Depremde hırsızlık rezaleti

TÜRKİYE fay hatlarının üzerinde. Yurdumuzun her yerinde, altımızda ‘‘canlı bomba’’ ile yaşıyoruz. Doğudan batıya, kuzeyden güneye her an patlamaya hazır ve nerede, ne zaman patlayacağı belli değil. Böylesine büyük deprem riskine karşın özellikle kamu binalarını tuhaf ihalelerle yapmışız. En yüksek kırımı yapan kişi veya firma ihaleyi almış ve zararını çıkarmak için malzemeden çalmış. İhale aşamasında belki rüşvet dağıtmış. İnşaatı yaparken, denetlemekle yükümlü mühendis ve diğerlerine büyük olasılıkla rüşvet vermiş, onlar da hırsızlığı görmezden gelmiş.Dün Bingöl'de bir baba ‘‘Benim yaptığım ahır çökmedi ama devletin yaptığı bina çöktü’’ diyordu. Doğrudur. Her depremde önce kamu binaları çöker. Öğrencilerin barındığı pansiyon (kamu binası) dün yerle bir oldu ve nice küçücük yavrumuz bu hırsızlar yüzünden can verdi.Görelim bakalım, o yavruların hesabını şimdi kim verecek! Türkiye'de her deprem, bu inanılmaz rezaletin üzerine gidilmesini gerektirir. Ama hiçbir şey olmaz. Dikkat ediniz, Marmara depremi dahil ceza almış bir tek müteahhit yoktur! Hırsız müteahhitleri ve onları denetleyen hırsızları cezasız bırakan belki tek ülkeyiz biz! Yeni İhale Yasası, bu rezalet ve kepazeliği biraz olsun giderecek. Kamu ihale ve alımları biraz daha titizlikle, ince eleyip sık dokuyarak yapılacak. Bu yasayı değiştirmek, delmek ve işlemez duruma getirmek için çaba harcayan siyasetçi ve avantacı takımı, dünkü depremden sonra herhalde ve inşallah seslerini kesmek zorunda kalacak. Taaa ki Bingöl depremi unutulup içlerindeki avanta, rüşvet, kolaycılık, sorumsuzluk, hırsızlık ve yandaş müteahhitleri koruma duyguları yeniden kabarana kadar!KIZILAY KONVOYU YOLU ŞAŞIRINCAKızılay, Meclis, hükümet ve devletin denetim ve gözetiminde Kerkük ve Musul'a yardım konvoyu gönderiyor. Konvoya AKP Balıkesir Milletvekili Turan Çömez ve CHP Mersin Milletvekili Hüseyin Güler de katılıyor. Bugün Turan Yılmaz'ın haberinde ayrıntıları okuyacaksınız...Kerkük ve Musul'a, aslında oralarda yaşayan Türkmen kardeşlerimize yardım götüren konvoy, bir süre sonra Bağdat'ta ortaya çıkıyor ve Türkiye'nin yardımını başkaları paylaşıyor. Herhalde Kerkük ve Musul'da yardıma gerek yokmuş! Demek ki oralarda her şey dört dörtlükmüş! Olur böyle vakalar! Belki bizim konvoy yolu şaşırdı, belki de ABD onu Bağdat tarafına postaladı! Hayır, buna ‘‘rezalet’’ demek yanlış olur...‘‘Komedi’’ diyelim. BİR MGK’NIN ARDINDANMilli Güvenlik Kurulu ayda bir toplanır. AKP iktidarı MGK Yasası'nı geçtiğimiz ocak ayında AB'nin emir ve direktifleri doğrultusunda değiştirdi. Şimdi orada Cumhurbaşkanı dışında sivil sayısı -yani hükümet- askerlerden daha çok. Tarafları sayalım: Siviller: Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcıları (şimdi 3 adet), Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanları. Toplam 8 kişi. Askerler: Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanları. Toplam 5 kişi. MGK ayda bir toplanıyor. Refahyol döneminde olduğu gibi, bu dönemde de AKP iktidarıyla askerler arasında iyi rüzgárlar esmiyor. Toplantılarda özellikle laiklik ve irtica konularında karşılıklı tartışmalar çıkıyor. Cumhurbaşkanı ve askerler somut olay ve belgelerle hücumda, iktidar savunmada! Her toplantı sonrasında bir bildiri yayınlanıyor. Önceki gün yapılan toplantının bildirisinde en önemli cümle şöyle: ‘‘Devletin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesinin önemi ve titizlikle korunması (toplantıda) vurgulanmıştır.’’Gel de inan! Bunu hükümet mi vurgulamış? AKP iktidarı bu sözlere uyacak ve laikliği titizlikle koruyacak haaa! Onlar için önemli olan, toplantı gününü daha ağır yara almadan, ortalık daha fazla gerilmeden kurtarmak! Nitekim Adalet Bakanı Cemil Çiçek dün şöyle diyordu: ‘‘İyi bir sözü (laikliği) sık sık tekrarlamakta sakınca yoktur.’’Dalgasını tatlı tatlı, inceden inceye geçiyordu. Yine de içimiz rahat olsun! Demek ki MGK tarafından yayınlanan ve hükümetin de imzasını taşıyan bildiri sonrasında -eğer milletimizi bildirilerle kandırmıyorsak- laikliğin yeni sahibi AKP iktidarı oldu ve bu ilkeyi ‘‘titizlikle’’ koruyacak!Vay beee, vallahi helal olsun!