Depremin senaryosunu yazan adam

Güncelleme Tarihi:

Depremin senaryosunu yazan adam
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Türkiye'nin tek deprem senaryosu uzmanı olan Prof. Dr. Mustafa Erdik, İstanbul için hazırlanan iki senaryodan birinin hazırlayıcısı. Kandilli Rasathanesi'nde görev yapan Erdik, Büyükşehir Belediyesi'nin Japonlarla birlikte hazırlayacağı daha gelişkin deprem senaryosunun da danışmanı.

İstanbul'u tehdit eden depremin yeri, zamanı, büyüklüğü ve şiddeti belli. Belli olmayan tek şey, gün ve ay cinsinden tarihi. Ama depremin böyle meydan okuyarak gelişi bir işe yaradı. Acil eylem planlarının ve depreme karşı hazırlıkların temeli olan deprem senaryolarını gündeme getirdi.

17 Ağustos'un yıldönümünde İstanbul için hazırlanmış kaç deprem senaryosu olduğunu merak ettik. Ve gördük ki; sadece iki. Deprem senaryolarından ilkini Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü 1985'te hazırlamış. ‘‘Hizmete Özel’’ üst başlığı taşıyan bu senaryo 4 sayfası grafik olmak üzere toplam 8 sayfadan oluşuyor. Bakanlık'ın senaryosunda depremin şiddeti 7.5. Buradan hareketle şu öngörülerde bulunulmuş. En fazla 93 bin bina yıkılacak ve ağır hasar görecek. 33 bin kişi ölecek. 100 bin kişi yaralanacak ve üç milyon kişi açıkta kalacak.

İstanbul için daha kapsamlı ve geniş ikinci deprem senaryosunu ise, Kandilli Rasathanesi'nden Prof. Dr. Mustafa Erdik tam on yıl sonra yani 1995'te hazırlamış. Ama Erdik'ten bu raporu isteyen Dünya Bankası olmuş.

Deprem senaryosu nedir?

Deprem senaryolarının amacı, acil eylem planı oluşturmak. Acil eylem planı ise, depremden sonra oluşacak can ve mal kaybının minimuma inmesini sağlıyor. Deprem senaryosu hazırlanırken depreme maruz kalacak bölgelerin zemin ve özellikleri, bu bölgelerdeki binalar, bunların niteliği, sayısı, içinde barındırdığı nüfus, doğal afetin arkasından gelecek ikincil tehlikeler yani, yangın, patlama, gaz sızıntısı gibi tehlikeler gözönünde bulunduruluyor. Bu tahminlere göre de güçlendirilecek ve takviye edilecek yapı ve bölgelere öncelik tanınıyor.

Neden deprem senaryosu hazırladınız?

- 1995'te Dünya Bankası'nın isteği üzerine hazırlandı. Dünya Bankası kredi verdiği ve yatırım yaptığı kentleri incelemek istedi. Bu kentlerden biri de İstanbul'du. Daha sonra senaryoyu değişik aşamalarda kullandı.

İstanbul Valiliği'nin de desteği olduğunu zannediyorduk...

- Hayır. Dünya Bankası'na raporu verdikten sonra bu çalışmayı genişletmek istedik. Bunun için veriye ihtiyacımız vardı. Bu da Büyükşehir Belediyesi'nin elindeydi. Kapılar açılsın diye İstanbul Valiliği'nden bir yazı aldık ama Valilik çok uğraştıysa da Belediye'den hiçbir bilgi alamadık.

Raporum karamsar

Çalışmanızdan beş yıl sonra 17 Ağustos depremi oldu. Şimdi senaryonuza baktığınızda iyimser mi yoksa kötümser bir tablo mu görüyorsunuz?

- Tamamen karamsar bir rapor. Ama biz şüpheyi sanık lehine kullanırız. Burada şüphe deprem, sanık da İstanbul'dur. Tehlikeyi olduğundan daha az gösteremem.

Deprem senaryoları gerektiği gibi değerlendirilse bugün daha çok yol alınmış olur muydu?

- Mesela senaryonun önerilerinden biri erken uyarı sistemiydi. Bu öneri iki yıl önce hükümete de yazıyla bildirilmişti. Ama ihalesi şimdi yapılıyor.

Ciddi bir deprem tehdidi altındaki kent için deprem senaryosunun önemi nedir?

- Temel amaç acil eylem planı hazırlamaktır. Bunun için de bir senaryo depremi üzerinden deprem anında ve sonrasında oluşabilecek hasar ve kayıpları belirlersiniz. Buna göre de izleyeceğiniz yolu ve önlemleri belirlersiniz. Deprem senaryosunu hazırlarken üç şeye ihtiyaç duyulur. Depremde meydana gelecek yer hareketi, yeri ve büyüklüğü. Zemin hareketi ve topografya. Bu zeminlerin üzerindeki yapıların envanteri. Sonra depremin olduğu saat ve zamana göre hangi bölgede ne kadar can ve mal kaybı olacağını, ardından ikincil tehlikeleri yani patlama, yangın, sızıntı gibi faktörleri sıralarsınız. Diyelim ki, Alibeyköy Barajı yıkıldı. Hangi bölgeleri su basacak önceden bilirsiniz. Ne kadar yangın çıkar, hangi noktalarda patlama ve gaz sızması olur, bellidir. Hangi köprüler yıkılır, hangi hastaneler hasar görür gibi bilgilere ulaşırsınız. Bu senaryo üzerinden karar verici, önceliklerini belirler ve yatırımlarını yapar.

Belediyelere yetki verilmeli

Sizce gerekli adımlar atılıyor mu?

- Talep olmadan arz üretilemez. Yavaş yavaş bu tip senaryolara talep olmaya başladı. Aynı çalışmayı İzmir için de yaptım. Ama neticede bu kanun meselesi. Bugün belediyelerin elinde çok az yetki var. Yetkileri Bayındırlık Bakanlığı aldı. Daha da azaltmaya çalışıyorlar. Bize göre acil eylem planında yerel yönetimler etkili ve sorumlu olmalı. Yetkisi olmadığı konuda birşey hazırlayıp sunsanız bile onlarla birşey yapamazsınız. Türkiye, 1956'larda revize edilen afet mevzuatına göre yönetiliyor. O mevzuatta da kriz komitesinde il tarım müdürüyle belediye başkanı yanyana oturuyor. Bunun bir mantığı yok artık. Afetler kanununun mantalitesi kırsal bölgede deprem olur köylüye ev ve üretime yeniden başlaması için hizmet götürülür şeklinde hala. Ama İstanbul artık tarım kenti değil. Kanunların değişmesi lazım.

Bir süredir köprülerle ilgili bir tartışma devam ediyor. Hatta Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün hasar gördüğü iddiası var. Köprüler depreme dayanacak mı?

- Asma köprülerde hiçbir problem yok. Ama yaklaşım viyadüklerinde ciddi problemler sözkonusu. Özellikle 1. Köprü Beylerbeyi Viyadüğü çok kötü durumda. İlk depremde yıkılacak. 17. Bölge de durumu biliyor. İkinci köprüde ise, çatlak olduğunu sanmıyorum. Ben olsam Kavacık'taki kavşağa o kadar para yatıracağıma hemen Beylerbeyi Viyadüğü ve yaklaşım yollarını onarırım. Depremle ilgili her bilginin insanlara söylenmesi gerekiyor. Örtbas edilmemeli.

Büyük depremde her zemin eşit

Bir yıldır en çok tartışılan konulardan biri de zemin. Sizin değerlendirmenize göre zemin bir İstanbul depreminde ne kadar etkili olacak?

- Bir kere her yer yerle bir olmayacak. İstanbul'da tamamen yıkılacak bina sayısı 5-6 bin arası. Ağır hasar görecek bina sayısı ise, 50 bin. Eviniz 1998 Deprem Yönetmeliği'ne göre yapıldıysa hangi zeminde olursanız olun farketmez. Zemin büyütüldüğü kadar önemli değil. Esas olan inşaattır. Zemin küçük depremde, küçük yer hareketlerinde önem kazanır. Örneğin küçük yer hareketinde sert zemindeki hareket 1 ise, yumuşak zeminde 3 olabilir. Ama sert zemindeki hareket 4 ise, yumuşak zeminde 3.5'tur.

Ama 17 Ağustos kötü zemin koşullarıyla özdeşleştiği için doğal olarak zemin ön plana geçti. Bu nedenle bu söylediğinizi biraz daha açar mısınız?

- Biz İstanbul'da büyük yer hareketi bekliyoruz. Diyelim ki, bu hareketin büyüklüğü 4 olsun. Bu büyüklükteki bir harekette İstanbul'un neresinde olduğunuz farketmez. Ama bir şartla, binanızın deprem duvarı varsa ve son yönetmeliğe uygun yapıldıysa. İstanbul'daki tüm yapılar depreme uygun yapılmış olsaydı ve 17 Ağustos depremi İstanbul'da olsaydı hiçbir bina zarar görmeyecekti. Ama biliyoruz ki İstanbul'daki yapılar kötü. Yer hareketi 2 seviyesine gelince hasar görüyor. Biz onları depreme göre yapsaydık, 4'te hasar görecektik, 2'de değil. Zemin önemsiz değil demiyorum ama İstanbul'un zemin problemi olan bir yer olduğunu sanmıyorum.

Avcılar'da yaşanan yıkım hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

- Avcılar'daki bina tipi, zemin her yerde var. Avcılar'daki yıkımın ilk nedeni 5-6 olan kat sınırının 8 kata tamamlanmasıdır. İkincisi de Marmara Denizi'nin ortasında bulunan yansıtıcıdır. Marmara'da büyük yansıtıcılar var. Yalova'dan gelen hareketleri direkt olarak bu bölgeye yansıtıyor. Ama Marmara'nın kuzeyinden gelen bir depremde Avcılar'da büyütme olmaz. Mesela Adalar'ın güneyinde olacak bir depremde de büyütme olmayacaktır.

50 bin ölü, 160 bin yaralı

İstanbul'un nüfusu ortalama 10 milyon olarak alınırsa, olası bir depremde yaşanacak can kaybı nüfusun yüzde 0.4'ü. Yani 40-50 bin kişi arası. Nüfusun yüzde 1.6'lık bir bölümü ise hastaneye sevk gerektirecek şekilde yaralanacak. Yani yaklaşık 160 bin kişi (Erdik burada not düşüyor: Oranların büyük hata payı içerdiğine ve sonuçların beklenenden daha fazla ya da daha az olabileceğine dikkat edilmelidir)

Nüfusun yarısı açıkta kalacak

Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Bağcılar, Bahçelievler, Zeytinburnu, Fatih, Kadıköy, Maltepe, Kartal, Pendik ve Adalar'da çok katlı, orta yükseklikteki her 100 binadan 50'si tekrar kullanılmayacak şekilde zarar görecek ya da yıkılacak.

Bayrampaşa, Eyüp, Beyoğlu, Beşiktaş, Üsküdar ve Ümraniye'de her 100 binadan 22'si, Kağıthane, Sarıyer ve Beykoz'da her 100 binadan 9'u hasar görecek ya da yıkılacak.

Deprem anında tamamen yıkılacak bina sayısı toplam 5-6 bin arası. Ağır hasar alacak bina sayısı 50 bin.

İstanbul'daki nüfusun yarısı açıkta kalacak.

Köprü hasarları

E-5 ve TEM Otoyolu ulaşıma kapanacak. Viyadükler ve köprü ulaşım yolları ağır hasar görecek.

Şebeke hasarları

Şehir şebekelerinde her bir kilometrede iki hasar noktası oluşacak. Kuzeyde kırılma oranı yarı yarıya azalacak. Güney'deki atık su, arıtma ve depolama tesisleri devre dışı kalacak. Haliç bölgesinde ani su baskını yaşanabilir. Ambarlı termik santrali devre dışı kalacak. Trafo merkezleri yüzde 30 oranında hasar görecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!