Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin toplam yüzölçümünün yüzde 96'sı, ilk dört derecedeki deprem kuşağında yer alıyor. Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi yapılaşmanın çok yoğun olduğu illerde yaşayanların depreme karşı hazırlıklı olması gerekiyor. Ancak hiçbir zaman aklımıza ‘‘Acaba evim depreme ne kadar dayanıklı?’’ sorusu gelmiyor. Bir ev alırken ya da kiralarken bu nokta hiç düşünülmüyor. Ya da düşünülse bile hangi merciye başvurulacağı bilinmiyor. Oysa Türkiye'de yaşanan mekanın depreme dayanıklılığını ölçmek için organize olmuş bir kuruluş var: Türkiye Deprem Vakfı, 1993 yılından bu yana isteyen herkese depreme dayanıklılık testi uyguluyor.
Evinizin deprem güvencesi olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, bina projesini elinize alıp, Türkiye Deprem Vakfı'na başvurmanız yeterli.
‘‘Bina hasta muayene eder gibi, check-up'tan geçiriliyor. Bunu uzmanlardan oluşan bir bilim heyeti yapıyor.’’
Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Rıfat Yarar, her depremden sonra kendilerine çok başvuru geldiğini ancak, bazı apartman sakinlerine maliyetli geldiği için tetkikin arkasını getiremediklerini söylüyor.‘‘Maliyet kat yüksekliğine ve dairelerin kapladığı yüzeye bağlı olarak değişiklik gösteriyor.’’Bilim heyetinden, İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Hasgür, laboratuvar masrafları hariç, üç katlı bir binanın deprem açısından güvenilirliğinin saptanmasının minimum 150 milyon lira tuttuğunu belirtiyor. 1993 yılından bu yana Türkiye Deprem Vakfı'na, deprem dayanıklılık testi için başvuran kişilerin toplam sayısı ise yirmiyi geçmemiş!
‘‘Bize daha çok okumuş, aydın insanlar başvuruyor. Yapının önce projesini inceliyoruz. Proje içindeki kolon-kiriş birleşimi denilen detaylara bakıyoruz. Uygulama safhası nasıl gerçekleştirildi kontrol mühendisi var mıydı?, bunları inceliyoruz. Ve binanın yapılış safhasını tekrar yaşıyoruz. Betonun üretilmesi, binaya getirilmesi ve yerine yerleştirilmesi sırasında aklımıza takılan soru işaretleri varsa, binaya zarar vermeyecek yerlerinden, mesela bodrumdaki perdelerden karotlar alıyor ve incelemeye gönderiyoruz. Laboratuvardaki bu süreç bize beton mukavemeti konusunda bilgi veriyor.’’
TETKİK SÜRESİ 15 GÜN
Binanın muayenesi 15 gün içinde tamamlanıyor ve en az iki uzman tarafından depreme dayanıklı olup olmadığı tasdik ediliyor.
Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Polat Gülkan, bir daire ya da eve yerleşmeden önce, o binanın depreme dayanıklılığını anlamak için mutlaka işin uzmanına başvurmak gerektiğini anlatıyor: ‘‘Uzmanın bile yalnızca dışardan bakarak herhangi bir binanın dayanıklılığını kestirmesi çok güçtür. Ona arka plan bilgisi olarak mutlaka binaya ait projelerin, hatta inşaat sırasında yapılan değişiklikleri gösteren kayıtların, inşaatta kullanılan malzeme deney sonuçlarının verilmesi gerekir. Uzman mühendis ancak bundan sonra yapının deprem etkilerine karşı nasıl bir gerçek mukavemete sahip olduğunu hesaplayabilir.’’
Ancak Türkiye'de binaların dayanıklılığın ölçmenin teorik olarak mümkün olsa bile bunun çok zahmetli ve kimi zaman altından kalkılamayacak kadar pahalı bir işlem olduğunu vurguluyor Prof. Gülkan.‘‘Ancak eldeki hesap ve çizimlerden yola çıkılarak tahminler yapılabilir. Binanın depreme dayanıklılığı, inşaasında kullanılan malzemenin kalitesine, yüklere karşı koyan taşıyıcı sisteminin nasıl tasarlandığına, hesaplarının doğruluğuna bağlıdır. Eğer bu hususlar başlangıçta yerine getirilmişse, dayanıklılığının yüksek olması beklenir.’’
DEPREM ŞARTNAMESİ
Ülkemizde 1945 yılından bu yana binalar için deprem şartnameleri çıkarılıyor. Bu sorumluluk yasayla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na ait. Prof. Dr. Gülkan, en son hazırlanıp 1 Ocak 1998'de yürürlüğe giren ‘‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmeliğin’’ gerektiği gibi uygulandığı takdirde, hasarların büyük ölçüde azalacağından emin. ‘‘Ne var ki ülkemizde yönetmeliklerin uygulanması konusunda ciddi sıkıntılar var. Belirli meslek gruplarını tek sorumluymuş gibi göstermek de yanlış. Ancak yönetmelik ve standartlara uyulursa ve bunun için gerekli yaptırımlar uygulanırsa, Türkiye'nin depremden korkmayacağına inanıyorum.’’
BATIDA BİNALAR KÜNYELİ
Batı ülkelerinde inşa edilen her binanın , bu bilgileri taşıyan bir ‘‘künyesi’’ mevcut. Avrupa ve Amerika'da, tüketici, satın aldığı her evin künyesini tapu kayıtlarından veya projeyi gerçekleştiren mühendisten temin edebiliyor. Eğer söz konusu taşınmaz mal daha önce sigortalanmışsa, aynı bilgiler (hem de doğrulanmış olarak) sigorta şirketlerince temin edilebiliyor. Avrupa Birliği yasaları, Japonya, ABD gibi örnekler binaların deprem, rüzgar ve benzeri olumsuz etkilere dayanıklılığı tüketicinin korunması mevzuatı içinde yer alıyor. Bu ülkelerde binaların inşası sırasında imalatı kontrol eden, projelere uygunluğunu denetleyen sorumlu kontrol mühendisleri ve şirketler bulunuyor. Tüketicinin menfaatini bu şirketler koruyor. Yasalar da bu menfaatlerin korunmasını kolaylaştıracak şekilde hazırlanıyor.
Batılı ülkelerde ‘‘Normal’’ yatırımlar tüketici hakları çerçevesinde korunmaya alınıyor. Ancak bunun istisnaları da var. Sık sık depremlere maruz kalabilen Los Angeles, San Francisco, Tokyo, Aukland gibi şehirlerde önemli yatırım yapan, çok katlı binalar yaptıran ya da satın alan büyük şirketler mutlaka yatırımlarının emniyeti konusunda kendi müşavirlerinin görüşlerine başvuruyorlar. Her yatırımda proje mühendisinin, kontrol mühendisinin, müteahittin sorumlulukları bulunuyor. Bu insanlara ödenen ücret, onları aynı zamanda ihmallerinden, kusurlarından veya bilgi eksikliklerinden dolayı ortaya çıkacak zararlara karşı sorumlu olmaları karşılığında veriliyor. Yapı faaliyetini disiplin altına alan bir mesleki sorumluluk zinciri söz konusu.
Kaynak: Uluslararası Deprem Mühendisliği Birliği (IAEE)
DEPREM PRİMİ DALGALI
Türkiye'deki kimi sigorta şirketleri yangın teminatına bağlı olarak isteğe bağlı deprem teminatı da yapıyor.
Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nden gönderilen deprem haritasına bakılarak, fay hattının geçtiği bölgelere göre ayrı fiyat mekanizması uygulanıyor. Mesela İstanbul, Üsküdar'la, Kadıköy'de depreme karşı sigortalanmış binaların primleri farklı olabiliyor. Ya da betonarme karkas bir binanın deprem primi ahşap binadan daha ucuz olabiliyor. Deprem riskinin fazla olduğu bölgelerde ödenen prim miktarı da fazla oluyor. Deprem konusunda sektörde mevcut bir tarife söz konusu.
Oyak Sigorta'dan bir yetkili, prim yüksek olduğu için birçok insanın yangının yanında deprem teminatı almak istemediklerini söylüyor. Daha çok büyük işletmelerin, fabrikaların yangınla birlikte deprem teminatı da aldığını belirten yetkili, bu aşamada rizikolara karşı risk analizi yaptırdıklarını anlatıyor. Yapının tarzı, kullanılan malzeme, hangi bölgede olduğu, risk mühendisleri tarafından ölçülüyor.
Şahıslar sigorta şirketlerinden bugüne kadar depreme karşı riziko tespiti çalışması yapmalarını istememiş. Zaten bunun da sigorta şirketi için çok maliyetli bir çalışma olduğu belirtiliyor.
Şark Sigorta, Yangın teminatı almış kişiye isteğe bağlı olarak deprem teminatı da sunabiliyor. Büyük işletmeler için riziko tespiti yapan firma aynı zamanda daha önce deprem görmüş bölgelerdeki binalar için de bir denetleme yapıyor. Binanın zarar görüp görmediği, ne kadar zarar gördüğü araştırılıyor.
Ray Sigorta ev güvence poliçelerinde depreme de yer veriyor. Deprem, isteğe bağlı olarak, grev, lokavt ve terör teminatının yanında alınabiliyor. Bölgenin kaçıncı kuşak deprem bölgesinde olduğuna bakılarak fiyatlandırma yapılıyor. Büyük bir işletmeyse mutlaka riziko teftişi yapılıyor.
BAŞVURANLARIN PROFİLLERİ
Üniversite eğitimi almış kişiler
Serbest meslek sahipleri (doktor, işadamı, tekstilci, bankacı vb.)
40 yaş üstü çocuklu insanlar İşyerleri