OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 10, 2001 00:00
derin mavilere tüpsüz dalış:BLUES "I got a Black Magic Woman…She's got me so blind I can't see;But she's a Black Magic Woman andShe's trying to make a devil out of me..." Bir Santana klasiği olarak belleklerimize yerleşmiştir "Black Magic Woman". Altı çelik telin ardında başlar tutukluluk haliniz. Mahveder sizi, kor kenara… Fakat çok az kişi bilir 1970 Kasım'ında piyasaya çıkıp 1971 başında Listeleri altüst eden bu parçanın asıl sahibinin Fleetwood Mac'in kurucusu Peter Green olduğunu… Eric Clapton çekip Yunanistan'a gittiğinde "John Mayall's Bluesbreakers" panik halinde yerine adam aramaktadır ve karşılarında "n'apacaksınız Clapton'u, ben ondan çok daha iyiyim" diyen Peter Green durmaktadır. Mayall hayranları bu durumu protesto ederken, Green inanılmaz "Supernatural"ı patlatır. Santana'nın "Smooth"unun bulunduğu Grammy ödüllü "Supernatural" albümü yıllar sonra eski bir hesabı ödemektedir. Artık Green fırtınası esmektedir. Nefesler tutulmuş; garip akorlar, benzersiz melankolik yolculuklar birbirini izlemektedir. Ünü İngiltere sınırlarını aşarken Fleetwood Mac kurulur ve önce "Albatross", ardından da listeleri kasıp kavuran "Black Magic Woman" gelir. Ardından gelen "Need Your Love So Bad" insana gerçekten aşkı feci şekilde hissettirir. Tüm bir kuşak aşıktır, hem de çok kötü bir şekilde. Geceler başladığında, sımsıkı sarılacak kollara; ışıklar kapandığında, yumuşacık bir sese ihtiyaç vardır. Green, artık başka bir boyuta, apayrı bir dünyaya taşınmış, grubun bütün kazancını yoksullara dağıtmaktadır. Yeni adresine; bu, paraların saçılması durumunu içine sindiremeyen Mick Fleetwood bile ulaşamamaktadır. Ve kopar gruptan. Fazla yetenek, fazla zeka ve fazla LSD kurbanı olarak… Fleetwood Mac'in yolunu "Rumours" albümü beklemektedir. Bir rivayete göre; bir konserin ortasında sahneyi terkeder ve bir daha kendisinden
haber alınamaz. Kapının dışında; paha biçilmez 1959 yapımı "Gibson-Les Paul" gitarını oracıktaki dilenciye verir. Onlarca yıl sonra tekrar bulunduÄŸunda inanılmaz uzunluktaki tırnaklarıyla sefil bir vaziyettedir. Tırnaklarının durumunu "birdaha gitar çalamamak için" diye izah eder Peter Green. Benim yıllarca gerçek sandığım bu rivayet kısmen yanlıştır. Çünkü o gitarı bir dilenci deÄŸil bir baÅŸka blues virtüozu devralmıştır: Gary Moore. Gary Moore "bu gitarı almam imkansız" dediÄŸinde, "kendi gitarını sat, eline geçeni ver yeter" olmuÅŸtur yanıtı. "Still Got The Blues" iÅŸte bu efsanenin, efsane gitarıyla doÄŸmuÅŸtur. Gary Moore da Nisan 1985'te öyle bir albüm yapmıştır ki; hem Green'e, hem düş hekimi Yalçın Ergir'e borcunu, gecelik yüzde 1700 faizle ödemiÅŸtir: "Blues For Greeny". Ne yalan söyleyeyim, bu yazıyı yazarken Moore'dan "Need Your Love So Bad"i "repeat" modunda dinliyorum ve sanki bu yorum orijinalinden bile daha güzel geliyor bana. (Sigaradan nefret eden bana sigara içirtip, gelen telefonlara "evet, çabuk söyle" dedirtecek kadar…) Peter Green ÅŸimdi annesiyle Londra'da oturmaktadır. Tıpkı Pink Floyd'un kurucusu Syd Barrett gibi. UÄŸruna "Wish You Were Here" yazılan, ÅŸizofreninin Pink Floyd'dan alıp koparttığı Syd Barrett gibi. Bir farkla; Syd Barrett'e artık ulaşılamazken, "Is There Anybody Out There?" sorusu, iki akorlu bir senfoni gibi gökyüzüne karışırken, "The Lunatic" hasarlı beyniyle artık kapıyı kilitlemiÅŸ, anahtarı fırlatıp atmış, Ay'ın karanlık yüzüne de sonsuza dek yerleÅŸmiÅŸken; Peter Green tünelde kaybolmamıştır halâ… 1998 de New York - Waldorf Astoria'da Carlos Santana ile birlikte aÅŸağıdaki lirikleri haykırmışlardır; karşılarında büyülenmiÅŸ duran topluluÄŸa: "I got a Black Magic Woman.She's got me so blind I can't see;But she's a Black Magic Woman andShe's trying to make a devil out of me..."Yalçın ERGÄ°R - 10 Ocak 2001, ÇarÅŸamba Â
button