Güncelleme Tarihi:
Marmara'da önceki gün şiddetli bir artçı sarsıntı, ardından müthiş bir panik yaşandı. Japonya hemen hergün deprem oluyor, ama panik sahneleri yaşanmıyor. Onlar yuva çağından itibaren deprem kültürünü öğreniyorlar çünkü. Tokyo Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nde uzun yıllar çalışmalar yapan ve önceki günkü artçı sarsıntı tam da o Kültür Koleji'nde deprem dersi verirken yaşanan sismolog Nusret Sancaklı, Özel Kültür Okulları için deprem konusunda teorik ve uygulamalı bir paket hazırlamıştı. Sancaklı ile ‘‘deprem kültürü’’nü konuştuk.
Japonya ile Türkiye'nin deprem teknolojisini kıyaslar mısınız?
- Japonya'da üç bin istasyonun yaptığı tek iş depremi araştırmak. Toplam 10 rasathane, 20 bine yakın enstitü var. Her şey dijital ve veriler otomatik olarak ekrana dökülüyor. 254 üniversitenin, 200 deprem araştırmacısının bağlı olduğu Japon Meteoroloji Ajansı bugünlerde Gölcük Depremi'ni araştırıyor. Kandilli Rasathanesi'nde ise hálá 40 yıl öncesinin tamburları dönüyor. Kandilli Rasathanesi binası yıkılırsa ne olacak? Bir sismometre mutlaka bahçeye kurulmalı. Türkiye'de depremciler çok güzel çalışmalar yapıyor ama birbirlerinden haberleri yok. Başbakanlığa bağlı bir bilim kurulu altında güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Her artçı depremde sokaklara mı döküleceğiz?
- Biz depremlere mahkumuz. Olacak depremler bu yaşadığımızdan daha şiddetli olmayacak. Mesele deprem nerede, ne şiddette olacak meselesi değildir. Oturduğumuz binanın sağlam olup olmadığı önemlidir. İstanbul büyük depremi atlatmıştır. Sadece çürük evler yıkacaktır. Gölcük'te yıkılmayan öyle çok ev vardı ki. Sizin ev yıkılmak zorunda mı? Bu depremler 30 yıldır hergün oluyor. İnsan psikolojisi ile oynanmamalı.
Japonlar depremle yaşamayı nasıl öğrendi?
- Japonya'da deprem oldu. Eşimle sokağa fırladık. Bir de baktık ki sokakta bir tek ben ve eşim! Onlar ne yaptı. Yataklarından kalktı. Kadın gazı elektriği kapatıp mutfağa en yakın kapı aralığına, koca masa altına, çocuklar ranzalı yataklarının altına girdi. Deprem geçtikten sonra radyoyu açtılar. Japon Meteoroloji Ajansı beş dakika içinde haber verir depremi. Yoksa başkanı istifa etmek zorundadır. Ne şiddette bir deprem olduğunu öğrendiler ve yataklarına dönüp mışıl mışıl uyudular. Onlar deprem öncesi, anı ve sonrasında neler yapılır biliyorlar. Onlar için deprem bizim sağnak yağmurumuzdur.
Göçük altındaki bir insan için depremden korunma yöntemi ne kadar geçerli?
- 10 saniye içinde hiçbir duvar kalmadı ve bina yok oldu. Depremden korunma yöntemi bunun için geçerli değil. 10 küçük öğrenci ezilmiş ölmüş. Oysa binanın bir tek camı kırılmamış. İşte bu noktalarda depremden korunma yöntemleri geçerli. Nasıl bir binada oturuyorsunuz. Kendimiz bileceğiz sonra çocuğumuzu eğiteceğiz. Depremde ev ne zaman terkedilecek, evde kim nerede duracak, depremden sonra nerede buluşulacak, bunları önceden tespit etmek gerekir.
Her Japon çocuk bilir ki...
Duvar diplerinden yürünmez. Depremde asansör kullanmaz. Deniz kenarından uzak durulur. Koşulmaz, gerekirse çökülür. Bağırılmaz ve paniğe neden olunmaz. Asla çıkılan yere dönülmez. Sessiz beklenir. Merdivenlerden panik yapmadan inilir. Depremde kibrit ve çakmak kullanılmaz. Evlerde kitaplık, gardırop gibi mobilyalar duvara monte edilmiştir.
Sırasının altında depremden koruma şiltesi, cebinde mendili vardır. Her yer doğalgaz çünkü. Öğretmeninde bir kask, fener ve radyo bulunur. Şiddetli bir depremde derhal masanın altına girilir. Vakit varsa öğretmen kapı sıkışabilir düşüncesiyle derhal kapıyı açar. ‘‘Deprem tatbikatını unutmayın çocuklar bu da onlardan biri’’ diyerek hiçbirşey olmamış gibi bina terkedilir.
Deprem resim ve film gösterileriyle ona ilkokuldan itibaren tanıtılır. ‘‘Duvarlar, elektrik direkleri yıkılabilir, evin içi darmadağın olabilir’’ mesajları verilir. Sınıflarda bir masada sadece bir öğrenci oturur. Deprem esnasında masanın altına girip çapraz ya da paralel şekilde masayı var gücüyle tutar. Deprem merdivendeyken olmuşsa kaskı yanında olmadığı için derhal oturup ellerini başının üzerine koyar. Evde masa altına, kapı aralığına girer.
Japonya'da ilkokul öğrencisine sismoloji, p dalgası, s dalgası anlatılmaz ama ortaokul öğrencilerine bunlar ve acil yardım, yangın söndürme bilgileri verilir. Lise öğrencilerine ise kentin depremden nasıl etkilendiği detaylı şekilde anlatılır. ‘‘Depremden sonra asla normal hayata yaşanamaz. Kurallara uymak zorunda olacağınız hayat başlar. Asla hücum yok. Sıranı bekle ve panik yapma’’ gibi davranışlar öğretilir. P ve S dalgaları, Tsunami bilimsel olarak anlatılır.
Herkese deprem çantası
Japonya'da herkesin bir deprem çantası var. İçinde su, konserve, ilaç, radyo, el feneri, battaniye, mendil, iç çamaşırı ve yedek pil gibi acil malzeme bulunuyor. Her çocukta bulunan semt krokisinde toplanılacak yer belirlenmiş. Ayrıca bir küçük defteri var: Adı, soyadı, adresi, yakınlarının adı, buluşma yeri yazılı.
Okulda ne yapmalı ne yapmamalı
Lise sonlar alt kata alınmalı. Binayı önce onlar terkedip, üstten gelenlere yol açmalılar. Her sınıfın grup grup toplanma yerleri muhakkak çizilmeli. Sarsılma kültürü verilmeli. Askeri düzende bina terkedilmeli.
Öğretmenler asla panik yapmamalı. Buluşma yerinde çökmeli ve yoklama yapılmalı. Radyoda haberler beklenmeli.
Bir de ellerin kafa üstüne konduğu resimler gösteriliyor çocuklara. Bunlar 40 yıl önce idi. Kask diye birşey var artık. Bir tatbikatta üç öğrenciyi küçücük bir masanın altına koymaya çalıştılar. Masalar aralıklı olarak yerleştirilmeli.
Okulun kolonlarına bayrak asmalı. Ve 'Ali topu at' gibi 'elektrikten uzak dur' şeklinde fişler asılmalı. Eskiden mendil kontrolü yapılırdı şimdi yok sanırım. Bir genç depremde bacadaki kurumdan dolayı öldü, mendili olsaydı belki ölmeyebilirdi.
Biz sokakta yaşıyoruz. Onlar ne yapıyor?
Önceki gün yaşadığımız 5.8 büyüklüğündeki artçı şok, bizi yine sokaklara döktü, çadırlar yeniden kurulmaya başladı. İşte bir çocuk, ‘‘en değerli varlığı’’ tavuğuyla birlikte sokakta. Başka bir aile; yüzlerinde ‘‘Bir sonraki ne zaman olacak!’’ tedirginliği ve ‘‘Ne zaman bitecek?’’ sorusu okunuyor. Deprem anında yaşanan panik ise anlatılmaz. Oysa Japonya'da da hemen hergün deprem oluyor, ama bu panik sahneleri yaşanmıyor. Çünkü onlar yuva çağından itibaren deprem kültürünü öğreniyorlar. İşte bu yüzden bizim de ihtiyacımız, onlar gibi deprem kültürüne sahip olmak!