Devlete borcu olanlar, 6 ay sonra yurtdışına çıkabilecek

Güncelleme Tarihi:

Devlete borcu olanlar, 6 ay sonra yurtdışına çıkabilecek
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2007 12:13

Anayasa Mahkemesi'nin, vergi ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na borcu nedeniyle yurtdışına çıkamayanların pasaport almasının önünü açtığı kararı ve gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı. Mahkeme'nin kararı, TBMM'ye yasal boşluk olmaması için tanınan altı aylık sürenin ardından yürürlüğe girecek.

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi, Pasaport Yasası’nın, vergi ve fon borcu olanların pasaport alamayacaklarına ilişkin hükümlerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti. İptal kararları, doğan yasal boşluğun giderilmesi için Resmi Gazete’de yayımlandıktan 6 ay sonra yürürlüğe girecek.

MAHKEMELERİN İTİRAZLARI YERİNDE BULUNDU

İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 3463 sayılı Yasa ile değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasındaki "...vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez" hükmünün iptaline karar verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne üç ayrı başvuru yapmıştı.

Mahkeme aynı zamanda, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15. maddesinin, 4672 sayılı Yasa ile değiştirilen (3) numaralı fıkrasının "5682 sayılı Pasaport Kanununun 22. maddesi hükümleri, Fonun talebi üzerine Fona borçlu olanlar ile tüzel kişi borçluların kanuni temsilcileri hakkında da uygulanır" biçimindeki tümcesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Anayasa Mahkemesi, mahkemenin taleplerini esastan görüşerek Pasaport ve Bankalar Kanunu’ndaki söz konusu düzenlemeleri Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

Pasaport Kanunu’nun 3463 sayılı Yasa ile değiştirilen 22. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme, “...vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez” hükmünü içeriyor.

İŞTE, İPTAL GEREKÇESİ

Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete'de yayımlanan iptal kararının gerekçesinde, “Anayasa’nın, ‘Yerleşme ve seyahat hürriyeti’ başlıklı 23. maddesinde, herkesin yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiş, maddenin üçüncü fıkrasında da, vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğünün, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabileceği belirtilerek özel sınırlandırma nedenleri gösterilmiştir. Maddeye göre, vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğü ancak vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilecektir" hatırlatması yapıldı.

Gerekçede, vergi borcunun vatandaşlık borcu olduğu yurt dışına çıkış yasağının da bu borcu ödemeye zorlayıcı nitelikte olduğu vurgulandı ve şu görüşlere yer verildi:

"Bu nedenle itiraz konusu kural ile gerçekleştirilen sınırlamanın, kaynağını Anayasa’da bulan meşru bir amaca yönelik olduğu görülmektedir. Ancak, ‘vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere’ yurt dışına çıkış yasağı uygulanabileceğine ilişkin kuralla getirilen sınırlamanın, demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte, başka bir ifadeyle güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte, temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekir.

AMAÇ İLE ARAÇ ARASINDA DENGE OLMALI

Yurt dışı çıkış yasağında, vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğünü sınırlamanın amacı, vergi borcunun tahsilinin sağlanması, araç ise yurt dışına çıkışın yasaklanmasıdır. Amaç ile araç arasında makul bir ilişkinin bulunduğunun söylenebilmesi için yurt dışına çıkış ile vergi alacağının tahsilinin zorluğu veya olanaksızlığı arasında bağın varlığının aranması gereği açıktır.

Haberin Devamı

Yasak, hiçbir koşul öngörmeksizin, hatta vergi borcunun tutarı dahi belirtilmeden, vergi borcunun ödenmemesine bağlı olarak kendiliğinden uygulandığı zaman amaç ile araç arasındaki makul ilişki ve denge ortadan kalkar.

Haberin Devamı

Anayasa’nın 23. maddesinde öngörülen sınırlama nedenleri ve bunlar arasında yer alan ‘vatandaşlık ödevi’ genel nitelikte, soyut bir kavramdır. Yasa koyucunun getireceği her sınırlayıcı düzenlemede bu nedenleri somutlaştırması gerekir. Keyfiliğe varabilecek uygulamaları önleyebilmek bakımından gerekli olan açıklık ve somutluk, sınırlamanın yasayla yapılmış olarak kabul edilmesi için zorunludur. Aksi halde hukuk devletinin gerektirdiği belirginlik karşılanmamış olur ve amaç-araç ilişkisini denetlemek güçleşir. İtiraz konusu kural, amaç ve araçları açık, belirgin ve somut bir şekilde öngörmemiş, amaç ve araç arasında makul ve uygun bir ilişki kurmayarak ölçülülük ilkesinin gereklerini yerine getirmemiştir.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!