Güncelleme Tarihi:
Mehmet Aydın, Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'ne (CSU) yakınlığıyla bilinen Hanns Seidel Vakfı tarafından düzenlenen ”İslamiyetin Avrupa'daki Rolü ve Müslümanlarla Yaşanan Dialog Gerginlikleri” konulu panelde bir konuşma yaptı.
Aydın, konuşmasından sonra da panele katılan Bavyera Eyalet Meclisi Başkanı Alois Glück ve Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Günther Beckstein ile İslamiyet'in Avrupa'daki rolü üzerine tartıştı. Sınır tanımayan küreselleşme nedeniyle Avrupa'da yaşayan Müslümanlar'ın nüfusunun çok daha artacağını belirten Aydın, “Hoşa gitsin ya da gitmesin, bir Batı İmparatorluğu olan Osmanlı Devleti döneminde İslam Avrupa'nın bir gerçeğiydi, bugün de İslam ve Müslümanlar böyledir” dedi.
Dindarlıkla dinciliğin karıştırılmaması gerektiğini, dinde aşırılık ve dargörüşlülüğün bazı gerilimlere yol açtığını ifade eden Aydın, İslamiyet korkusunun Batı'da yeterli bilgi sahibi olunmamasından kaynaklandığını, İslam ülkelerinin içinde bulundukları zor koşullardan dolayı da İslamiyet hakkındaki imajın iyi olmadığını kaydetti.
Eksikleri olsa bile Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in başlangıcından bu yana demokrasiyle yönetilen Türkiye için “İslamiyet demokrasiyle bağdaşıyor mu?” sorusunun bayatladığını kaydeden Aydın, nüfusunun hemen hemen tümünün Müslüman olduğu Türkiye'de İslami değerler ile demokrasinin birarada yürüyebileceğinin ispatlandığını söyledi.
Almanya'da çeşitli İslami topluluklar olduğuna da işaret eden Aydın, bu nedenle tüm Müslümanlar'ın aynı kefeye konulamayacağını, Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinde de varolan ortak değerlerin uygulanmasında görülen eksikliklerin de zaman içinde eğitimle ortadan kalkacağına inandığını kaydetti.
Türkiye'de devletin tüm inançlara eşit mesafede durduğunu ifade eden Aydın, din üzerinden günlük politika yapılmaması uyarısında bulundu.
Aydın, Almanya'da yaşayan Türklerin de kendi değerlerine sahip çıkarak topluma uyum sağlamaları gerektiğini, adalet, hukuğun üstünlüğü, demokrasi ve şeffaflık gibi ortak değerlerle çatışmaması durumunda da mevcut kültürel farklılıkların çok kültürlülük biçiminde topluma kazandırılması gerektiğini söyledi.
Alman vatandaşlığına geçmek isteyen yabancılarla için hazırlanan vatandaşlık testleriyle ilgili olarak da, ortak ve politik değerlerin sorulmasını doğru bulduğuna dikkati çeken Aydın, Almanca bilmenin şart olduğunu, ancak cinsel tercihler konusundaki soruları gereksiz ve onur kırıcı bulduğunu anlattı.
Almanya'daki okullarda İslam dersi verilmesiyle ilgili olarak da Aydın, Münih'te açılabilecek bir İlahiyat Fakültesi'nde yetişecek imamların Alman anayasasına uygun bir müfredat programı uygulayabileceklerini, hem Almanca, hem de Türkçe ders verebileceklerini kaydetti.
Bavyera İçişleri Bakanı Beckstein ise, Almanya'da yaşayan Türkler'in İslamiyet'i hoşgörülü bir din olarak algıladıklarını belirterek, AK Parti iktidarının AB yolundaki çabalarını övdü, ancak Türkiye'de Hıristiyanlar'ın eşit haklara sahip olmadıklarını öne sürdü.
Beckstein ayrıca, okullarda verilecek din derslerinin Almanca olarak verilmesi gerektiğini savunarak, Müslümanlar'ın yalnızca Türkler'den ibaret olmadığına dikkati çekti. Beckstein, bu derslerin din bilgisi almış pedagoglar tarafından verilmesinin de mümkün olacağını söyledi.
Bavyera Eyaleti Meclis Başkanı Glück de, İslami değerlerin Alman anayasasına uygunluğunun samimi ve açık biçimde tartışılması gerektiğini ifade ederek, “Çok kültürlü toplumun gelecekte yeri yok. Bunun örneği Fransa ve Hollanda'da edinilen deneyimlerde görülmüştür” dedi.
Panele, Türkiye'nin Münih Başkonsolosu Abdurrahman Bilgiç, Nürnberg Başkonsolosu Selim Kartal, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Rıdvan Çakır ile çok sayıda Türk ve Alman davetli katıldı.
Aydın, yarın sabah Türkiye'ye dönecek.