk kez Amerika ile yaşanan füze krizi ile 1962 yılında çalmaya başladı. 1992’de dış ticaretinin yüzde 80’ini gerçekleştirdiği ve tarım üretimi için gereken sübvansiyonların sağlandığı SSCB’nin çöküşünden sonra oluşan depresif dönemde Amerika Birleşik Devletleri ambargosunun yumuşatıldığı Küba’da Sovyet yardımı yok olunca ve ticaret ilişkileri bozulunca ekonomi de kötüye gitmeye başladı. Ardından son çare olarak tarımdan sanayiiye geçildi.
MAAŞLAR 15 DOLAR: Son yıllarda özel sektör yatırımlarının artırmasına karşın, üretim araçlarının büyük bir kısmının hala devlet tarafından işletildiği Küba’da aylık maaş ortalaması 15 dolarda kalıyor. CIA’nin verilerine göre yabancı yatırımın da teşvik edildiği ülkede kişi başına düşen milli gelir 4 bin 500 doları buluyor. Tarım sektöründe şeker kamışı, tütün, turunçgil, kahve ve pirinç üretimiyle öne çıkarken Küba’da üretim ve ihracat önemli ekonomik kalemler arasında yer alıyor.
TURİZM DE OLMASA: Ancak turizm, ülkenin amiral gemisi sektörü olarak öne çıkıyor. Bu da "Castro ölmeden komünist bir ülke görelim" diye düşünenler ve puro meraklıları sayesinde gerçekleşiyor. Kanada ve Avrupa Birliği’nden gelen turistler sayesinde turizm ekonominin itici gücü haline geliyor. Türkler’in de son yıllarda sık sık ziyaret ettiği Küba’nın yıllık ağırladığı turist sayısı 2 milyonu buluyor. Küba sosyalist devlet olmanın avantajını sağlık ve eğitim sektörlerinde de kullanıyor. Ücretsiz ilaç ve sağlık hizmeti ve devletin bu sektörlere yaptığı yatırımlar sayesinde özellikle kanser hastalıklarına çare arayanların da akınına uğruyor.
En zenginler arasına girmişti
FORBES’un 2006’da yayınladığı "En zengin krallar, kraliçeler ve diktatörler" listesinde Küba Lideri Fidel Castro’nun 900 milyon dolarlık serveti olduğu belirtilerek, 6’ncı sıraya yerleştirilmişti. Buna karşın 30 dolar maaş aldığını öne süren Castro kişisel servetinin olmadığını belirtmiş ve kendi üzerinde gözüken varlığın, kontrol ettiği devlet şirketlerinin gelirleri olduğunu kaydetmişti. Servetinin İngiltere Kraliçesi ile aynı olduğunun ileri sürülmesine tepki gösteren Castro, ABD için "Benim Mobutu (eski Zaire Başkanı) olduğumu ya da imparatorun koruduğu birçok hırsız ve yağmacı milyonerden birisi olduğumu mu düşünüyorlar" demişti.
Chavez’den her yıl 1 milyar dolar yardım
VENEZÜELLA Devlet Başkanı Hugo Chavez, Fidel Castro’nun en yakın dostlarından biri. Chavez, Küba’ya yılda 1 milyar dolardan fazla mali yardım veriyor. Ancak, demokrasinin yayılmasıyla, on yıl öncesine göre Castro’ya duyulan hayranlıkta bir azalma olduğunu kamuoyu yoklamaları da ortaya koyuyor. Demokrasi geliştikçe Castro’yı "otoriter" bulanların sayısı da artış gösterdi. Şilili bir siyasi gözlemci olan Marta Lagos, "Artık insanlar demokratik liderler istiyor. Ama, Castro, hálá, ayrımcılık ve adaletsizliğe karşı savaşan bir efsane olarak görülüyor" derken Bolivyalı milletvekili Fernando Messner, solcuların da artık değiştiğini ateşli söylemin sözde kaldığını, poltikaların da liberalleştiğini belirtti. Buna rağmen, Chavez’in yanı sıra, Bolivya Cumhurbaşkanı Evo Morales, Ekvador Cumhurbaşkanı Rafael Correa ve Nikaragua Cumhurbaşkanı Daniel Ortega, Küba lideri Castro’ya "büyük bir hayranlık ve saygıyla bağlı" olan isimlerin önünde yer alıyor. Evo Morales, "Castro benim akıllı dedem" diyor.
Çin en önemli partneri, Brezilya destekçisi
KÜBA’nın en büyük dış ticaret partnerlerini Çin Halk Cumhuriyeti, Kanada, İspanya ve Hollanda oluşturuyor. Ülkede öne çıkan madencliliğin temelini ihracat kalemleri içinde önemli bir payı olan nikel oluşturuyor. Dünya nikel üretiminin yüzde 6.4’ünü gerçekleştiren Küba’nın petrol konusunda da en büyük destekçisi Çin. Küba, Çin’den hem mühendis hem de makina yardımı alıyor. Ayrıca Venezüla’da Hugo Chavez’in iktidara gelmesiyle birlikte, bu ülkeyle yapılan ekonomi anlaşmaları da Küba’nın zor koşullara karşın yeni bir müttefik bulmasını ve bir ölçüde rahatlamasını sağlamıştı. Küba’da ekonominin kalkınması için son destek de Brezilya’dan geldi. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Küba ziyaretinde, Raul Castro ile görüşerek çok sayıda ekonomik anlaşmaya imza attı.
Türkiye ile ticareti 30 milyon dolar olacak
Türkiye’den Küba’ya 2006 yılında gerçekleşen ihracat 8.7 milyon dolar olurken ithalat da 1 milyon dolar düzeyindeydi.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2007’de 10 milyon dolara ulaştı.
Hepatit B aşısı alımı, iki ülke arasındaki direkt uçuşlar gibi anlaşmaların da gündeme gelmesiyle Küba ile ticaret hacminin kısa süre içinde 30 milyon dolara çıkması bekleniyor.
Küba-Türkiye ortak projeleri arasında 2001 yılında Tekel ortaklığıyla kurulan puro fabrikası da vardı. Ancak, bu şirket daha sonra özelleştirildi.
Türkiye ile ticaret hacmi içinde en fazla payı alan sektörleri turizm ve puro alımı oluşturuyor.