Güncelleme Tarihi:
Bugünden başlayarak ‘‘Devlet Tiyatroları Yeni Yıl İstanbul Buluşması’ adı altında bir etkinlik düzenleyen İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun Genel Sanat Yönetmeni Faik Ertener, yönetimde şeffaf olunması ve kurumun bir an önce kapsamlı bir kanuna kavuşması gerektiğini belirtiyor.
İSTANBUL Devlet Tiyatrosu'nun iki ay önce göreve başlayan Genel Sanat Yönetmeni Faik Ertener, kurumda neler olup bittiğinden herkesin haberdar olmasını ve bu konuda söz sahibi olmasını istediği için ‘şeffaf yönetim’ politikası uyguluyor.
Ayda bir istişare toplantısı düzenleyen Ertener, toplantılarda herkesin özellikle sahneye konulacak eserler konusunda görüşünü alıyor, onlara kurum ile ilgili gelişmeleri anlatıyor. Kendi deyişiyle ‘‘padişah rolünü’ oynamak istemediği için yardımcılarına sorumluluk yükleyerek görev dağılımı yaptığını söylüyor. Eser seçiminde de, özellikle kendisine gönderilen yeni eserlerin değerlendirilmesi için sanatçı arkadaşlarından bunları okumasını rica ediyor ve onların görüşünü alıp, oyunun sahneye konup konmamasına karar veriyor.
Ertener'in tek sıkıntısı deprem sonrasında kendilerine ayrılan bütçenin kısılması. ‘‘Devletin ilkelerinden vazgeçmemek kaydıyla özel sektörle işbirliğine sıcak bakıyorum. Özel şirketler afişlerimizi basabilir. Sponsor arıyorum’ diyen Ertener, özel tiyatrolara salonlarını tahsis ettiklerini, sanatçılara özel tiyatrolarda oynama izni verildiğini hatırlatıyor.
Devlet Tiyatrosu’na özel kanun
Bu tür işbirlikleriyle Devlet Tiyatroları'nın ‘kabuğunu kırmasını’ istediğini anlatan Ertener, emekli sanatçıları kadrolu çalıştıramamanın sıkıntısını da dile getiriyor. ‘Quartet’ adlı, dört emekli operacıyı anlatan oyunda dört emekli sanatçıya rol vererek, ‘Sanatçının emeklisi olmaz’ mesajını ilgililere göndermeyi amaçlıyor. Yurt çapındaki kardeş kurumları ile Devlet Tiyatroları'nın bir kanunu olmamasının eksikliğini duyduklarını belirten Ertener, Ankara'da bir yasa tasarısı hazırlandığını ve Meclis'e sunulduğunu anlatıyor. Kuruma özel kapsamlı bir kanunun kendilerine ‘‘bir sistem’ sağlayacağını söyleyerek, bundan sonra ‘‘ben yaptım oldu’ zihniyetinden kurtulunarak her şeyin önceden belirlenmiş bu sistem çerçevesinde yapılacağını vurguluyor.
2000 Programı
Bu hafta Adana, Erzurum, Sivas ve Ankara'dan kardeş tiyatroların İstanbul'da buluştuğunu hatırlatan Ertener, ‘‘Biz bir aileyiz, diğer illerdeki arkadaşlarla buluşmak istedik, onlar da memnuniyetle karşıladılar,’ diyor. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun ‘‘Çöplük’, Sivas Devlet Tiyatrosu'nun ‘‘Şıpsevdi’, Adana Devlet Tiyatrosu'nun ‘‘Pazartesi-Perşembe’ ve Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun ‘‘İbiş'in Rüyası’ adlı oyunları İstanbul seyircisine sunacağı ‘‘Devlet Tiyatroları İstanbul Buluşması’ 11-27 Ocak arasında yapılacak. Kurum, bu yıl, yabancı rejisörlerle de buluşmayı planlıyor, bunların başında dünyanın önde gelen rejisörlerinden Gürcü Robert Sturua geliyor. ‘‘Cyrano De Bergerac’, ‘‘Urfaust’, ‘‘Ferhad ile Şirin’, ‘‘Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı’ gibi oyunlar sürerken, Maksim Gorki'nin ‘‘Ayak Takımı’, Necati Cumalı'nın ‘‘Gel Evlenelim Yürü Boşanalım’ oyununun da içinde olduğu birçok yeni oyun sahneye konulacak.
Çocuklar gülene kadar
130 kişilik sanatçı kadrosu olan İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 2000'de deprem bölgesi ve diğer illere turneye çıkmaya devam edeceğini söyleyen Ertener, kendisini ‘çocuk ve gençlik uzmanı’ olarak tanımlıyor. Birçok çocuk oyunu yazan ve sahneye koyan Ertener, Aziz Nesin'in ‘Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı’ adlı oyununun çadırkentlerde sahneleneceğini anlatıyor. ‘Çocuklar Gülene Kadar’ sloganıyla yola çıkan Ertener, İstanbul'da da uzak semtlerde oturan öğrencilerin ayağına tiyatro götürmeyi hedefliyor. Ertener, ‘‘Seyirci sıkıntımız yok, ancak yelpazemiz genişlesin istiyorum,’ diyor.