<B> Merve YENAL</B>
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2002 13:53
Sağlık hizmetleri alanında hizmet veren Novartis Türkiye, 2001'de kriz yönetiminde gösterdiği başarı nedeniyle Harvard Business School'da vaka çalışması olarak ele alınacak. Okulun yetkilileri çalışmayı oluşturmak için Türkiye'ye gelerek şirketin tüm yöneticileriyle görüştüler.
Geçen yıl ekonomik kriz birçok şirketi 'fena' yakaladı. Şirketler krizle başa çıkabilmek ve ayakta kalabilmek için önlem almaya başladılar. Bu önlemler genelde eleman çıkarmak, ücretleri ve primleri kısmak, eğitimlere son vermek şeklinde oldu. Bazı şirketler ise 'farklı' yöntemlere başvurarak krizi 'hafif sıyrıklarla' atlattılar.
Novartis Türkiye'nin uyguladığı kriz yönetimi ilginç bir başarıya imza attı. Dünyanın en önemli yönetim okullarından Harvard Business School, Novartis'in yöntemlerini 'vaka çalışması' olarak ele aldı.
Okul yetkilileri Türkiye'ye gelerek şirketin üst düzey yöneticileriyle görüştüler. Novartis'in krizle başa çıkma stratejisi şimdi bu okulda 'case sudy' yani vaka çalışması olarak incelenecek.
Sağlık hizmetleri alanında hizmet veren Novartis Türkiye'de 900 kişi çalışıyor. Ekonomik krizde eleman çıkarma yoluna gitmeyen şirket, aksine 80 yeni elemanı bünyesine katmış. Kriz yönetimi sonunda yapılan 'çalışan memnuniyeti anketi' çalışanların yüzde 98'inin çalıştığı işten memnun olduğunu göstermiş. Aynı zamanda geçen yıl serbest pazara ve SSK'ya yapılan satışlarda Türkiye'de pazar liderliğine oturmuş. Bu gelişmeler Harvard Business School'un da dikkatini çekmiş. Daha önce bu okulun eğitimlerine katılan Novartis Türkiye, bu kez eğitimlere 'konu' olma şansını yakalamış.
Vaka çalışmasını oluşturmak için okul yöneticileri Novartis Türkiye'nin yöneticileriyle teker teker görüşmüşler. Pazarlama, insan kaynakları, finans yöneticileri ve genel müdürle yaklaşık iki saat süren toplantılar yapmışlar. Her departmandan uygulanan yönetim stratejisi konusunda bilgi almışlar. 'Krizde ne yaptınız, kaç kişi işe aldınız, şirketin kültürü nedir, nasıl çalışırsınız?' gibi sorular sormuşlar.
Novartis İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Direktörü Aylin Gürer bu başarıyı şirketin çalışanlarına zor zamanlarda destek olmasına bağlıyor. Krizi yönetirken aktiviteleri ve insan kaynaklarını kısmadıklarını, masrafları azalttıklarını söylüyor:
‘‘Harvard'ın bize ilgi duyması yalnızca insan kaynakları değil tüm departmanlarda gösterdiğimiz başarılarla ilgili. Bir yere yürüyerek de gidebilirsiniz, arabayla da... Biz aracın türünü biraz değiştirdik ama sonuçta o noktaya vardık. Pahalı değil 'akıllı' organizasyonlarla mesajımızı ulaştırmaya çalıştık. Özellikle kriz döneminde çalışanlar şirkete güveniyorlarsa yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar. Biz bu artmış enerjiyi performansa dönüştürmeyi başardık.‘‘
Kibar, zeki ve ısrarcı
Novartis İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Direktörü Aylin Gürer şirketin başarısında rol oynayan iki önemli projeden söz ediyor. Bunlardan ilki Avrupa çapında bir proje olan 'Birlikte Büyüyelim'. Çalışma 11 ülkede 200 yöneticiyle yapılmış. Yöneticilere 'bugün Novartis'i nerede görüyorsunuz ve yarın nerede görmek istiyorsunuz?' soruları sorulmuş. Buna göre aksiyon planları hazırlanmış. Novartis Türkiye'nin bu projedeki ciddi çalışması dikkat çekmiş. Novartis Türkiye ortaya çıkan hedeflere ulaşabilmek için 10 ayrı program yürütüyor. Yıl sonuna kadar bu projeleri tamamlamayı amaçlıyor.
İkinci proje Türkiye çapında özellikle satış grubunda yürütülüyor. Proje için 'kibar, zeki ve ısrarcı' adlı bir sloganları var. Eleman seçiminden, performans değerlendirmesine kadar birçok alanda bu kriterlere yönelik değerlendirmeler yapıyorlar. Böylece Novartis'in elemanlarının 'kibar, zeki ve ısrarcı' olarak bilinmesini amaçlıyorlar.