Güncelleme Tarihi:
DÖNÜŞÜ SAĞLAMAYA GAYRET EDİYORUZ
“ŞU anda Türkiye’nin uluslararası kamuoyundaki itibarını en çok yükselten hususlardan birisi bizim Suriyeliler ve Iraklılar başta olmak üzere göçmenlere gösterdiğimiz insani tavırdır. Türkiye’nin sahip olduğu kültürde bizim kapımıza gelene, bizden yardım isteyene bizim yardım eli uzatmamız, gönlümüzü açmak, soframızı paylaşmak gibi bir hasletimiz vardır. 3.5 milyon Suriyeliyi misafir etmek kolay değil ama halkımız bu meseleyi büyük bir olgunlukla karşılıyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla o bölgeyi güvenli ve huzurlu hale getirerek Suriyeli kardeşlerimizin geri dönüşünü sağlamaya gayret ediyoruz. Suriyelilerin bir an önce kendi ülkelerine geri dönmelerini biz de istiyoruz ama herkesten çok onlar kendileri istiyorlar. Orası bir esenlik ortamına kavuştuktan sonra büyük oranda geri döneceklerini bekliyoruz. Tabii ki bir kısmı burada kalacak ama kusura bakmayın zaten Türkiye’nin önemli bir kısmı, Türkiye toprakları dışından göç ederek buraya gelmiş olan insanlar ve hepsi de bu milletin bir ferdidir.
Numan KURTULMUŞ - Zeynep BİLGEHAN
SINIRI KAPATSAYDIK KATLEDİLECEKLERDİ
Suriyeli göçmenler meselesine ilk başladığımız zamanla şimdiki arasında olağanüstü bir profesyonelleşme olduğu açık. Dışarıdan gelen bir göçmen sınırda 5 dakika içerisinde kimliğini elde edebilir. Her şey kayıt altında. Okul çağındaki çocukların okul imkânları büyük oranda sağlanmaya gayret ediliyor, sağlık hizmetleri karşılanmaya gayret ediliyor. Kobani’den birkaç gün içinde on binlerce insan geldi. Bunun alternatifi neydi? Sınırı kapatsaydık, birkaç kilometre arkasından gelen DEAŞ orduları bu insanların büyük bir kısmını katledecekti. Biz buna razı olamayız. Aynı şekilde Irak sınırında kaçarak Türkiye’ye sığınan Ezidilerin, sınır kapatmanın maliyeti orada binlerce insanın ölmesi.
İNSANİ SORUMLULUĞU YERİNE GETİRDİK
Millet olarak yapamayız, sınırımızı kapatamayız. Bundan sonraki süreçte, şimdi eskiye göre çok daha deneyimli bir şekilde sürdürüyoruz. Burada insani sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bunun Türkiye’ye maliyeti maddi olarak da oldu ama manevi olarak da çok büyük kazançları oldu.
Türkiye, Suriye topraklarından Türkiye’ye karşı gelecek olan herhangi bir terör saldırısına asla müsaade etmeyecek. Suriye’deki eli silahlı terör örgütlerinin varlığı Türkiye için milli beka meselesidir. Buna seyirci kalmayacak. Bunu sıklıkla söylediğimizde bazı ülkeler özellikle terör örgütlerini vekalet savaşlarının bir maşası olarak kullanan ülkeler, Türkiye’nin retorik yaptığını, sahada asla bir harekette bulunmayacağını tahmin ediyorlardı. Ama Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları bu anlamda Türkiye’nin ciddi olduğunu, oradan gelecek bir terör saldırısına asla müsamaha etmeyeceğini ortaya koydu. Bizim derdimiz Suriye’yi kimin yöneteceği değil, Suriye’yi Suriye halkının yönetmesini sağlayacak demokratik mekanizmaların kurulmasıdır.”
SURİYE’DE ARTIK KARANLIK DÖNEM GERİDE KALMIŞTIR
“SURİYE gibi kördüğüm olmuş bir sorunun çözülmesi noktasında Türkiye üzerinde düşen bütün diplomatik çabayı ortaya koyuyor ve çok taraflı bir diplomasi yürütüyor. İdlib bölgesinde bir çatışmasızlık alanı oluşturulup halkın güvenliğinin sağlanması için Ruslarla ve İranlılarla müzakere ediyoruz ve belli sonuçlar alıyoruz. Aynı şekilde Menbiç bölgesinde de Amerikalılarla müzakere ederek PYD/YPG’nin oradan uzaklaştırılması için kararlılıkla duruyoruz. Orada da işler istediğimiz gibi gitmezse fiili bir müdahalede bulunabileceğimizi de söylüyoruz. 27 Ekim 2018 İstanbul Mutabakatı Türkiye’nin diplomatik başarısıdır. Suriye’de artık çok zor ve karanlık dönem geride kalmıştır.”
30 ÜLKE KATILDI
‘GÖÇ, Mültecilik ve İnsanlık’ temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesi üç gün sürdü. 30 ülkeden 360 bilim, medya ve siyaset insanı ile AB ve Birleşmiş Milletler’e bağlı kurumların temsilcilerinin katıldığı zirvede düzenlenen 2 çalıştay, 44 panel, 9 vak’a kritik ve 12 akademik panelde, göç, mültecilik ve insanlık, bütün boyutlarıyla ele alındı.