Güncelleme Tarihi:
Deniz Otobüsleri'nin yeni genel müdürü Şeref Dikyar, 25 gün sonra İstanbulluların deniz otobüslerinde kredi kartıyla bilet alabileceğini söyledi. İDO depremde harcadığı yakıt ücretinin Petrol Ofisi'ne olan borcundan düşülmesini istiyor.
İDO, Büyükşehir Belediyesi'nin deniz otobüslerini işleten kuruluşu. 1988'de kurulan İDO, İstanbul'la Marmara'ya sahili bulunan kentler arasında deniz ulaşımını sağlıyor.
Büyükşehir Belediyesi'nde yeni dönemde başlatılan kadro operasyonu çerçevesinde İDO'nun da yönetimi değişti. Üç ay önce İDO'nun başına Ankara bürokrasisinde uzun yıllar görev yapmış, bir dönem de İstanbul'da HAVAŞ'ta üst düzey yöneticilik yapmış olan Şeref Dikyar getirildi. İDO'nun yeni genel müdürüyle İDO'nun hedeflerini ve sorunlarını konuştuk.
Genel Müdür bir müjde verdi: 25 gün sonra kredi kartı deniz otobüslerinde kullanılabilecek.
Yakıt borcumuz silinsin
17 Ağustos depreminde karayolunun uzun süre kapalı olduğu günlerde deniz ulaşımının öneminin daha da arttığını vurgulayan Dikyar, İDO'nun depremdeki çalışmalar sırasında sadece 1 trilyon 600 milyar liralık yakıt masrafı yaptığını kaydediyor.
Dikyar'in hükümetten ve Başbakanlık Kriz Merkezi'nden bir de talebi var:
‘‘Petrol Ofisi'ne 2 trilyona yakın borcumuz var. Başbakanlık Kriz Yönetimi başka birçok kuruluşa yakıt yardımı yaptı. Onların depremden sonraki çalışmalarda harcadıkları yakıtın parasını verdi. İDO olarak biz de Petrol Ofisi'ne olan borcumuzun silinmesini talep ediyoruz. Personel gideri ve diğer giderlerden vazgeçtik. Devletten sadece kurtarma çalışmaları sırasında harcadığımız yakıtın parasını talep ediyoruz.’’
Fiyatlar ucuzlamaz
Dikyar'a İstanbul halkının deniz otobüsü ücretlerini yüksek bulduğunu söylüyoruz. Geçen yıl akaryakıt fiyatlarına yapılan zammın yüzde 180'i bulduğunu hatırlatarak İDO'nun fiyat politikasını savunuyor:
‘‘Aynı yıl İDO olarak önce yüzde 30, daha sonra da yüzde 40 zam yaptık. Akaryakıta yapılan zammın tamamını yansıtmadık. Fiyatları daha ucuza tutmamız mümkün değil. Hızlı araçlar çok yakıt harcar. Verdiğimiz hizmet pahalı bir hizmet. Bunun farkındayız.’’
Dikyar, Bandırma feribotunun 25 milyon TL olan ücretini çok bulan yolculara şu mesajı veriyor: ‘‘Hesabını yaptık. Başka yollardan Bandırma'ya gidildiğinde en az 24 milyon lira veriliyor. Bizim yolculuğumuz kısa, güvenli ve rahat. Bir milyon farka değmez mi?’’
Dikyar, deniz ulaşımında birliğin sağlanması, Şehir Hatları'nın da belediyeye devredilmesi gerektiğini söylüyor.
‘‘Metronun Taksim-Yenikapı güzergahının hızlandırılması yönünde Başkanımızdan talepte bulunduk’’ diyen Dikyar, metroyla İDO arasındaki bağlantıyla ilgili şunları söylüyor:
‘‘Bu hat devreye girerse Şişli'ye kadar yolcu taşıma şansını yakalayacağız. Kurtköy-Pendik-Kartal bağlantısında nasıl bir güzergah açabiliriz diye çalı-şıyoruz.’’
İDO'nun 18 terminali, 22 deniz otobüsü ve 4 feribotu var.
Büyükada, Kınalı, Heybeli ve Burgazada'nın yanısıra Kartal, Bostancı, Kadıköy, Üsküdar, Beykoz, Sarıyer, İstinye, Beşiktaş, Kabataş, Karaköy, Eminönü, Yenikapı, Bakırköy, Avcılar.
Deniz otobüsleriyle Yalova, Armutlu, Mudanya ve Bandırma'ya yılın her mevsiminde ulaşılıyor. Çınarcık, Esenköy, Avşa Adası ve Marmara Adası'na da yazın sefer düzenleniyor.
EVDEN İŞE DENİZ OTOBÜSÜYLE GİDİYOR
Şeref Dikyar, İDO'ya genel müdür olduktan sonra Bostancı'da ev tutmuş. Her gün İDO'nun Yenikapı'daki genel müdürlük binasına deniz otobüsüyle gidip geliyor. Bostancı'daki eski genel müdürlük binasında İDO'nun tüm üstdüzey yöneticileriyle her sabah koordinasyon toplantısı yapıyorlar. İDO'yla ilgili kararların birçoğu karşıdan Yenikapı'ya geçerken alınıyor. Dikyar, ‘‘Yolculuğu toplantı yaparak değerlendiriyoruz’’ diyor
İDO'yu gururlandıran yazı
17 Ağustos depreminde Marmara bölgesindeki birçok yerleşim birimiyle karayolu ulaşımı kesildi. İDO'nun İstanbul-Yalova arasında kurduğu ulaşım köprüsü binlerce yaralıyı İstanbul'a, gıda ve ilaç yardımını da bölgeye taşıdı. Bu çalışma, ABD'de yayınlanan uluslararası denizcilik dergisi Marıne-Log'un Kasım '99 sayısında ele alındı. Tim Kelly adlı bir Amerikalı izlenimlerini dergiye anlattı. Kelly, yazısında şöyle diyordu: ‘‘İDO'nun usta gemicileri, tahliye edilen yaralılara son derece candan, özverili ve nazik davrandılar.
Tüm gayretleriyle çalıştılar. İDO çalışanları, belki sadece denizcilerden beklendiği gibi davrandılar. İDO, tekneleriyle denizde batıp, kaybolan denizcilerin asil, canlarını hiçe sayan geleneklerini sergiledi.’’