Güncelleme Tarihi:
Devlet Bahçeli’nin Mevlana’dan da alıntı yapıp takipçilerine attığı tweetler şöyle: ’Bazen susmak, anlamsız konuşmaktan, çamurlu söz akıntısına kapılıp sürüklenmekten daha evladır, daha makbuldür.
Bazen durmak, kontrolsüz ve dengesiz hareketten, pusulasız ilerlemekten daha akılcı, daha yararlıdır.
Bazen sessizce izlemek, büyük bir mesajın, derin bir tepkinin, zamanın kalıbına dahi sığmayan milli tavır ve itirazın tercümesidir.
Bazen beklemek, çok defa sabrı rehber yapmak insana ve insanlığa hiç umulmadık ümit ve heyecan kapıları aralayacaktır.
Bakın ne diyor Hz. Mevlana: ’Tohum, toprak içinde gizlendiği, zahmetlere katlandığı için bostan yeşerir, güzelleşir ve olgunlaşır.’
Söz vardır yokuşu düz eder, söz vardır gündüzü gece eyler.
Söz vardır gönülleri fetheder, söz vardır fitneyi filizlendirir.
Bunun için nerede konuşup nerede susulacağını bilmek en başta feraset ve fazilet meselesidir.
Erdem ve hidayet nurları ile dolu olanlar, manevi arınmışlıkla gönüllere şifa dağıtırken nefsin putlarını kırarlar, kör tutkuları eritirler.
Sözün şehvetine aldanıp yalan, riya ve entrikaya kılıf üzerine kılıf geçirenler, nefislerinin boyunduruğuna teslim olan zavallılardır.
Gün olur bunlar için bir çift söz dahi sarfetmek israftır, anlamsızdır ve zaman kaybıdır.
Hileyle suyu bile düğümleyeceğini sanan gafiller, çöp kadar akıllarınca dağ gibi milli emanetleri dağıtmak ve parsellemek emelindedir.
Harislerin, haset yuvalarının, hıyanet yolcularının göz testileri hiç dolmaz, zehirli dilleri hiç yorulmaz ve de kalpleri hiç huzur bulmaz.
Bunlara en iyi cevap bazen sessizliğin çığlığıyla karşı durmak, sessizliğin feryadıyla mukabele etmektir.
Sözleri; zehir katılmış şerbet veya içinde iğne bulunan ekmek gibi olanlara, sadece yıldırımlar gibi nazar etmek birçok şeye bedeldir.
Vuslat gecemizin mumunu söndürmeye azmetmiş çoraklaşmış vicdanlara elbette söylenecek çok şey vardır.
Ama her zaferin bir hazırlık devresi, her kutlu başarı için bir vakit vardır.
Son olarak sizlerle şu gerçekleri Hz. Mevlana’dan feyizlenerek paylaşmak istiyorum ki;
Manalarda bölüm, sayı, çokluk, farklılıklara teslimiyet yoktur. Manalarda ayırt ediş, tek tek sayış olamaz.
Bu kapsamda biri, iki gören kişi ya da kişiler şeytanın halefi ve yoldaşıdır.
Vahdet sırlarının nükteleri, birliğin ve biraradalığın mirası keskin bir kılıca benzer. Kalkanı olmayanlar geri durmalı ve hatta kaçmalıdır.’