Güncelleme Tarihi:
Selçuk Üniversitesi'ne bağlı Prof. Dr. İhsan Doğramacı Uygulamalı Anaokulu Müdürü Tülay Şener, oluşturdukları “hayal odası”nda her sınıfta günde bir kez belirlenen bir konu üzerinde hayal kurma dersi işlendiğini söyledi.
Tülay Şener, sınıf öğretmenleri tarafından belirlenen konuyla ilgili materyallerin de bulunduğu ortamın loş hale getirildiğini ve spotlarla renklendirildiğini ifade etti.
Aynalar ve renkli dekoruyla çocukların ilgisini çeken odada, minderler üzerine oturan öğrencilerin rahat bir pozisyon aldıklarını dile getiren Şener, “Öğretmen, konu olarak doğa olaylarını anlatıyorsa, yağmur ya da rüzgar efektleri bulunan rahatlatıcı bir müzik eşliğinde, öğrencilerden gözlerini kapatmalarını istiyor. Öğretmenin anlattığı konuyu hayalinde canlandıran çocuklar, daha sonra hayal kurarken hissettiklerini ve gördüklerini anlatıyor” dedi.
Çocukların 3 yaşından itibaren hayal dünyalarının yerine oturduğunu belirten Şener, bu derslerde farklı uyarıcılarla düşünmeleri ve fikir üretmeleri sağlanan çocukların yaratıcılıklarının geliştirildiğini vurguladı.
“HAYAL KURAN ÇOCUK, SORUNLU DEĞİL”
Çocukların kurduğu hayalleri bazen gerçek gibi anlattığına dikkati çeken Anaokulu Müdürü Şener, anne ve babaların bu durum karşısında telaşa kapıldığını ve çocuklarının yalan söylediğini sanarak, onlara baskı yaptığını belirtti.
Bu yaşlardaki çocukların, kurduğu hayalleri çevresindekilerle paylaşmasının doğal bir durum olduğuna dikkati çeken Şener “Hayal kuran çocuk, bazen olmayacak şeyler söyler ve bize çok uçuk gelen olaylar anlatır. Çocuklara (yalan söyleme) şeklinde baskı yapılırsa, yaratıcılığı körelir. Ünlü bilim adamları, hayallerini gerçekleştirmeseydi, hayatımızı kolaylaştıran buluşlar ya da eserler olmazdı. Zamanla hayal edilen şeyler, ileride hayatımızın bir parçası haline gelebilir” diye konuştu.
ÜÇ ADIMDA DÜŞÜNME
Şener, ISO 9000 belgesi almaya hazırlanan okulun satranç odasında ise çocukların, satranç oynamanın yanı sıra, 3 adımda düşünmeyi öğrendiklerini anlattı. Şener, “Birinci hamlenin sonucunu gören çocuk, ikinci hamleyi hesaplayarak, üçüncü hamlesini ise bilinçli bir şekilde yapar. Üç adımda düşünme tekniğini öğrenen çocuklar, hayatının diğer alanlarında da adımlarını, sonuçlarını önceden düşünerek ve göze alarak atar” dedi.
Yemek odasında ise çocuğun kendi yemeğini hazırlayarak, kendi ihtiyaçlarını karışlamayı öğrendiğini dile getiren Şener, şöyle konuştu:
“Çocuk, yemek odasındaki gerçek materyallerle tost, makarna, kek gibi yemekler yiyecekler hazırlayarak, şimdiye kadar sadece büyüklerinin yapabildiği bu önemli işi, arkadaşlarıyla birlikte başarmanın keyfine varıyor. Çocuk, daha önce tehlikeli olduğu için yanına yaklaştırılmayan ocak, bıçak gibi nesneleri kullanıyor. Bu nesneleri, çocuklardan uzak tutmak yerine nasıl kullanıldığı öğretilirse, tehlikeli olmaktan çıkar ve çocuğu geliştirir. Basitten karmaşığa giden bu işleri becerebilen çocuk, yapabileceklerinin farkına varıyor, kendine olan güveni pekişiyor”.