Güncelleme Tarihi:
PROF. DR. NACİ GÖRÜR: TONLARCA MOLOZ SOFRAMIZA GELİR
“Olası büyük bir depremde İstanbul bölgesinde 100 milyon tona varan moloz ortaya çıkar. ‘Moloz’ dediğin zaman içinde demir var, asbest var, evsel atıklar var, mukavva var, cam var... Bu molozların uluslararası yönetmeliğe göre nereye, nasıl bertaraf edileceğini önceden planlamazsanız, gömüleceği yerleri hazırlamazsanız, o yerleri de havayla, suyla temasını kesecek şekilde membranlarla kamufle edip döşemezseniz bu döküntünün içerisinde önce biyokimyasal reaksiyonlar, sonra fizikokimyasal reaksiyonlar başlar.
SEBEBİ YANLIŞ MALZEME
Onun sonucunda ağır, toksik, kanserojen madde konsantrasyonları olur; yağmur yağınca bunlar toprağa yayılır, toprağı kirletir, topraktan yeraltı suyunu kirletir, yeraltı suyundan denize geri akar, suya girer; balıkçı balığı tutar, o besin zinciri vasıtasıyla soframıza gelir veya siz orada seracılık yaparsınız, domates olarak soframıza gelir. Ben İstanbul’da çok büyük ölçüde kanalizasyon şebekesinin çökeceğini düşünüyorum. Sebebi ne biliyor musunuz? Yanlış malzeme kullanmak. Betonarme boruları deprem kentinde kullanırsanız, onlar size iyi bir performans vermez depremde.
CAN DAMARIMIZ KOPAR
Eğer İstanbul’da beklediğimiz deprem olur, Marmara Bölgesi, ki Türkiye’nin yüzde 60’ındaki bütün ekonomik faaliyetlerin merkezi, can damarı, bu beklediğimiz deprem olursa, İstanbul’daki iş dünyasının depreme olan bu hazırsızlıklığı nedeniyle, önlem alınmayışı nedeniyle Marmara’daki ekonomi çarkları durur. Marmara’daki ekonominin çarklarının durması demek, Türkiye’nin ekonomik anlamda dizüstü çökmesi demektir.”
“İstanbul’da 90 bin binanın zayıf olduğu, bunların güçlendirilmesinin ya da dönüşümünün yapılması gerektiği ifade edilmektedir. İmar aflarına son vermemiz lazım. Marmara’da da biz kırılmamış fayları bir araya koyduğumuz zaman elde ettiğimiz değer 7.2-7.4 arasıdır. 7.5’e göre hazırlık yapılması doğrudur çünkü kırılmış olan fay yeni deprem esnasında bir daha kırılırsa 7.6’ya varan bir deprem olur. Hazır olmamız gereken değer 7.5’tir. İstanbul’un çok önemli bir kısmı sağlam kaya üzerindedir, bu rakam da sanıyorum yüzde 57. Yüzde 20 civarında zayıf zemin vardır, o da İstanbul’un Avrupa yakasında bulunan Yeşilköy, Bakırköy, Eminönü, Fatih, Küçükçekmece ve Büyükçekmece’nin bulunduğu kesimdir.
İSTANBUL’UN % 7’Sİ DERE YATAĞINDA
İstanbul’un yüzde 7’lik bir kesimi dere yatağını temsil eder. Zayıf ve sıvılaşabilir zeminler İstanbul’un Marmara’ya bakan kesimlerindedir, bu kesimler aynı zamanda faya en yakın yerler oldukları için olası bir depremde en büyük sarsıntıyı alacak olan bölgelerdir. Buna karşılık, örneğin Kilyos’ta da zayıf zeminler var, Şile’de de zayıf zeminler var ama bunlar depreme uzak, İstanbul’un en uzak kesiminde yer almaktadır. Birinci Boğaz Köprüsü’nden itibaren doğu-batı arasında bir hat çizerseniz, onun güneyinde kalan kesimi, gerek Asya gerek Avrupa yakasında risk taşıyan bölgedir.”