OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 13, 2003 00:00
Antik çaÄŸlardan beri yara, yanık gibi deri lezyonlarında, mide ve bağırsak hastalıklarının tedavisinde etkin olarak kullanılan kantaron otundan, son yıllarda antidepresan özelliÄŸi nedeniyle orta ve hafif ÅŸiddetli depresyonların tedavisinde de yararlanıldığı bildirildi.UludaÄŸ Ãœniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Oya Kaçar, literatürdeki adı ''Hypericum perforacum'' olan ve halk arasında ''yara otu'', ''binbirdelik'', ''kan otu'', ''mayasıl otu'', ''kuzukıran'' ve ''kılıç otu'' gibi adlarla anılan, doÄŸada bol miktarda bulunan kantaron otunun halk saÄŸlığındaki yeriyle ilgili yaptığı araÅŸtırmanın sonuçlarını, deÄŸerlendirdi.  Eski çaÄŸlardan beri ÅŸeker, kronik romatizma, mide-bağırsak, bronÅŸit hastalıkları ve soÄŸuk algınlıklarının tedavisinde kullanılan otun, ''parazit düşürücü'', antiseptik ve yara iyileÅŸtirici etkisininbulunduÄŸunu anlatan Dr. Kaçar, bu özellikleri nedeniyle yanık tedavisinde de etkili olan otun içeriÄŸindeki ''Hypericin'' adlı maddenin, antidepresan özelliÄŸinin bulunduÄŸunu anlattı.  Dr. Kaçar, ÅŸunları kaydetti:  ''Klinik ve hayvan deneylerinde antidepresan etkinliÄŸi kanıtlanan ve (doÄŸal prozac) olarak anılan ot, yan etkisi olmadığı için Avrupa'da son yıllarda hafif ve orta ÅŸiddetli depresyonların, stres, uykusuzluk, anksiyete gibi günlük yaÅŸamı olumsuz etkileyen rahatsızlıkların tedavisinde baÅŸarıyla kullanılmaktadır. Antidepresan olarak kullanılan sentetik ilaçların kullanımında karşılaşılan uykusuzluk, kilo kaybı, seksüel bozukluklar gibi ciddi yan etkilere de, kantaron otu kullanımında rastlanmamaktadır.''  Dr. Kaçar, bitkinin mutluluk hormonu olarak adlandırılan ''seratonin''in yanı sıra vücudun kendini iyi hissetmesi için gerekli olan ''dopamin'' ve ''norepineprin'' hormonlarının salgılanmasını da yan etkisiz olarak teÅŸvik ettiÄŸine dikkati çekti. ''Hypericin''in uykuesnasında kiÅŸide ''derin düşünce, meditasyon, memnuniyet verici ve yaratıcı düşüncelerin çoÄŸalmasını saÄŸladığını'' ifade eden Dr. Kaçar, bu maddenin bazı bakterilere karşı da antibakteriyel etkiye sahip olduÄŸunun belirlendiÄŸine deÄŸindi.  Bitkinin, Avrupa ve ABD'de preparat haline getirilerek birçok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanıldığını dile getiren Dr. Kaçar, Türkiye'de 9 çeÅŸidi bulunan ottan henüz ilaç olarak yararlanılmadığını, halk arasında genelde çay olarak tüketildiÄŸini vurguladı.  Dr. Kaçar, şöyle konuÅŸtu:  ''Bu bitkinin rastgele toplanması ve bilinçsizce tüketilmesi, saÄŸlık açısından risklidir. Çünkü ağır metaller arasında ilk sıralardayer alan kadmiyum, yol kenarlarında yetiÅŸen kantaronun bünyesinde yoÄŸun olarak bulunmaktadır. Buralardan toplanacak kantaronun, ÅŸifadan çok kanserojen etkisi vardır. Bu nedenle kantaron temiz bölgelerden toplanmalıdır. Bu bitki, ülkemizde genel olarak çay olarak tüketiliyor. Bu tüketimde de, belirli bir dozajın aşılmaması gerekiyor. Yani, günde en fazla 1 fincan içilebilir. Aşırı içilmesi, özellikle açık tenli kiÅŸilerde ışığa duyarlılık, ciltte kızarıklık, döküntü gibi yan etkilere neden olabilir.''Â
button