Deprem ülkesi vatandaşının depreme karşı hukuk rehberi

Güncelleme Tarihi:

Deprem ülkesi vatandaşının depreme karşı hukuk rehberi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2003 22:12

Bingöl depreminden sonra yetkililer yine birbiri ardına söz verdi: ‘‘Yapı Denetim Yasası elden geçirilecek, katliama son verilecek, cinayetlerin sorumlularına en ağır cezalar uygulanacak.’’ Oysa, biz bu vaatleri 45 ay önce Marmara Depremi'nde duymuştuk.

Saydınız mı, yetkili ağızların atacaklarını söyledikleri kaçıncı adım bu? Ve bugüne kadar atılan adımlarla gelinen yer neresi? Hesabını yapabiliyor musunuz; verilen sözlerin tutulması için daha kaç deprem yaşamamız gerekiyor? Daha kaç depremde, kendimiz kurtulmayı başarırsak, çocuklarımızın cesetlerini enkazdan çıkarmaya çalışacağız? Daha kaç milyon kişi, bu gece bu duvarlar beni yutacak mı, korkusuyla uyuyamayacak? Listeyi daha uzatmadan: Bu kez söylenenlerin yapılacağına ne kadar inanıyorsunuz? Canınızı korumak istiyorsanız Anayasa ve yasalar yanınızda. İşte, Japonlar gibi 87. katta bile depremi burnunuz kanamadan atlatabileceğinizden emin yaşamak istiyorsanız, yapabilecekleriniz...

DİLEKÇE YAZIN CEVAP GELMEZSE DAVA AÇIN

Bu ülkenin Anayasası, yasaları, bu ülkenin vatandaşlarına, bu ülkenin yetkililerini ‘‘harekete geçirme’’ hakkı -belki de görevi- veriyor. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ‘‘dilekçe’’, ‘‘bilgilenme’’ ‘‘kişilik haklarını koruma’’ hakkı var. Eğer olası depreme karşı duyarlıysanız ve neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız dilekçelerle, gerekirse dava açarak devletten bilgi isteyin, talepte bulunun, hesap sorun. Çünkü devletin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi. Başvurularınızın muhatabı, tüm bakanlıkların ildeki temsilcisi olduğu için, valilikler. Belediyeye sorabileceğiniz sorular da sözkonusu. Avukat Hasan Girit'e göre yazacağınız dilekçelerde sorabileceğiniz sorular şöyle:

Raporlar ortada, bu zamana kadar olası depreme karşı ne yapıldı?

Bazı işlemlerin yapılmamasının sebepleri nelerdir?

Güçlendirilmeyi bekleyen kamu binalarından ne kadarı güçlendirildi?

Şu şu şu binalar hakkında yıkım kararı var, derhal yıkılmasını istiyorum.

Yaşadığım mahallenin depreme hazırlık çalışmaları ne aşamada?

Soruları ve talepleri, kendi hassasiyetinize göre çeşitlendirin: Mesela belli bölgelere yerleştirilen konteynırların içinde ne var? Daha çok ceset torbası olduğu söyleniyor, doğru mu? Bu konteynerler kimler tarafından korunuyor, anahtarları kimdedir?

CEVAP VERİLMEMESİNİ KİŞİLİK HAKLARINIZIN İHLALİ SAYIN

Dilekçenize 60 gün içinde cevap alamazsanız, mesela ‘‘bana cevap vermeyerek kişilik haklarımı ihlal ediyorsun’’ diyerek ilgili bakanlık ya da belediye aleyhine İdare Mahkemesi'nde tazminat davası açabilirsiniz.

Olası depremin yaratacağı yıkıma karşı hızlı ve yeterli önlem olmadığını düşünüyorsanız, burada bir ‘‘hizmet kusuru’’ olduğuna karar verebilir, yine dava yoluna gidebilirsiniz.

YAPI DENETİM YASASI'YLA İLGİLİ GELİŞMELERİ İZLEYİN

Hukukçular, 1999 depremlerinden sonra çıkarılan Yapı Denetim Yasası'nın kapsamının bir an önce genişletilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Burada en önemli nokta, en zayıf halka olan kamu binalarının da bağımsız Yapı Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesi. Yani kendi binalarını denetleme yetkisinin yine kamunun kendisine verilmemesi (Çünkü sonuçlar ortada). Bunun yapılmasını talep edin.

KOLON KESEN KOMŞUYU DURMAYIN İHBAR EDİN

Komşunuzun kolonu kestiğini, binasının üzerine taşıyamayacağı bir kat çıktığını ya da bunlara benzer depremde risk oluşturacak bir eylem mi gördünüz, belediyeye şikayet dilekçesi yazın. Sonucu da takip edin.

Ya da bir kamu binasında çatlaklar, yine deprem riski yaratabilecek ayrıntılara tanık oldunuz, valiliğe suç duyurusunda bulunun. Peşini bırakmayın.

AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNİ İSTEYİN

Afet olaylarının Anayasası sayılan 7269 sayılı yasaya göre ‘‘afet bölgesi’’, afete maruz kalan değil, ‘‘kalabilecek’’ bölge! Avukat Ergin Cinmen'e göre bunun önemi şu: Yasa, afet bölgesindeki resmi ve özel her türlü yapının depreme dayanıklılık testinden geçirilmesini, tamir edilmesini, tamir edilemez durumdaysa yıkılmasını emrediyor! Dolayısıyla Bakanlar Kurulu'nun risk altında olan pek çok kenti ‘‘afet bölgesi’’ ilan etmesi gerekiyor. Bunun yapılması gerektiğini deprem uzmanları yıllardır söylüyor. ‘‘Bas bas bağıran raporlara rağmen neden riskli kentleri afet bölgesi ilan etmiyor ve yasanın emrettiği şeyleri yapmıyorsunuz?’’ diye, bulunduğunuz kentin Valiliği'ne dilekçe yazın, bilgi isteyin.

BİNGÖL İÇİN BUNLAR ACİLEN YAPILMALI

Kendileri de deprem mağduru olan ve artçı sarsıntılarda sinir krizi geçiren adliye memurları hatırlanarak, Bingöl'de depremle ilgili açılacak davaların sağlıklı görülebilmesi için, halen Bingöl Adliyesi'nde çalışanların izne çıkarılması ya da daha güvenli bölgelere atanması.

Mahkemelerdeki muhtemel dava yığılması düşünülerek, Bingöl'deki hakim, savcı ve adliye personeli sayısının en az beş katına çıkarılması.

Depremde tüm mal varlıklarını kaybetmiş insanların dava masraflarını karşılaması çok zor. Marmara depreminden sonra bir kanun hükmünde kararname çıkarılmış ve deprem zararları için açılacak davalar harç ve masraftan muaf tutulmuştu. Aynı uygulama neden Bingöl'de olmasın? Ayrıca bu muafiyete devlete karşı İdare Mahkemeleri'nde açılacak tazminat davalarının da girmesi gerektiğini söylüyor hukukçular.

Delillerin yok edilmesinin engellenmesi için, şu anda yapılan enkaz kaldırma çalışmalarının kontrol edilmesi. Bu işlem için vatandaşların avukata vekalet çıkarma şartının Marmara depreminde olduğu gibi kaldırılması.

Binaların malzemesinden çalan müteahhidi, bunu engellemeyen Bayındırlık Bakanlığı'nı, denetimi yapmayan belediyelere ceza ve tazminat davaları açacak Bingöllüler'in, depremin olduğu 1 Mayıs 2003 tarihinden itibaren 60 günlük süreyi geçirmemeleri gerekiyor.

Ve devletten yukarıda yazılan değişikliklerin yapılmasını talep etme hakları var.

Her şeyi devletten beklemeyin biraz da siz çalışın

Sorunların sadece yetkililer tarafından çözüleceği anlayışına sığınmaktan vazgeçin. Böylece her şeyin yeniden kurularak, büyük paralar harcanarak düzeleceği yanılsamasından da uzaklaşabilirsiniz.

Kendi bölgenizde oluşmuş yerel planlama gruplarına katılın, yoksa oluşması için girişimde bulunun. Mesela İnsan Yerleşimleri Derneği'nin İstanbul Galata'da oluşturduğu Risk Azaltma Atölyesi gibi bir oluşum hayal edin. Onlar gibi, afete karşı yerel eylem planı önerisi hazırlayanlara katılın.

Sokağınızda, mahallenizde de neyin nasıl olacağını konuşun, tartışın.

Yerel meclis üyeleri ile temasa geçmenin yolunu bulun, temsilcinizi tanıyın. Yine İnsan Yerleşimleri Derneği'nin önerdiği gibi, bölge temsilcisi olan yerel meclis üyelerinin mahalle meclislerine karşı sorumlu olmasını, aylık toplantılar ile halkla iletişim kurmasını talep edin.

Mahalle muhtarlıklarının tüzel kişiliğe kavuşmasını, mahalle meclisine karşı hesap verebilir konuma gelmesini, meclis üyelerinin mecliste alınan bütün kararları ve kendi tercihlerini muhtarlara danışmalarını ve mahalle meclisinde anlatmalarını isteyin.

Sokak-mahalle gibi bir alt yönetim birimleri oluşturulmasını ve bu birimlerin belli bir karar yetkisi olmasını öngörün.

KENDİ RİSKİNİZİ KENDİNİZ AZALTIN

İnsan Yerleşimleri Derneği, yerleşim konularıyla ilgili proje, plan ve kararların yalnızca yöneticileri ve uzmanları değil, bunlardan etkilenen toplulukları da ilgilendirdiği bilinciyle kuruldu. İstanbul Galata'da bir ‘‘risk azaltma atölyesi’’ oluşturan dernek, depreme karşı riski azaltmak için kullanım kılavuzu ve filmler hazırlıyor.

Risklerin azaltılması için İnsan Yerleşimleri Derneği'nin yapı bakım ve kullanım kılavuzuna kulak verin:

Binaları çelik bağlar. Tıpkı kesme şekerleri birarada tutan karton ambalaj gibi. Çatıdan sızan su, duvardaki, döşemedeki, bodrumdaki rutubet siz görmeden çelik donatıları yok eder. Kartonu yırtılan şekerler gibi. Güvenliğiniz için rutubeti engelleyin.

Duvarlar ortalarına yapılan basınca karşı dayanıksızdır. Bir bisküviyle deneyin. Komşu binanın duvarının ortasına beton plak döşeme yapmak, deprem anında binaların yıkılmasına yolaçabilir. Döşemelerin duvarlara saplanmasını engelleyin.

Yığma yapılarda duvarlar taşıyıcıdır. Genişletilen pencereler, vitrinler, kaldırılan duvarlar binaları zayıflatır. Marketteki tezgahta dizilen kutuların altından bir kutu almak gibi. Duvarları, taşıyıcıları koruyun.

Yapılar öngörülen yüksekliklere göre emniyetlidir. Yapıların üzerine kat çıkmak onları zayıflatır. Yapınızın üstüne kat çıkmayın.

Konut olarak yapılmış binalarda kat döşemeleri belli bir ağırlığı emniyetli olarak taşır. Pastanın üzerindeki mum gibi. Döşemeleri aşırı yüklemek ise binanızı zayıflatır. Pastanın üzerine konan şamdan gibi. Yapınızı yüklemeyin.

Binaların bazı cephe parçaları zamanla zayıflar ve düşmeye hazır hale gelir. Kütüphanede kafanıza düşmeye hazır ciltler gibi. Bu parçaları sabitlemek zor değildir. Parçaların düşmesini beklemeyin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!