A.A
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2010 10:12
Emine Dalfidan/Hande İlbeyi- Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul öncesi eğitimi bazı illerde zorunlu tutmasıyla okul öncesi eğitimden yararlanan çocuk sayısının 980 binden 1 milyon 100 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Sırada, 4-5 yaş grubundaki 2 milyon 400 bin çocuk okullu olmayı bekliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü Remzi İnanlı, okul öncesi eğitimin zorunlu tutulduğu il sayısının bu yıl 32'den 57'ye yükseldiğini kaydetti. Okul öncesinde en büyük sorunun öğretmen sıkıntısı olduğunu söyleyen İnanlı, “Bunun önlemini alıyoruz. Üniversite mezunlarının 60 saatlik uyum kursundan geçirilip ücretli öğretmen olarak başlatılmaları için illere yazı gönderdik” dedi.
İnanlı, 20 Eylül 2010 Pazartesi günü başlayacak yeni eğitim-öğretim yılıyla ilgili hedeflerini ve çalışmalarını anlatarak, değerlendirmede bulundu.
Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının Türkiye'nin Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planında yer alan hedeflerini yakaladıklarını belirten İnanlı, şu anda okullaşma oranının yüzde 39 olduğunu, bu rakamın sadece 5 yaş grubunda yüzde 65'i bulduğunu kaydetti. İnanlı, 4-5 yaş grubunda okul öncesi çağ nüfusunda 2 milyon 400 bin çocuk bulunduğunu belirtti.
Türkiye'nin 32 ilinde geçen sene okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiğini anımsatan İnanlı, bu illerdeki okullaşma oranı ortalamasının yüzde 93.1'e yükseldiğini anlattı. Bu illerde anaokuluna gitmeyen çocuklar da bulunduğunu ifade eden İnanlı, bunların çoğunlukla kırsal kesimde yaşadığını söyledi. İnanlı, “Bazı köylerde bir-iki çocuk var. Oraya okul açamıyorsunuz, öğretmen gönderemiyorsunuz, taşımalı eğitime alamıyorsunuz. Bu nedenle köylerdeki okul öncesi çocukları ilköğretimde olduğu gibi taşımalı eğitime almayı düşünüyoruz, bunun çalışmasını yapıyoruz” diye konuştu.
Avrupa ülkelerinde okullaşma oranlarının yüzde 80'in üzerine çıktığını söyleyen MEB Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü Remzi İnanlı, Türkiye'de bu oranın düşük olduğuna işaret etti. Son yıllarda bu alanda hızlı gelişmeler kaydedildiği dile getiren İnanlı, bu yıl 4-5 yaş grubunda okullaşma oranında yüzde 45'i hedeflediklerini bildirdi. İnanlı, “2012-2013 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de bütün illerde 5 yaş grubu zorunlu eğitime geçecek” diye konuştu.
Anaokullarına ilişkin bilgi veren İnanlı, müstakil olarak yapılandırılan anaokulu sayısının geçen yıla göre 300 artarak 1426'ya ulaştığını, bu yıl sonuna kadar bu rakamın 1500'ü bulacağını bildirdi. Anaokullarının sadece Türkiye'nin batısı veya güneyinde değil, doğusunda ve güneydoğusunda da eşit olarak dağıldığını belirten İnanlı,”Mesela Şırnak'ta 15, Van'da 32 anaokulu var. Müstakil anaokullarını çoğaltmaya çalışıyoruz. Anaokullarının anasınıflarına göre avantajları var tabii. Anaokullarında aynı yaş grubundaki çocuklar aynı mekanı paylaşıyor. Bu okullarımızın lavabosu, merdiveni, oyun alanı o yaş grubundaki çocuklara göre. Ama ilköğretim okullarında böyle değil. İlköğretim okulları ilköğretim öğrencisine göre yapılmıştır. Dolayısıyla müstakil anaokullarının sayısını çoğaltmaya çalışıyoruz” dedi.
“10 BİN ÖĞRETMENE İHTİYAÇ VAR”
Okul öncesinde en önemli sorunun öğretmen ihtiyacı olduğunu bildiren İnanlı, okul öncesi eğitimde okullaşma oranının artmasına bağlı olarak öğretmen ihtiyacının da arttığını kaydetti.
İnanlı, şunları kaydetti:
“Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğretmen sıkıntımız var. Normal kontenjanlarla bu açığı kapatmak mümkün değil. Geçen sene sözleşmelilerle birlikte 17 bin öğretmen ataması yapıldı, bu çok rahatlama getirdi ama bu sene de en azından 10 bin öğretmene ihtiyaç var. Biz bunun önlemini alıyoruz. Üniversite mezunlarının 60 saatlik uyum kursundan geçirilerek, okul öncesine adapte edilerek ücretli öğretmen olarak başlatılmalarını istedik. Geçen sene de bu uygulamayı yapmıştık, başarılı oldu. Biz özellikle sınıf öğretmenliği branşından mezun olanları tercih ediyoruz. Bir tercihimiz de liseyi meslek lisesinde çocuk gelişimi bölümünde okuyanlar. Çünkü bu konuda ön bilgileri var.
İller bunun duyurusunu yapıyor. Başvuranlara bizim gönderdiğimiz program çerçevesinde seminerler veriyor ve semineri tamamlayanlar haftada 30 saate kadar ücretli öğretmenlik yapabiliyor.”
“ALINAN PARA BAĞIŞ DEĞİL MALZEME ÜCRETİ”
MEB Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü İnanlı, kamuoyunda okul öncesi eğitimin “ücretli” olduğu yönünde yanlış bir imaj bulunduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“Okul öncesi eğitim paralı değil. Okul öncesinde alınan para şudur; öğrenciye sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ikindi kahvaltısı veya sadece kahvaltı ya da öğle yemeği veriliyor. Veliden de bunun masrafını alıyoruz. Bizim okullarımızda hizmetli, yardımcı personel yok. Bu hizmetler için sigortalı işçi çalıştırıyoruz. Dolayısıyla belirlenen fiyatlar makul. Türkiye genelinde 180 TL'yi geçmiyor ama bu ücret yöreye göre değişiyor. Bazı yerlerde bu ücret 10-15 TL. Alınacak ücretle ilgili her ilde komisyon kurulmuş durumda. O komisyonlar o ilin şartlarına göre 'bunu kaça mal edebiliriz' diye düşünüp bir fiyat tespit eder. O fiyatlar da Genel Müdürlüğümüze geliyor, bir değerlendirmeye tabi tutuyoruz, aşırı olanları geri çeviriyoruz.
Bir kısım okullar da şunu yapıyor, sene başında belli bir miktar alınıyor velilerden. Aslında bu konuda vatandaşların bilgilendirilmesi gerekiyor. Çünkü okullarda çocuklar için temizlik malzemesi, peçete, deterjan, kırtasiye gibi şeylere ihtiyaç duyuluyor ve okullar bunları toptan alıyor. Velilerden de bu bir defaya mahsus olarak peşin alınıyor. Veli de bunu bu şekilde bilmediği için 'bağış alınıyor' diye tepki gösteriyor. Halbuki bu bağış değil, çocuklar için kullanılan malzemeler için alınan para. Okullar bunu taksite bölebilir, vatandaşları bu konuda bilgilendirebilir böylece yanlış anlamalar ortadan kalkar. Bunun dışında velilerden para alınamaz.”
“HER OKULUN 'ÜCRETSİZ' KONTENJANI VAR”
Ekonomik durumu uygun olmayan çocuklardan para alınmadığını vurgulayan İnanlı velilere, şöyle seslendi:
“Herkes çocuğunu getirsin. Kayıt olamayanlar, sıkıntı yaşayanlar bize başvursun. Ekonomik durumu müsait olmayan çocuklarımızdan hiç ücret almıyoruz. Her okulun yüzde 10 kontenjanı vardır. 100 kişilik bir okulda 10 kişiyi biz ücretsiz olarak eğitimden yararlandırıyoruz. Hiç kimse bu eğitimden geri kalmasın. Bu eğitim gerçekten önemli. Çocuğun zeka gelişimin en yoğun olduğu döneme rastlıyor. Eğer bu eğitimi alırsa paylaşımcı oluyor, daha iyi iletişim kuruyor, ilköğretime hazır bir şekilde geliyor, Türkçe'yi öğrenmiş oluyor.”
Anaokullarında kullanılacak ders malzemeleri arasında yer alan yayınlarla ilgili sıkıntılar yaşandığını da dile getiren İnanlı, bu konuda öğretmenlere uyarıda bulunduklarını belirterek, “Fiyatları normal şekilde olacak biçimde ayarlayın, masrafları mümkün olduğu kadar aza çekin diye öğretmen arkadaşlarımıza telkinde bulunuyoruz” diye konuştu.
“GEZİCİ EĞİTİM”
MEB Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürü İnanlı, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve özellikle varoşlardaki çocukların bu eğitimden yararlanmasını sağlamak amacıyla birkaç yıl önce başlatılan “Mobil Anaokulu” projesinin de devam ettiğini vurguladı.
Okul öncesi eğitim sınıfı olarak düzenlenen otobüslerin haftanın belli günlerinde belli bölgelere giderek oralardaki çocuklara öğretmenler eşliğinde eğitim verdiğini anlatan İnanlı İstanbul, Bursa, Balıkesir, Sakarya, Aydın, Denizli, Ankara, Antalya, Malatya, Gaziantep, Bayburt, Osmaniye, Van ve Iğdır'da toplam 22 otobüsün “mobil anaokulu” olarak hizmet verdiğini kaydetti.
İnanlı, bu otobüsler aracılığıyla annelere de okul öncesi eğitim hakkında bilgi verildiğini, ayrıca çocukların belirli aralıklarla sağlık taramasından geçirildiğini sözlerine ekledi.