Güncelleme Tarihi:
Zeytin farklı bir kültür. Deniz de öyle. Fazilet Partisi ise bu kültüre yabancı. Bunun kanıtı da Balıkesir haritası. Bir ucu Ege, bir ucu Marmara sahillerine uzanan kentin deniz gören ilçelerinde FP'nin oyları yok denecek kadar az. Ama denizden uzaklaştıkça Fazilet oyları giderek tırmanıyor...
Örnek mi? 1995 seçiminde RP'nin oyu, Ege'deki Ayvalık ve Marmara'daki Erdek'te yüzde 4-5. Deniz görmeyen Dursunbey'de yüzde 35. Kent ortalaması yüksek değil, yüzde 15. Üstelik artık FP'nin havası bitmiş, gerilemiş. Şimdilerde Balıkesir'in yükselen partisi DSP. Sahillerde de, iç bölgeler de aynı dalga hakim. DSP'nin yükselişi, herkesin dilinde. Ali Hikmet Paşa Meydanı'nda müşteri bekleyen taksi şoförleri de DSP konuşuyordu:
- Ecevit, patlama yapacak.
Şoför Mustafa'nın beklentisi buydu. Arkadaşı Hüda, onu destekledi;
- Geçen sefer CHP'ye verdim, bu seçimde Ecevit diyorum. Dürüst adam.
Üçüncü şoför, DSP'ye oy vermeyi düşünmüyordu:
- İki seçimdir damgayı her partiye basıyorum. Bir de küfür yazıyorum.
Partilere küsmüştü!
DSP-DYP YARIŞI
Sohbet çemberinin ortasına bir el uzandı. Bakımlı bir kadın eliydi. Sarı kauçuk bardak altlıkları verdi şoförlere. Üzerinde, DYP'li Belediye Başkan adayı Sami Gökdeniz'in sloganları yazılıydı. Altlıkları dağıtan Nazmiye Çelebi de katıldı sohbete. Kuşkusuz gönlü belediyede DYP'den yanaydı, ancak, genel seçim için karar vermemişti! ‘‘DYP ya da DSP'ye oy vereceğim’’ dedi!
Onun bu ikircikli hali, Balıkesir'in bugünkü resmi aslında. Kentte, birincilik için yarışan iki parti var; DSP ve DYP. DSP yükselen yıldız ama geçen seçimin birincisi DYP de oylarını korumayı başarmış. Çiller'in malvarlığı tartışmaları eskimiş. ‘‘Birbirlerini aklamadılar mı? Hepsi aynı’’ diyen vatandaş o defteri kapatmış, Çiller ve Yılmaz'ı aynı potaya koymuş. İkisi aynı ölçülerle, tavırlarıyla değerlendiriliyor! Bu noktada Çiller avantajlı. Çünkü listesi daha sorunsuz. Süleymancı olarak tanınan Hüsnü Yılmaz ve Özer Çiller'in Kuşadası'ndaki, ‘kahyası’ Levent Göktuna'nın yarattığı tepki, alt sıralarda oldukları için fazla büyümeden yatışmış...
BEN RECEP'CİYİM...
ANAP'ta ise kıyamet kopmuş. İktidar yıpranmışlığının üzerine bir de liste sorunu eklenmiş. Önseçim yapılmış, sonuçları önemsenmemiş. Yılmaz, oylarla birinci olan Recep Adın'ı listeden almış, yerine Agah Oktay Güner'i koymuş. Oysa Güner, Balıkesir'e yabancı bir isim ve tepki büyük. Güner de tepkinin farkında olsa gerek, broşürlerinde hayat hikayesini eksik yazmış. Bayburt'da doğduğunu ve bir zamanlar MHP Genel Başkan Yardımcısı olduğunu yazmayı unutmuş! Tabii bu unutkanlığı etkili olmamış! Tepki hala yaygın. Bir doktor da aynı tepkiyi veriyor, küçük bir lokantanın aşçısı da. Sakalını sıvazlayan aşçı, ‘‘Ben Recep'ciyim’’ dedi:
- ANAP'a oy yok. Geçen sefer Refah'a verdim, şimdi DYP'ye vereceğim...
Oy kaybeden ANAP, belediyede iddialı. Seçim, mevcut DYP'li Başkan Gökdeniz ile ANAP'lı Ziyaeddin Tan arasında geçecek. Tan'ın şansı yüksek. CHP ise her iki yarışta oldukça gerilerde. DSP bir yana, özellikle sahilde taraftar bulan ÖDP de CHP'den oy tırtıklıyor. CHP'nin tek milletvekili çıkarması bile zor. MHP ise o kadar da umudu yok...
SUSURLUK İMAJI
Kent siyasetinde, Susurluk'taki o kazanın adı bile geçmiyor. Oysa Susurluk, Balıkesir'in ilçesi. Kaza, sadece oradaki seçimlerde bir etken. O da ilçenin yeni ününü kullanabilecek belediye başkanı arayışından kaynaklanıyor! O nedenle DYP'nin başkanlığı kaybetmesi kuvvetle muhtemel.
Zaten ilk değişim, kazanın olduğu Çatalceviz benzin istasyonunda yaşanmış. BP, ‘kötü imaj’ yarattığı gerekçesiyle, bayiliği iptal etmiş. İstasyon, şimdi OPET bayii. Anlaşılan imaj, herkes için problem değil...