Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, diyabet ve kanser hastalıklarından daha yüksek maliyetli olmasına karşılık bu hastalığa daha az fon ayrıldığına dikkat çekiyor. Psikiyatrist Prof.Dr. Nevzat Tarhan, toplumda bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış görüşlerin yaygın olduğunu belirterek ‘Depresyon, zayıflık, acizlik değil bir hastalık¬tır. Depresyon insan beyninde “Serotonin” gibi mutluluk kimyasallarının azalması sonucu ortaya çıkmaktadır ve beyinsel bir hastalıktır, başlangıç dönemlerinde tedavisi çok kolaydır’ diyor.
Ülkemizde de giderek yaygınlaşan ve ‘çağın hastalığı’ olarak tanımlanan depresyonun maliyet boyutu da ülkelerin bütçelerinde büyük yer tutuyor. ABD’de 60 klinik araştırma ve yaklaşık 60 bin yetişkin hastanın 1996-2013 yılları arasındaki verileri analiz edilerek yapılan çalışma, depresyonun yıllık maliyetinin 188 milyar dolar ile 200 milyar dolar arasında olduğunu gösteriyor.
KANSER VE DİYABETTEN DAHA MALİYETLİ
ABD’de kanserin yıllık maliyeti 131 milyar dolar, diyabetin ise 173 milyar dolar. Depresyonun ekonomik yükü bu iki hastalıktan daha fazla olmasına rağmen Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden alınan araştırma fonu kanser ve diyabet hastalığı için ayrılan araştırma fonundan daha az.
DEPRESYON ACİZLİK DEĞİL, BEYİNSEL BİR HASTALIKTIR
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, ülkemizde de yaygınlaşan depresyonla ilgili toplumda yanlış bir algının hakim olduğuna dikkat çekerek ‘İnsanın kendini değersiz ve yetersiz görmesi, kötü hissetmesi, zaman zaman herkes için geçerlidir. Bu bir suç ve zayıflık değildir. Bu duygular depresyona dönüşmüşse tedavi ve profesyonel bir yardımla büyük rahatlama elde edilebilir. Depresyon insan beyninde “Serotonin” gibi mutluluk kimyasallarının azalması sonucu ortaya çıkmaktadır ve beyinsel bir hastalıktır, başlangıç dönemlerinde tedavisi çok kolaydır’ dedi.
İNSANIN RUH YAPISI DA HASTA OLABİLİR
Depresyonun beden ve organ diliyle de ortaya çıktığını belirten Prof.Dr. Tarhan, şunları söyledi:
‘İnsanlar genellikle, “Ben deli miyim?” diye itiraz ederler. Ancak insanın nasıl midesi, ka¬raciğeri hasta olursa, sinir sistemi, ruh yapısı da hasta olabilir. Genç yaşlarda görülen mide kanaması, kalp krizi, beyin kanaması vakaları, böyle yoğun streslerin yaşandığı ve organ dili ile ortaya çıktığı durumlarda olabilmektedir. Depresyonda temel belirti “elem-keder” hissi yönünde kendini gösteren bir artıştır. Örtülü depresyonda ise neşesizlik, durgun¬luk, elem, bir şeyden zevk almama duygusu fazla gözlemlenmez. Depresyon bu sefer, beden ve organ diliyle ortaya çıkmakta¬dır. Kronik, gezici ağrılar, yüz ağrıları, baş ağrıları, astım krizi, mide bağırsak bozuk¬lukları, çarpıntılar, baş dönmeleri, tansiyon dengesizlikleri, bulantı ve kusmalar, aler¬jiler, romatizmalar, unutkanlık, öğrenme güçlükleri, uyku problemleri, iştah, cinsel sorunlar, alkol-uyuşturucu madde kullanım¬ları, saplantılar, takıntılar, kişilik değişim¬leri depresyonun farklı biçimde tezahürü olabilir.’
DİRENÇLİ DEPRESYON MALİYETİ İKİ KAT ARTIRIYOR
Amerika’da oluşan bu maliyetlerin 64 milyar dolarının tedaviye dirençli depresyondan kaynaklandığı belirtiliyor. Tedaviye dirençli depresyon, vakaların sadece küçük bir bölümünde görülse de toplumun sırtına ağır bir yük yüklüyor.
Sağlık ve verimlilik kayıplarını da göz önüne alan araştırma tedaviye dirençli depresyon hastasının tedaviye cevap veren depresyon hastasına oranla yıllık maliyetinin iki kat fazla olduğunu gösteriyor. Genel popülasyonun sağlık masrafları ile karşılaştırıldığında ise bu oran 4 katına çıkıyor. Genel nüfusta yıllık 5 bin dolar olan sağlık giderleri, tedaviye cevap veren depresyon hastalarında yıllık 11 bin dolara yaklaşıyor, tedaviye dirençli depresyon hastalarında ise bu maliyet yıllık 20 bin dolara yükseliyor.
HASTA EĞİTİMİ ŞART
Araştırmacılar, sağlık hizmetlerinden herkesin yararlanabilmesi gerektiğini ve hasta eğitiminin bu ekonomik yükü azaltacağına dikkat çekiyor. ABD sağlık görevlileri şu anda Farmakogenomik gibi yeni tedavi stratejilerine ihtiyaç duyulduğunu vurguluyorlar.
EN ÇOK GÖRÜLEN İKİNCİ HASTALIK OLACAK
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre depresyon dünyada gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacak. Bugün her beş kadın¬dan ve her on iki erkekten birinde depresyon görülüyor. Sadece yetişkinlerde değil, okul çağı çocuklarının yüzde 2’sinde, ergenlerin ise yüzde 5'inde depresyon görüle¬biliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde etki alanını her geçen gün artıran bu hastalık, modern dünyanın salgın hastalığı olarak nitelendiriliyor.