Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta önce İstanbul 4.2'lik depremle sarsıldı. Hemen akabinde de ‘‘artçıydı’’, ‘‘yok yok öncüydü’’ tartışmaları başladı. Bilim adamları arasındaki fikir ayrılığı hız kazanıyordu , Ceyhan'da 4.9'luk deprem olduğu haberi geldi. Akşamında da İzmit Körfezi sahillerine ölü balıkların vurduğu. Doğal olarak bu ani gelişmeler depremi yeniden gündeme oturttu.
Dünkü Hürriyet İstanbul'un üçüncü sayfasında depremle ilgili bir haber vardı. Haberin başlığı ‘‘Deprem Tahmin Sistemi
Ümit Veriyor’’ idi. Haberde, Başbakan Başdanışmanı Ord. Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp'in kamuoyuna tanıttığı ve patenti Lütfi Canyaran'la İstanbul Teknik Üniversitesi'nde görevli Dr. Berk Üstündağ tarafından alınan ‘‘Deprem Erken Tahmin Sistemi’’nin Marmara'da meydana gelen depremi beş saat önceden tahmin ettiği anlatılıyordu. İTÜ tarafından da desteklenen bu projenin iki mucidi kamuoyuna depremi önceden kestirdikleri açıklıyordu. Acaba buna bilim adamları ne diyor?
Doç.Dr. Oğuz Gündoğdu Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Eksik olsa da yaygınlaşmalı
Aykut Barka ve Haluk Eyidoğan'ın da projeye destek verdiğini biliyorum. Ama projenin başarısı için şu an bir şey söylenemez. Ölçümü yapıldığı ve verilerin alındığı ortam çok önemli. Bunlar dış etkilere o kadar açık aletler ki yün kazak bile giyseniz statik alan değişebilir. Projeyi biz de ne olacak diye izliyoruz. Bizce bugüne kadar yapılması gereken çok daha önemli birşey vardı. Gölcük ve Düzce deprem verilerinin aktarılması. İki yıldan fazla bir süre geçtiği halde bundan daha ses yok.
Doç. Dr. Mustafa Kemal Tuncer Kandilli Rasathanesi-Manyetizma Bölüm Başkanı
Tatmin edici değil
Geçen nisan ayında aleti yapan arkadaşlardan birinin evine Vali Yardımcısı Cafer Akyüz ve Bayındırlık İl Müdürlüğü'nden mühendis bir arkadaşla birlikte gittik. Hiçbir sorumuza tatmin edici cevap veremedi. Bu tip çalışmaların özel bölgelerde yapılması gerekir. Bu da fay üzeri ya da çok yakınıdır. Lütfi Bey ise aleti Suadiye'de bir apartmanın ikinci katına kurmuş. Ayrıca alet statik elektrikten çok etkileniyordu. Bir bilgisayar monitörünün yalnızca bir metre uzağında duruyordu. Bir buçuk kilometre öteden banliyö treni geçiyordu. Bunlar hep etkileyici olabilecek dış etkiler. Böyle çalışmaların sonuçlarının açıklanabilmesi için test edilmesi gerekir. Dünyada hiçbir sistem test edilmeden ortaya çıkmaz.
Lütfi Canyaran Sistemin ikinci mucidi
Çare bulmak istedik
17 Ağustos felaketinden sonra Berk Üstündağ'la birlikte bu felakete çare bulunamaz mı sorusunu kendimize sorduk. Depremden 10 gün sonra da işe başladık. Atina depremine kadar cihazı geliştirdik. Cihazımızın işe yaradığını ise, Atina depreminde anladık. Bu arada Ahmet Vefik Alp te İTÜ Mimarlık Fakültesi'nden Erol Kulaksızoğlu'ndan sistemi duymuş. Bir gün geldiler. Alp, resimler çekti ve Başbakanlık'a sunmak istediğini söyledi. Bir süre sonra tekrar aradı ve sistemi kamuoyuna hafifçe açıklayabilir miyim dedi. Nedenini sorduğumuzda da ‘‘Politik dünyadan yardım isteyeceğim. Kamuoyunun oluşması lazım’’ dedi.
Başta şaklaban durumuna düşeriz korkusuyla adımızın açıklanmasını istemedik. Ama birgün Başbakanlık'a çağrıldık ve projeyi bizzat Devlet Bahçeli Bey'e anlattık. Ardından da 60 sayfalık bir rapor sunduk. Bugüne kadar sistem 10 milyar veri topladı. İTÜ'lü hocalar Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ve Prof. Dr. Aykut Barka da verilerin değerlendirilmesinde yardımcı oluyor. Sistemin esası şu. Kayaların sıkışması ve gerilmesinden dolayı bir elektrik gerilimi ailesi meydana geliyor. Bu gerilimin bir özelliği var, fay hattını takip ederek yürüyor. Yürüme hızı da saatte 15 bin kilometre. Dolayısıyla dalganın yayılacağı faya istasyon kurulduğu zaman meydana gelen efekt ölçülebiliyor. İstasyonları çoğaltmak yüksek verim sağlıyor.
12 istasyon faaliyette
Deprem erken uyarı sistemi İTÜ tarafından destekleniyor. Proje kapsamında Maslak, Etiler, Yeşilyurt, Heybeliada, Göztepe, Suadiye, Maltepe, Kartal, Sakarya, Mudanya, Balıkesir ve Denizli'de 12 pilot istasyon kuruldu.