Güncelleme Tarihi:
Dere yataklarına ve taşkın alanlarına bina yapılmaması gerektiğini söyleyen Şen, ''Ama burada bakıyoruz, hemen dere yatağının kenarında binalar var. En önemli konu, artık iklim şartları değişti. Değişen iklim şartlarına uygun, yerleşmesini bitirmiş ilçelerde mutlaka yeni hesaplamaları yapmamız gerekiyor. Can ve mal güvenliğini riske sokan yerler varsa ve rehabilite edilebiliyorsa bunlar mutlaka yapılmalıdır. Daha sağlıklı ve güvenli alanlara götürülmelidir. Suyun gücünün karşında durmak çok zor, burada sel suları kayaları, arabaları sürüklemiş, binalara zarar vermiş. Doğanın gücünün karşısında doğaya isyan eder gibi bir harekette olmamamız lazım. Doğal afetlere uygun yapılar yapmamız gerekiyor. Şimdi bu bölge çok dağlık, iki dağın arasında kılcal dereler var. Bu dereler, ana dereye rahatça ulaşabilmeli. Kılcal derelerden gelen yüksek miktarda sular, ana dereye ulaşmadan şehrin en zayıf noktasını basıyor'' dedi.
‘DERE YATAĞININ KENARINA KURULMUŞ BİR İLÇE’
''Dere yataklarına bina yaparsanız işte doğa böyle sizden öcünü alıyor'' diyen Şen, ''Eğer siz doğanın koyduğu kurallara direnirseniz işte böyle olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. Karadeniz Bölgesi çok yağış alan bir bölge, artık eskisi gibi değil. Mevsim ve yağış koşulları değişti, çevresel faktörler eskisi değil, çok kısa sürede çok fazla yağışlar olabiliyor. Dereli, dağların eteğine kurulmuş bir ilçe ve çok üzülerek ifade ediyorum ki hemen dere yatağının kenarına kurulmuş bir ilçedir. Yapılaşmasını da hep bu eksende yapmış. Dik yamaçlardan gelen aşırı yağış, kılcal derelerle ana dereye ulaşır. Eğer siz bu kılcal derelerdeki çalışmaları yapmazsanız, suyun akışına engel olabilecek durumları ortadan kaldırmadığınız sürece bu olaylar yaşanır. Kılcal derelerden gelen suların, ana dereye ulaşımında bir engel varsa, bu engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bölge, fındıkla geçinen bir bölge ve vatandaşların kullandığı tarımsal ilaçlar, toprağın yüzeyinde bulunan çalı, ot, diken yani ne varsa hepsini yok ediyor. O nedenle yağan su, toprak emmeden toprağın yüzeyinden çok rahat bir şekilde akıyor. Kılcal dereler, ana dere haline gelebiliyor'' diye konuştu.
‘DAHA ÜZÜCÜ OLAYLAR YAŞANABİLİRDİ’
İlçe merkezinde bulunan binaların, zemin katında hep iş yerlerinin olduğuna dikkat çeken Şen, ''Eğer burada konut olsaydı çok daha üzücü olaylarla karşılayabilirdik. İş yerlerine dolan su yaklaşık 2 buçuk metreyi buluyor. Suyla gelen toprak ve kum, dükkânların içine dolmuş. Metrekareye düşen en fazla yağış miktarı bellidir. Bunun üzerinde bir yağış miktarı alınarak, çevreden gelebilecek suları da ona göre hesaplayarak, mevcut dere yatakları üzerinde can ve mal güvenliğini ortadan kaldırabilecek bir çalışma yapılabiliyorsa ilçeyi taşımaya gerek yok. Ancak bu mümkün değilse daha güvenli yerlere taşınmasında fayda var. Hep olumsuz olaylar olduktan sonra bu konuları konuşuyoruz. Böyle olayları yaşamamak için acilen gerekli çalışmalar için ehli kişiler tarafından yapılması lazım'' ifadelerini kullandı.
HELİKOPTERLİ KURTARMA ANI KAMERADA
Öte yandan Sahil Güvenlik Komutanlığı, Giresun’da yaşanan sel felaketi sonrası başlatılan arama kurtarma faaliyetleri kapsamında görevlendirilen 2 Sahil Güvenlik helikopteri ile 1 Sahil Güvenlik Dalış Timinin, mahsur kalan 14 vatandaşı kurtardığı anlara ait görüntüleri paylaştı. Paylaşımda, ''Şu ana kadar yapılan arama kurtarma faaliyetlerinde Sahil Güvenlik helikopterleri tarafından 14 vatandaşımız mahsur kaldıkları bölgeden tahliye edilmiştir. Bölgede müştereken başlatılan arama kurtarma faaliyetlerine devam edilmektedir'' denildi.