Demokrasiyi savunmalıyız

KELEPÇE DOĞRU DEĞİL

“Benim düşüncemle bir başkasının düşüncesi farklı olabilir ama hep birlikte bu ülkenin çıkarları için mücadele ediyoruz. Eğer bu mücadeleyi yapıyorsak bizim gibi düşünmeyenler için de demokrasiyi savunmak zorundayız. Kayyım atamalarını bu bağlamda eleştirdik. AK Partili belediye başkanları görevden alındığında da eleştirdik. Demokrasi hepimizin ortak paydası olmak zorundadır. Yerlerine kayyım atanan belediye başkanlarının kelepçelenip 10 saat ayrı ayrı hücrelerde bir başka kente gönderilmeleri de doğru değildir. Üstelik sevk ettiğiniz araçta kelepçe vuruyorsunuz.

DİLE GETİRMEK GÖREVİMİZ

RTÜK diye bir kuruluşumuz var. Bir üyemiz vardı Sayın Faruk Bildirici. Baktı ki RTÜK Başkanı yasalara aykırı gelir sağlıyor, atandığı yönetim kurullarından istifa etmesi gerektiğini söylüyor ve ‘İstifa etmezseniz yasaya göre üyeliğiniz düşer’ diyor. Sen misin dillendiren diyorlar, oturuyor 6 kişi RTÜK üyeliğini düşürüyor. Sanıyorlar ki biz bundan vazgeçeceğiz, sanıyorlar ki, oradaki üyemiz aynı iddiaları sürdürmeyecek, sanıyorlar ki bundan sonra gelen üyeler de aynı iddiaları sürdürmeyecekler. Aynı iddiaları kararlılıkla ve azimle sürdüreceğiz.

ÖKSÜZ NEDEN YAKALANMADI

15 Temmuz sonrası bir kişinin ismini defalarca dile getirdim. Bunun adı Adil Öksüz’dü. Adil Öksüz’ün kayınpederini, herkesi buldular Adil Öksüz’ü bulamadılar. Bulmak istemediler. Onun için 15 Temmuz darbe girişimi aydınlanmış değildir. 15 Temmuz darbe girişimi Adil Öksüz yakalanmadan aydınlanamaz. Adil Öksüz’ü kaçıranların tamamı şimdi serbest bırakıldı. Hava Harp Okulu öğrencileri, yazarlar, avukatlar niye içerde? Bu mudur adalet?

FARKLI YERDE OLURDU

Suriye’de stratejik hatalar yaptılar. 7 madde halinde paylaşmak istiyorum. Birinci madde; AK Parti Dışişleri Bakanlığı’nı hem devre dışı bırakmış, hem de bakanlığı liyakatsiz kadrolarla doldurmuştur. İki; Türkiye, ‘Suriye’ye demokrasiyi getireceğiz’ söylemi ile emperyal güçlerin Ortadoğu’daki taşeronluğuna soyunmuştur. Üçüncüsü; IŞİD’e katılan on binlerce militanın Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmesine göz yumulmuştur. Dördüncüsü; Musul Başkonsolosluğu’nun basılmasına usulen tepki verilmiştir. Beşincisi; Suriye’deki Türkiye’ye ait vatan toprağını terör örgütü IŞİD’e teslim etmek. Altıncı hata; Türkiye, çok haklı olarak IŞİD’la mücadeleyi öncelikli hedef olarak gündemine alsaydı ve bu mücadeleyi verseydi, BM’deki konumu güçlenecek ve ayrıca insanlığa sağladığı büyük yararlarla, dünyanın gözünde olumlu anlamda çok farklı bir yerde olacaktı. Yedinci hata; Barış Pınarı harekâtının Türkiye’nin güvenliği için yapılan bir operasyon olduğunu anlatmak yerine, bir fetih söylemiyle dünyaya anlatmaya kalkmıştır Erdoğan.

HANİ ÇÖP SEPETİNDEYDİ

ABD Başkanı Trump’tan, Türk milletinin şanını ve şerefini ayaklar altına alan bir mektup geldi. Erdoğan’ın açıklaması şu; giderken mektubu götürecek. Ne demek? Hani çöp sepetindeydi? Cebine koyacaksın, ABD’ye gideceksin, beraber götüreceksin. Mektubu vereceksen çok basit. Aynı karşılıklılık ilkesine göre vereceksin. ABD büyükelçisine çağıracak, ‘Mektubu alın kim yazdıysa misliyle iade edin’.”