Güncelleme Tarihi:
10 YIL ÖNCE 10 YIL SONRA ADAPAZARI
17 Ağustos 1999 depreminde Sakarya'nın çok büyük hasar gördüğünü hatırlatan Vali Hüseyin Atak, devlet, hükümet ve yerel yönetimlerin çalışmalarıyla yaraların önemi bir kısmının sarıldığını kaydetti. 3 bin 891 kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin de yaralandığı deprem felaketinin ardından 10 yıl geçmesine rağmen halen çözülemeyen sorunlar olduğuna da dikkat çeken Atak, şöyle dedi:
“Bu sorunların başında orta hasarlı binalar sorunu geliyor. Bugün itibariyle halen 2 bin 144 konut orta hasarlı durumda ve onarılmayı bekliyor. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalar sonrasında 2009 yılı sonuna kadar süre tanındı. Bina sahiplerinden de binalarını güçlendirmeleri konusunda gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz.”
Orta hasarlı binaların onarım sürelerinin sürekli uzatılmasının bir takım sıkıntılara neden olduğunu söyleyen Atak, “Bunun değişik sıkıntıları var. İmardan kaynaklanan sıkıntılar var. Vatandaşlarımız ruhsat alamıyor. Belediyeler konuyla yakından ilgileniyor ama bazı çözülemeyecek sorunlar bulunuyor. Tüm bu sıkıntıların bir kanun çerçevesinde çözülmesi sağlanabilir” dedi.
“DEPREMDEN SONRA YENİDEN İNŞA EDİLDİ”
Depremin büyük zarar verdiği Adapazarı'nın yeniden inşa edildiğini belirten Vali Hüseyin Atak, yeni yerleşim bölgesinde 20 bin konut bulunduğunu ve yaklaşık 80 bin kişinin yaşadığını söyledi.
Yeni yerleşim bölgesinin zemin olarak oldukça sağlam olduğunu kaydeden Vali Atak, “Bölge deprem açısından güvenli bir yer. Vatandaşlarımız da burayı tercih ediyor. Ayrıca Adapazarı, Serdivan ve Arifiye ilçelerinde de kat sınırlaması getirildi. İki kat sınırlaması halen devam ediyor. Vatandaşlarımızın yeni bina inşa ederken, deprem güvenliğe uygun bir şekilde hareket ederlerse, kendi can güvenlikleri açısından son derece iyi olur” dedi.
“VATANDAŞLARIMIZI EĞİTİYORUZ”
Depremle ilgili halkı eğittiklerini söyleyen Vali Atak, tamamen depreme hazırlıklı olunduğunu söylemenin zor olduğunu belirtti. Depremden sonra arama kurtarma birliği kurulduğunu kaydeden Hüseyin Atak, “Yaklaşık 100 personel görev yapıyor. Her türlü afette eğitimli arkadaşlarımız gerekli çalışmayı yaparak talepleri karşılamaya çalışıyorlar. Belediyelerde de ilgili birimler kuvvetlendirildi. Depreme hazır olmaya gayret gösteriyoruz. Ama Sakarya her 30 yıla yakın bir zamanda deprem felaketiyle karşı karşıyadır. Vatandaşlarımızı eğitiyoruz” diye konuştu.
ZEMİN ETÜDÜ OLMADAN İZİN YOK
İmar planı yapma yetkisinin belediyelere verildiğini söyleyen Vali Atak, “Kat artırımı yetkisi de Belediye Kanunu ile belediyelere verilmiştir. Bu konuda yetkili belediyelerimizdir. Bayındırlık ve iskan Bakanlığı da belediyeleri serbest bırakmıştır” dedi.
emin etüdü olmadan kat artırımı yapılmasına izin verilmediğini kaydeden Vali Atak, “Bakanlığın tespit ettiği kriterlere uygun şekilde hareket edilirse sorun yaşanmaz. Ama bu başta Büyükşehir Belediyesi'nin bileceği bir iştir. Benim vali olarak bu konuya direkt olarak müdahil olmam söz konusu olamaz” diye konuştu.
17 Ağustos Marmara depreminde Adapazarı'nda 3 bin 988 kişi hayatını kaybetti, 5 bin 180 kişi yaralandı. 81 bin 702 konut ve iş yeri hasar gördü. 29 bin 701 bina yıkık ve ağır hasarlı, 22 bin 157 bina orta hasarlı, 29 bin 844 bina ise hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti.
BAŞKAN TOÇOĞLU: İNSANLARIN SAĞLAM BİNALARDA OTURMAMASINA ÜZÜLÜYORUM
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu depremin üzerinden geçen 10 yıllık süreye rağmen Adapazarı'nda orta hasarlı binalarla ilgili sorunların çözülmemesine üzüldüğünü söyleyerek “Benim yaşadığım şehirde insanların sağlam binalarda oturmaması en fazla beni üzmektedir”dedi.
Deprem sonrası Adapazarı'nın yeniden imar edildiğini ileri süren Başkan Topçuoğlu, şunları söyledi:
“17 Ağustos 1999 tarihinde Sakarya gerçekten çok büyük bir acı yaşadı. Depremin ardından en çok konuşulan konu Sakarya'nın uzun yıllar kendini toparlayamayacağı yönündeydi. Halkımızın büyük bir kısmını umudunu yitirmiş, şehri terk etmeyi düşünüyordu. Ancak bugün gelinen nokta itibariyle değerlendirdiğimiz zaman geride bıraktığımız 10 yılın iyi değerlendirildiğini görüyoruz” dedi.
Olası risklerin ele alındığında rahatsız edici bir tablo ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Toçoğlu, “Çok ciddi mal ve can kaybı olabilir. Bu durum elbette bizleri rahatsız etmektedir, üzülmekteyiz. Bu tablonun bizi rahatsız etmemesi düşünülebilir mi? Ben bu şehrin belediye başkanıyım” diye konuştu.
HALK, MEVCUT YERLEŞİM BİRİMİNDEN KOPAMIYOR
Adapazarı'nda 1967 yılındaki depremden 32 yıl sonra 17 Ağusos 1999 tarihindeki Marmara depreminde ikince kez yıkılan Adapazarı’nda, mevcut yerleşim biriminin bulunduğu alanın zemininde aşırı sıvılaşma olması ve deprem riskinin devam etmesine rağmen kent halkı buradan kopamıyor.
Deprem sonrasında şehrin taşınmasına karar verilince yeni yerleşim bölgesine gitmeyen ve şehri terk etmek istemeyenler Adapazarı’nın hemen yanında bulunan ve bir süre önce ilçe olan Serdivan’a yerleşmeye başladı. Verilere göre 2003 ile 2009 yılları arasında Adapazarlıların yerleşim alanı olarak tercih ettikleri Serdivan İlçesi’nde 5 bin 971 mesken 631 işyeri için ruhsat verildi. Şu anda 1406 inşaat da ruhsatlı olarak yükseliyor. Serdivan'da deprem öncesinde 9 bin 500 olan konut sayısı depremin 1O'uncu yılında 17 bin 503'e ulaştı. Nüfusu ise 1999 yılında 33 bin 678 iken 2009 yılında 75 bin 582'e yükseldi.
Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, deprem sonrası belirlenen yeni yerleşim bölgesinin Adapazarı kent merkezine uzak olması nedeniyle halkın Serdivan'ı tercih ettiğini söyledi. Serdivan'ın, Sakarya’nın cazibe merkezi haline geldiğini belirten Başkan Alemdar, şunları söyledi:
“Deprem sonrası konut alanı olan yeni yerleşim merkezi Camili, Karaman ve Korucuk, Adapazarı’na uzak. Buraya her ne kadar resmi daireler taşınsa da cazibesi yok. Adapazarlılar hala şehirlerini terk etmediler. Yerleşim alanı olarak Serdivan'ı tercih ediyorlar. Zemininin sağlam olması nedeniyle de İlçemiz cazibe merkezi haline geldi. Adapazarı’nın hemen yanında. Buraya iki katlı güvenli evler yapılıyor.”
DEPREM PREFABRİKLERİ VAROŞ OLDU
Marmara Depreminden sonra Adapazarı'nda geçici barınma için yapılan ve şu anda yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı 500 prefabrik konut kaldırılamadı. Dernekkırı ve Alancuma bölgelerinde depremden hemen sonra yapılan prefabrik konutlardan büyük bir bölümü kaldırıldı. Ancak depremzedelerin derinerek tahliye etmediği prefabriklar ise duruyor.
Valiliğin yaptığı tüm ikazlara rağmen bu prefabrik konutlarda oturan yaklaşık 3 bin kişi prefabriklerde güç koşullarda yaşamaya devam ediyor. Burada kalanların çoğunluğunu depremden 2- 3 yıl sonra gelipyerleşen evsizler oluşturuyor. Özellikle gönüllü kuruluşlar tarafından Dernekkırı Bölgesi’nde yaptırılan prefabrik konutlarda oturanların büyük bölümü sosyal güvencesi olmayan günlük işlerde çalışanlar kişiler.
Kent merkezindeki ev kiralarının yüksek olması ve kira ödeyecek durumda olmadıkları için prefabriklerde oturanların fazla olması nedeniyle de Milli Eğitim Müdürlüğü deprem sonrasında bölgede açtığı Mehmetçik İlkögretim Okulu’nu da kapatamıyor.
Sakarya Valisi Hüseyin Atak, “Deprem sonrası ilimizde geçici barınma için 10 bin 379 prefabrik yapılmıştır. Alancuma ve Dernekkırı’nda halen prefabrikte yaşayan vatandaşlarımız vardır. Şu anda mevcut 469 prefabrikte 3 bin civarında vatandaşımız yaşamaktadır. 7 bin 784 prefabrik kaldırılmıştır. Prefabriklerde şuan için kalan vatandaşlarımızın bir bölümünü kiracılar oluşturmaktadır. Bu kişilerin deprem zamanı kirada oturdukları evler yıkılmıştır. Bir bölümü de dışarıdan gelen vatandaşlarımızdan oluşuyor. Prefabriklerin kurulu bulunduğu alanlar mera alanıdır” dedi.
Vali Atak prefabriklerde kalanların Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından konut yapılması için çalışma yaptıklarını sözlerine ekledi.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI: 17 AĞUSTOS'TAN DERS ALINMADI
İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, 17 Ağustos Marmara depreminin 10'uncu yıldönümünde ortaya çıkan sonucun acı olduğunu belirterek, “17 Ağustos 1999 felaketinden gerekli ders çıkartılmamış, ilgili yasa ve yönetmelikler de gerekli ve yeterli değişiklikler yapılmamıştır” dedi.
Her deprem sonrası olduğu gibi 17 Ağustos 1999 felaketinden sonra da gerekli önlemlerin alımadığını söyleyen Gürpınar, “Yer seçiminden imar sistemine, bu sistemin yürütücülerine, mühendisinden mimarına, işçisinden kalfasına, malzeme üreticilerine ve bilinçsiz tadilat yapan mal sahiplerine kadar tartışıldıktan sonra birkaç ay içerisinde unutulmuştur. Bu konuda ortaya çıkan noksanlıkların giderilebilmesi için yeterli yasal düzenlemeler yapılmamıştır” dedi.
Hükümetlerin ve yerel yönetimlerin ilgi ve yetki alanlarına giren konularda duyarsız kaldığını ileri süren Hüsnü Gürpınar, "“u duyarsızlık gelecek günlerde yaşanabilecek depremlerde, özellikle beklenen ve ilimizi de etkileyecek İstanbul depreminde toplumun önüne yeni yıkımları beklemek dışında başka bir sonuç bırakmamıştır. Önleyici ve tehlikeyi azaltıcı tedbirler almak yerine, deprem sırasında ve hemen sonrasında neler yapılması gerektiği ile ilgili insanları bilgilendirmekle sınırlı Afet Stratejisi izlenmiş ve izlenmeye devam etmektedir. Oysa yapılması gerekenler deprem ile imar ilişkisi anlaşılmalı, İmar ve Afet Mevzuatları günün şartlarına göre yeniden hazırlanmalıdır” dedi.