Derviş: "Enflasyonla kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz"

Güncelleme Tarihi:

Derviş: Enflasyonla kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2001 00:00


Devlet Bakanı Kemal Derviş, enflasyonla çok kararlı biçimde mücadeleye devam edeceklerini bildirdi.
Haberin Devamı

Derviş, yarın gerçekleştireceği ABD ziyareti öncesinde, İstanbul’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında, dört mesajının olduğunu açıkladı.

Programın bütünü ortaya çıkmadan ayrıntılar hakkında bilgi veremeyeceğini belirten Derviş, ancak "enflasyonla kararlı mücadeleye devam edeceklerini" söyledi. Ekonomik programın Şubat ayında ciddi hasara uğradığını kaydeden Bakan Derviş, ancak enflasyonla mücadelede 18 aydır alınan mesafenin, 1-2 aylık kayıp olsa da kazançla sonuçlanması gerektiği görüşünü dile getirdi.

Üzerinde çalışılan programın, Türkiye’nin "Ulusal Programı" olacağını vurgulayan Derviş, IMF, Dünya Bankası gibi bazı uluslararası kuruluşlardan destek isteneceğini, ancak bunun Türkiye’nin bir programı olacağını kaydetti.

Türkiye’nin çok değerli yetişmiş insanları bulunduğunu, bu kişilerle çalışmaktan memnunuyet duyduğunu da açıklayan Derviş, programın çok güçlü bir politik desteğe ihtiyaç duyduğunu da vurguladı. Derviş, sadece teknik kadrolar tarafından hazırlanan, politik ve toplumsal düzeyde desteklenmeyen programın Türkiye’yi düze çıkaramayacağını söyledi.

Derviş, programın başarısı için dış finansmanın şart olduğunu da söyledi.

"HENÜZ BİR PROGRAM OLUŞMADI"

Devlet Bakanı Kemal Derviş, çok yoğun çalışmaları çerçevesinde son 4 günde önemli ilerlemeler kaydetmelerine karşın, henüz bir programın oluşmadığını söyledi.

Derviş, programın bir paket halinde ortaya konacağını, bu konuda bir ayrıntı vermesinin mümkün olmadığını, buna karşın kamuoyuna bazı mesajları iletmek istediğini söyledi.

"Eski program, Şubat’ta kazaya uğradı. Ancak ilk olarak Kasım sonunda Aralık başında, daha sonra Şubat’ta ciddi olarak kazaya uğradı.

Buna rağmen Türk toplumunun özellikle 18 aydır enflasyon karşısında kazandığı mesafeyi, 1-2 ay kaybetsek bile yeniden kazanmamış şarttır, enflasyonu yenmemiz şarttır. Enflasyon esasen, vatandaşın cebinden bir yerde yarı gizli, yarı kanunsuz para almaktır. Enflasyon herşeyden önce bir devletin gelirinden önce gideri olunca ortaya çıkar.

Nasıl bir aile sahip olduğu kaynaklardan fazla harcayamazsa, bir devletin durumu da aynıdır; bunu harcamaya kalkarsa, sonunda vatandaşın cebindeki parayı almış oluyor, fiyat artışlarıyla bir eli ile verdiğini diğer eli ile geri almış oluyor. Dolayısıyla enflasyonla çok kararlı bir biçimde mücadeleye devam etmeliyiz. Bu konuda taviz veremeyiz, sosyal adalet bakımından ve Türk toplumunun geleceği bakımından çok önemli bir nokta."

"ULUSAL PROGRAM OLACAK"

Oluşturulan programın, IMF’nin, Dünya Bankası’nın veya herhangi bir uluslararası kuruluşun programı değil, Türkiye’nin ulusal bir programı olacağını da vurgulayan Bakan Derviş, bütün ilgili bakanlıklardan gelen bürokratlarla birlikte çalıştıklarını kaydetti.

IMF’den, Dünya Bankası’ndan, Avrupa’dan, birçok başka yerden destek arayacaklarını söyleyen Derviş, IMF ile anlaşmaya çalıştıklarını da açıkladı. Derviş, "Fakat program bizim programımızdır, Türk kadrolarınca, Türk uzmanlarınca hazırlanan bir programdır. İnşallah desteği alacağız" dedi.

Türkiye’nin çok değerli, yetişmiş, dünya çapında, dünyada herhangi bir kuruluşta çok saygınlıkla çalışabilecek, Türk ekonomisini çok iyi bilen uzmanları bulunduğu belirten Derviş, bundan sevinç duyduğunu ve zevkle bu kişilerle çalıştığını söyledi.

POLİTİK DESTEK ZORUNLU

Programa politik desteğin zorunlu olduğuna, ekonomik stratejiyi Türk toplumunun desteklemesinin gerektiğine dikkati çeken Bakan Derviş, sadece teknik kadrolar tarafından desteklenen programın başarılı olamayacağını anlattı.

Programın teknik olarak ortaya çıkarılsa bile bu programa politik düzeyde tam destek sağlanmazsa ve toplum tarafından benimsenmezse, programın Türkiye’yi düze çıkaramayacağını, başarıya ulaşamayacağını kaydeden Derviş, şöyle devam etti:

"Herhangi bir uzman kadrosunun, bir kişinin, herhangi bir grubun mucize yaratması veya sihirli birşey ortaya çıkarması mümkün değildir. Çok güçlü bir politik desteğe ihtiyacımız var. Program oluştuğunda, Türk insanına güzel bir şekilde anlatmamız lazım. Kapalı kapılar ardında sadece teknik kadrolar tarafından hazırlanmış bir program başarılı olamaz."

EKONOMİNİN PATRONU DEĞİLİM

Derviş, bir gazetecinin "Siz ekonominin patronu olarak yapacağınız görüşmelerde siyasi konuları ele alacak mısınız" şeklindeki sorusu üzerine, "Ekonominin patronu falan değilim. Sadece mümkün olduğu kadar güçlü bir şekilde çalışmaya gelmiş olan bir Türk vatandaşıyım, bakanıyım" dedi.

Ekonominin tek patronunun olamayacağını ve ekonominin bir kadro işi olduğunu kaydeden Derviş, "Tabii, en başta sayın Başbakan, başbakan yardımcıları bu stratejiyi üstlendiler ve yardımcı oluyorlar" diye konuştu.

Henüz bir programın oluşmadığının altını çizen Derviş, dışarıya da programı tartışmaya ya da programı anlatmaya gitmediğini söyledi.

Derviş, dışarıda yapacağı temaslarda Türkiye ile ilgilenen çevrelerle bazı boyutları görüşeceklerini söyledi. Derviş, sözlerine şöyle devam etti:

"Program ortaya çıkmış değil ki ben bunu müzakere edeyim. Bir de bazı özel nedenlerle gidiyorum. Dünya Bankası’ndan istifa işlemlerinin tamamlanması için yasal olarak orada olup birçok kağıdı imzalamam gerekiyor. O işlemi yapmak için gidiyorum, müzakere olmayacak.

Fakat tartışmalarımızda herhangi siyasal konulara girmeyeceğiz. Tamamen teknik ve ekonomik düzeyde tutacağız konuşmaları.

Eğer ileride siyasal büyutu olacaksa Sayın Başbakan, başbakan yardımcıları, Dışişleri Bakanı sanıyorum bu boyutta destekçi olacaklar."

"ŞU ANDA BİR ANLAŞMAYA VARMIŞ DEĞİLİZ"

Kemal Derviş, "Ulusal bir programa IMF’nin, diğer uluslararası kuruluşların desteği olabilir mi" şeklindeki bir başka soru üzerine de "Bence daha güçlü bir şekilde desteklemeleri gerekir hiç değilse ve destekleyeceklerini de umut ediyorum" dedi.

Ulusal bir programın, ulusal, siyasal iradeye dayanan ve toplumdan destek alan bir program olacağını ifade eden Derviş, onların da bu programın başarılı olmasını isteyeceklerini söyledi.

Derviş, programın ulusal olmasının ve bu ulusal niteliğinin vurgulanmasının hem Türkiye için, hem de dış kuruluşlar için yararlı olacağı görüşünü dile getirdi. Derviş, daha sonra şunları söyledi:

"Bu konuda sanıyorum bir anlaşmazlık olmamalıdır. Tekrarlıyorum, anlaşmaya varmak istiyoruz, varacağımızı ümit ediyorum. Fakat anlaşmadığımız konular da var. Bu konuları tartışıyoruz şu anda. Teknik düzeyde de tartışıyoruz, benim düzeyimde de tartışıyoruz. Şu anda anlaşmaya varmış değiliz. Onların bazı görüşleri bizim bazı görüşlerimizle tam uymuyor. Biz kendi programımızı anlatabilir, ikna edersek o zaman onlar da destekleyeceklerdir.’

"Programın ne kadarlık bir dış finansmana ihtiyacı var ve bu destek olmadan programın şansı ne" şeklindeki bir soruya da Derviş, "Valla burada bir yumurta, tavuk hikayesi var" karşılığını verdi.

Programın başarılı olabilmesi için kesinlikle dış finansmana ihtiyacı olduğunu da kaydeden Derviş, "Dışarıdan da mutlaka bir miktar destek alacağız. Fakat aynı zamanda finansman kaynakları da tabi programın bütününü görmek istiyor, orda da haklı" diye konuştu.

Programın bir bütün olarak ortaya çıkmadığı sürece dış finansman, iç finansman dengesinde bir şey söyleyemeyeceğini belirten Derviş, "Fakat, dış finansmana ihtiyacımız var. Bunu hem uluslararası kuruluşlara, hem bankalara, hem dış ülkelere anlatmak için çok güçlü bir şekilde çalışmamız gerekir" dedi.

"BÜTÜN GERÇEKLERİ, ÇOK AÇIK, DÜRÜST ANLATMAMIZ LAZIM"

Bakan Derviş, dış finansmanın boyutu konusundaki bir soru üzerine de programın bütünün ortaya çıkmasından önce herhangi bir rakam veya herhangi özel bir boyutu konusunda bilgi veremeyeceğini söyledi.

"Toplumun güveni sağlanabilecek mi" şeklindeki bir diğer soruya da Derviş, şu anda en önemli sorunun o güvenin yeniden, güçlü bir şekilde oluşmasına yardımcı olmak olduğunu söyledi.

Kemal Derviş, şöyle devam etti:

"Herşeyden önce yani yabancılardan önce Türk toplumunun ve insanının bu programa güvenmesi lazım. Onun için de hiçbirşeyi, olmadığı biçimde göstermememiz lazım. Bütün gerçekleri çok açık, çok dürüst, herkesin anlayabileceği bir dille anlatmamız gerek. Eğer bunu yapabilirsek sanıyorum Türk toplumu bu desteği verecektir.

Türk toplumu esasen olayları çok iyi seziyor. Bunu istiyor, açıklık istiyor, şefaflık istiyor. Birçok güçlüğe katlanmaya hazır.

Güçlükler olacktır. Bu programdan ve bu ağır bunalımdan bazı fedakarlıklara katlanmadan çıkamayacağız. Bunu size açık söyleyeyim. Ama bu fedakalıkları hepimizin taşıması lazım. Özellikle taşıyabilen kesimin taşıyabilmesi, taşıması lazım.

Aynı zamanda bu fedakarlıkların sonunda düze çıkabileceğimizi ve çok daha iyi günlere birlikte gidebileceğimize toplumun inanması lazım.

Eğer bu güveni, sağlayabilirsek başarılı olacağız, bu güveni sağlayamazsak önümüzde büyük zorluklar doğabilir onun için bu güveni mutlaka sağlamamız gerekir."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!