Güncelleme Tarihi:
Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem 11 ilde yıkımlara sebep oldu. Evleri yıkılan veya hasar alan vatandaşların bir kısmı başka şehirlerde oturan akrabalarının yanına taşınırken birçoğu da daha güvenli gördükleri şehirlere yerleşmeye başladı. Deprem bölgesinden başta yakın şehirler olmak üzere büyükşehirlere yoğun bir göç yaşanıyor.
Talebin bu şekilde artması bazı emlak fırsatçılarını harekete geçirdi. Bir gecede kira fiyatlarını iki katına çıkaranlar da var, daha yüksek ücret almak için kiracısını çıkmaya zorlayan da… Adalet Bakanlığı ise deprem ve salgın dönemlerinde ürün fiyatı ve kirada fahiş artış yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ön gören yasa için teknik çalışma başlattı.
Peki arz-talep dengesindeki değişiklik kiralara nasıl yansıdı? Deprem sonrası kontrolden çıkan kira fiyatları nasıl durdurulur?
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Hakan Akdoğan, İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa ve Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat ile depremin emlak sektörüne yansımalarını konuştuk.
DEPREM YENİ BİR TALEP DALGASI OLUŞTURDU
Yaklaşık iki yıldır kiralarda artış olduğunu ve bunun sebeplerinin başında da arz-talep dengesizliğinin geldiğini ifade eden Hakan Akdoğan, “Mevcut yapı stokları talebi karşılamıyor, böyle olunca da fiyatlar yukarı yönlü hareket ediyor. Zaten arzın talebi karşılayamadığı bir süreçten geçerken, Kahramanmaraş’ta gerçekleşen depremle talep daha da arttı. Milyonlarca insanı etkileyen deprem öncelikle çevre şehirler olmak üzere, İç Anadolu, Marmara, Ege gibi bölgelere de göçlere sebep oldu. Bu da yeni bir talep dalgası oluşturdu ve ne yazık ki fiyatların artmasına yol açtı” dedi.
EN ÇOK MERSİN ETKİLENDİ
Mersin deprem bölgesindeki vatandaşlara kucak açan illerin başında geliyor.
Deprem bölgesinde ağır hasarların yaşandığı illerdeki depremzedelerin büyük bir çoğunluğunun Mersin’e göç ettiğini söyleyen Mehmet Sinan Canpolat, “Resmi rakamlar 400 bin kişinin göç ettiğini gösterse de bu rakamın 1 milyonun üzerinde olduğu düşünülüyor. Bu göçle birlikte Mersin’in fiziki ve ekonomik yapısı tümüyle değişti. Kiralık konut sıkıntısının yanı sıra su ve gıda sıkıntısı da yaşayacağız” ifadelerini kullandı.
DEPREMİ FIRSAT BİLİP KİRALARI İKİ KATINA ÇIKARDILAR
Pek çok Mersinlinin depremzedelerden kira bile almayarak evlerini açtığını veya olması gerekenden daha az kira talep ettiğini ifade eden Canpolat, “Ama maalesef bazı kişiler de depremi bir fırsat olarak görüp 7 bin liralık dairenin kirasını 14 bin liraya katına çıkardı. Fahiş kira isteyen ve bunlara aracılık edenlerin yaptıklarının yanına kar kalmaması için sadece Mersin’de değil pek çok ilde denetimler başladı” dedi.
Canpolat Mersin’in konut stoklarının bu talebi karşılamayacağını şu sözlerle ifade etti:
“Pandemiyle beraber Mersin’e gerek yurt içi gerek yurt dışından pek çok göç oldu. Bununla birlikte Suriye ve Ukrayna vatandaşları da savaştan kaçıp burada bir hayat kurmaya başladı. Bir de Akkuyu Nükleer Santrali’nde çalışan personel sayısı 35 bine yükseldi. Tüm bunlar konut stoklarının yetersizliğinde önemli birer etkendi. Şimdi depremzedelerin de gelmesiyle yaklaşık 2 milyon olan nüfus neredeyse ikiye katlandı.”
İSTANBUL’DA BEKLENEN BÜYÜK DEPREM SEBEBİYLE İÇ GÖÇ YAŞANIYOR
İstanbul’da durum diğer illere göre biraz daha farklı diyen Aşa, “Deprem sonrası yoğun olarak tercih edilen bir şehir değil, depremzedeler geçici olarak yakınlarının veya akrabalarının yanlarına geliyorlar. Bu sebeple yerleşmelerin daha geçici olduğu öngörülüyor. Zaten İstanbul’da beklenen büyük Marmara depremi dolayısıyla iç göç işaretleri var. İnsanlar daha güvenli olduğuna inandıkları ilçe ve semtlere taşınmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Akdoğan ise depremle birlikte insanların gayrimenkul tercihlerinin de değiştiğini vurgulayarak, “Deprem iç göçleri de hızlandırdı. Özellikle İstanbul’un deprem riski barındıran ilçelerinden riskin daha az olduğu ilçelere yoğun bir göç var. Bu da haliyle fiyatlara yansıyor. İnsanların deprem sebebiyle mecburiyetten evler tutmasını fırsat bilen bazı kişiler de ne yazık ki bu bölgelerdeki artışa öncülük ediyor” dedi.
ARTIK EVİN BÜYÜKLÜĞÜ DEĞİL DAYANIKLILIĞI ÖNEMLİ
Akdoğan, insanların yüksek katlı binalara yeni bile olsa güveninin azaldığını söyledi:
“Deprem öncesi yapılmış binalardan deprem sonrası yapılmış binalara doğru bir tercih değişikliği var. Daha çok müstakil yaşama yoğunlaşan bir göç görüyoruz. Artık evin büyüklüğü, metroya yakınlığı gibi özelliklerden önce binanın depreme dayanıklılığı önemseniyor. Kısacası depremle birlikte tercih ve öncelikler binaların sağlamlığı ve güvenliğine doğru değişti.”
Yaklaşık beş senedir İstanbul’da emlakçılık yapan İrem B. kiralık binalar için arayanların ilk sorduğu sorunun binaların Deprem Dayanıklılık Testi olduğunu söylüyor. “Özellikle de eski binalar için bu soru çok fazla geliyor. Oysa İstanbul depreminin çok yakın olduğunu bilmemize rağmen meslek hayatım boyunca bir kez bile böyle bir soruyla karşılaşmamıştım. Önceden ‘Mutfağı yeni mi? Banyosu geniş mi? Parkeler yenilenecek mi?’ gibi sorular alırken, şimdi sadece depremle ilgili sorular geliyor. Hatta bir daireyi kiralama konusunda neredeyse anlaştığımız bir çift, iki apartmanın birbirine yapışık olması sebebiyle evi tutmaktan vazgeçti. Şimdi deprem korkusuyla hareket eden bu insanlar eminim ki birkaç ay sonunda tüm bu kaygıları geride bırakacak. İki binanın yapışık olduğu ev de kolaylıkla kiralanacak, güvenli olmayan evler de…”
İLAN SİTELERİNDEKİ KİRA ARTIŞLARI PİYASAYA ÇOK HIZLI YANSIYOR
Fahiş kira artışının önüne geçmek için neler yapılması gerektiğini sorduğumuz uzmanlar önerilerini şöyle sıraladı:
Kalıcı konut çalışmalarının hızlanması gerektiğini söyleyen Aşa, “Şu anda bu çalışmalar yapılıyor ama biraz daha hızlanması ve kontenjanın artırılması gerekiyor. İnsanlar bir an önce yaşadıkları yerlere geri dönmeli, yoksa gittikleri şehirlerde sıkıntılar yaşanmaya devam edecek” dedi.
Akdoğan ise fahiş artışların önüne geçmek için öncelikle ilan siteleri tarafında bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirterek, “İnsanlar canları istediklerinde bir ilan yayınlayıp, fiyatları da istedikleri gibi artıramamalılar. Girdikleri ilanı silip daha yüksek fiyatla yeniden girmelerine izin verilmemeli. Çünkü oradaki spekülatif fiyat artışları çok hızlı bir şekilde piyasaya yansıyor. Fiyat artışlarında bir azami oran belirlenirse piyasayı manipüle etmeye çalışan kişilerin girişimleri de ciddi şekilde engellenmiş olur” açıklamalarında bulundu.
ARZIN TALEBİ YAKALAMASI BEŞ YIL SÜREBİLİR
Deprem sebebiyle arzın talebi yakalamasının git gide daha da zorlaştığını söyleyen Akdoğan, “Depremden önce arz-talep dengesinin 1-2 yıl içinde toparlanacağını öngörürken şimdi daha uzun yıllar alacağını düşünüyoruz. Çünkü bir inşaata başlansa bile tamamlanması yıllar sürebilir. Bunların hepsini göz önüne alıp, taleplerin de yerinde saymadığını varsayarsak aradaki makasın en iyi ihtimalle 5 yıl gibi sürede denkleşebileceğini düşünüyoruz” dedi ve ekledi:
“Olağanüstü günlerde olağanüstü kararlara ihtiyaç var. Eski kiracılara uygulanan yüzde 25 sabit kira artışının yeni boşalan dairelerde de uygulanması sağlanabilir. Hatta bölgelerin değer haritaları oluşturulup, bunlar üzerinden kira bedelleri belirlenebilir. Geçici süreliğine yapılacak bu düzenlemeler arz, talebi yakalayana kadar fiyatları kontrol altına almayı sağlayabilir.”
DEPREM OLMASI EVİN FİYATINI ARTIRACAK BİR UNSUR DEĞİL
Aşa fahiş fiyat uygulayanların mutlaka Ticaret Bakanlığı il müdürlüklerine veya Kaymakamlıklara şikâyet edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Akdoğan ise ilan sayfalarında görülen hızlı fiyat hareketlerinin ekran görüntüleri alınarak, CİMER ve e-Devlet üzerinden haksız fiyat artış bildirimi gerçekleştirilebileceğini söyleyerek, “Vatandaşlar enflasyondan veya maliyetlerden kaynaklanan artışlara değil de ekonomik gerekçesi olmayan artışlara tepki veriyor. Konut kredi oranının düşmesi ya da deprem olması bir evin fiyatını artıracak unsur değildir" diye konuştu.