Devrim niteliğinde kararlar

Güncelleme Tarihi:

Devrim niteliğinde kararlar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

Abant'ta 3 gün süren İslam ve Laiklik konulu toplantı bir bildiriyle sona erdi. Bildirinin, ‘Hiçbir fert veya zümre dinin anlaşılması ve yorumlanması hususunda ilahi bir yetkiye sahip olduğu iddiasında bulunamaz’ ve ‘Günümüz Müslümanları İslam dünyasının gündelik problemlerini çözüme kavuşturma yetkisine sahiptirler’ maddeleri, ilahiyatçılar tarafından devrim niteliğinde bulundu.

Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği, İslam ve Laiklik konulu üç günlük Abant toplantısı, ilahiyatçıların, ‘Devrim niteliğinde maddeler taşıyor’ değerlendirmesinin yanısıra, bazı katılımcıların protesto ettiği ve imzasını çektiği bildirinin yayımlanmasıyla sona erdi.

Bildirinin, ‘Hiçbir fert veya zümre dinin anlaşılması ve yorumlanması hususunda ilahi bir yetkiye sahip olduğu iddiasında bulunamaz’ ve ‘Günümüz müslümanları islam dünyasının gündelik problemlerini çözüme kavuşturma yetkisine sahiptirler’ maddeleri, ilahiyatçılar tarafından devrim niteliğinde bulundu.

Toplantının sonuç bildirisinin hazırlandığı son günü tartışmalı geçti. Din devlet, din-dünya, İslam'da hakimiyet ile dünyada ve Türkiye'de laiklik konularını tartışan üç grubun çalışmalarının değerlendirdiği genel toplantı önceki gün sabah 10.00'da başladı, gece saat 01.00'e kadar sürdü. Ortak metine koyacak maddeler oylama ile belirlendi.

ÖZTÜRK TOPLANTIYI TERKETTİ

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, 'vahiy-hayat' konusunu içeren maddenin bildiriden kaldırılmak istenmesi üzerine toplantıyı terk etti. Bu madde daha sonra eklemelerle bildirinin ikinci maddesinde yeraldı.

Toplantının kadın katılımcılarından Kezban Hatemi de önceki gece yapılan tartışmalar sırasında ortak metne imza koymayacağını belirterek salondan ayrıldı.

FP'li vekilleri kızdırdı

Gümüşhane Milletvekili ve Devlet eski Bakanı Namık Kemal Zeybek, sonuç metnine, 'Devlet kutsal değildir, ideolojisi yoktur' şeklindeki maddeyi koymanın gereksiz olduğunu söyledi. Ancak çoğunluk bu maddenin konulması isteyince, Zeybek da salonu terketti. Dün sabahki toplantıya katılan Zeybek, bildirideki maddelerin uzlaşma yerine oylama ile belirlenmesini eleştirerek, ‘‘Ben de birkaç arkadaş getirir istediğim fikirleri bildiriye geçirirdim. Arabalarına, ‘Hakimiyet Allahındır' yazanlar niye mazlum olsunlar. Camilere, mekteplere siyaseti sokmuşlar. Bunu niye kınamıyorsunuz’’ deyince salon karıştı. Salonda bulunan FP kurucu Genel Başkanı İsmail Alptekin ve FP Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan salondan dışarıya çıktılar.

Aaa, adam iki öneri içinde el kaldırdı. Milletvekili gibi...

Abant toplantısının özellikle son günü hararetli tartışmalarla geçti. Tartışmaların yıldızları hiç kuşkusuz Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ve eşi Kezban Hatemi'ydiler. Her konuda görüş bildirmeye özen gösteren karı-koca, bir ara birbirleriyle tartışmaya bile girdiler. Kezban Hatemi, eşinin bir maddenin oylanması sırasında her iki görüş lehinde de oy kullandığını görünce, ‘‘Aaa, adam iki öneri için de el kaldırdı. Milletvekili gibi...’’ diye bağırınca, toplantı salonu bir anda kahkahalara boğuldu. Toplantı, akşam geç saatlere kadar bir sonuca ulaşamayınca yemek arası verildi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın da davetlisi olarak gelen ve çoğu ilahiyatçı olan bilim adamları yemek salonunda şarkılı-türkülü bir eğlencenin içinde bulunmak zorunda kaldılar. Ancak bundan hiç rahatsız olmadıkları gibi, stres de attılar. İçlerinden bazıları sanatçıların uzattıkları mikrofonları alarak, bu işi bayağı iyi becerdiklerini gösterdiler. Gecenin yıldızlarından, Zaman Gazetesi Başyazarı Fehmi Koru, bir şarkıyı başından sonuna kadar söyleyerek, büyük alkış aldı. Toplantı, yemek ve eğlence sonrası tekrar başladı ve yumuşayan sinirler maddelerin arka arkaya kabul edilmesini getirdi. Sonuçta bildirinin tümü, gece saat 01.30'da kabul edildi. Ertesi sabah toplantıya katılanların yüzünde açık bir rahatlık okunuyordu. Sabah kahvaltısının esprisi Namık Kemal Zeybek'ten geldi. Zeybek, eğlencede şarkı söyleyenlere dönerek, ‘‘Niçin 10'uncu yıl marşını da söylemediniz?’’ diye sorunca, cevabını almakta geçikmedi: ‘‘Şu anda 75'inci yıldayız...’’

Türban yine kriz yarattı

Toplantıda laiklik ve demokrasiyle türban bağlantısı kurulması ve üstü kapalı da olsa bunun sonuç bildirgesinde yeralması, değişik kesimlerin değişik tepkisini çekti. Sonuç bildirgesine oy çokluğu ile konulan, ‘Laiklik, bireyin özgürlük alanını genişletmeli, özellikle kadına karşı ayrımcılık şeklinde sonuç doğurmamalı, onu kamu alanındaki haklarından mahrum etmemelidir’ cümlesi fırtınalar kopardı. Üstü kapalı bir ifade ile türbana resmi özgürlük verilmesini isteyen bu cümle, toplantıya çağdaş hukuk adına katılan Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Sami Selçuk tarafından eleştirildi. Selçuk, sonuç bildirgesine katılmadığını açıklayarak, laikliğin Türkiye'nin yumuşak karnı olduğunu belirtti ve ‘‘Evrensel bir laiklik tanımı yapılacak yerde, saymaca yöntemle yola çıkılmış, soruna başörtüsü olayından dar bir bakışla yanaşılmıştır. Onca çabaya, iyi niyete karşın, ilkeler, tanımlar yerine olaylardan yola çıkıldığı için yinelemelerle yüklü, başörtüsüne göre laiklik tanımı yapmaya çalışan bir metne ulaşılmıştır. Metnin geleceğe yönelik bir ufku yoktur. Bu nedenle başarılı bulmuyor ve onaylamıyorum’’ dedi. Gazi Üniversitesi İktisat Bölümünden Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay da sonuç bildirgesini siyasete meyilli bir metin olarak değerlendirdi. Kılıçbay, metinde laiklik ve İslam'ın tanımlanmadığını, başörtüsü sorununun temel mesele haline getirildiğini belirterek, ‘‘İnsanlar ne giyerse giysin ama başörtüsü birinci mesele haline getirilirse, hiçbir mesele çözülemez’’ dedi.

ALEVİLERİ KAPSAMIYOR

Yazar Rıza Zelyut, bildirinin Alevileri kapsamadığını, sorunun türbana bağlandığını belirterek, ‘‘Fethullah hoca efendi başörtüsü teferruattır demişti. Bu toplantıda bütün mesele türbana bağlandı. Din eğitiminin şekli tartışmaya açılmadı. Protesto etmiyor ama onaylamıyorum’’ dedi. Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş ise toplumun üst katmanlarının diyalogsuzluk nedeniyle anlaşamadığını belirterek şöyle konuştu: ‘‘Devlette bir kesim, baş örtüsüne müsaade edilirse aşama aşama gelirler diye korkuyor. Gerçek inananlar devleti yıkmazlar. Devlet bizim inancımıza gölge etmesin yeter. Başörtüsü bir kültür meselesidir. Başörtülü bir kızı sınav kapısından kovmayalım.’’ Prof. Dr. Hüseyin Hatemi de bildirinin eksik olduğunu savunarak, şu görüşü dile getirdi: ‘‘Diyanet İşleri'nin konumu, dini eğitim ve tarikatların konumu gibi üç temel laiklik konusu zorluk hissedilince metinden tamamen çıkartıldı. Başörtüsü konusu da kelime olarak bildiriye girmedi. Yaratılan baskı ve korku o kadar içe işlemiş ki, bildiriye başörtüsü sorunu diye sokmaktan dahi çekinildi.’’

Sevindi: Başlangıç iyi

Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz, bildirinin birinci ve ikinci maddelerinin devrim niteliğinde olduğu görüşünü savundu. Yavuz, bildirideki bu maddelerin İslam tartışmalarında yeni ufuklar açacağını söyledi. Yavuz, ‘‘Kuran'da sorun yok. Sorun insanların kafasındadır. Bu toplantılarda, düşünce ibadetini yerine getirdik’’ dedi. Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu da toplantının başarılı geçtiğini, 'Sırat köprüsünden geçen Türkiye'de' ilahiyat fakültelerinin büyük önem kazandığını söyledi. Ortak bildirinin 7'nci maddesinde kadın ifadesinin yer alması için üç gün boyunca mücadele eden Nevval Sevindi ise yetersizliklerine rağmen sonuç bildirisini bir başlangıç olduğu için olumlu bulduğunu söyledi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!